Akademisyenler, Mağdurlar İçin Adalet Topluluğu’nun “2. Yılında OHAL’in Toplumsal Maliyetleri” başlıklı raporunu değerlendirdi.

Mağdurlar İçin Adalet Topluluğu’nun “2. Yılında OHAL’in Toplumsal Maliyetleri” başlıklı raporunu değerlendiren akademisyenler, toplumsal bir yıkım yaşandığını belirtti, özellikle bebekleri olan kadınların ve çocukların bu dönemde en fazla sağlığı bozulan kesim olduğuna dikkat çekti. Kadınların her gün “kapım çalınacak” korkusu yaşadığını ifade eden psikiyatrist Prof. Dr. Hasan Herken, bu süreçte anne babasından ayrılmak zorunda kalan çocukların her türlü stres, anksiyeteye duyarlı hale geldiklerini söyledi. Diğer yandan akademisyenler mağduriyet yaşayan kesimlerde, devlet, din, bayrak, millet kavramlarına yönelik sorgulamalara dikkat çekti.

“Mağdurlar İçin Adalet” başlığıyla gerçekleşen forumda 20 Temmuz 2016’da ilan edilen ve iki yıl süren OHAL’in 3 bin 776 kişiyle konuşularak toplumsal maliyetlerinin değerlendirildiği raporun sonuçları tartışıldı. Mimarlar Odası’nda gerçekleşen forum akademisyenler, hukuçular ve insan hakları savunucularının katılımıyla gerçekleşti.

“BİREYSEL VE TOPLUMSAL YIKIM YAŞANDI”

HDP Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, OHAL’in ardındaki süreçte nasıl bir zulüm yaşandığını ortaya koymak için böyle bir çalışma yaptıklarını belirterek raporla bireysel ve toplumsal yıkım yaşandığının tespitinin yapıldığını aktardı. Gergerlioğlu, OHAL döneminde yapılanlarla toplum açısından bir hayal kırıklığını yaşandığını, toplumun vicdanını kaybettiğini ve birçok zulme sessiz kalındığını söyledi.

“TÜRKİYE BİR TOPLAMA KAMPINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”

Forumda konuşan akademisyen Bayram Erzurumluoğlu, OHAL döneminin sayılarla değerlendirmesini yaptı. Bu süreci “sivil holokost” olarak nitelendiren Erzurumluoğlu, 200 bin insanın görünür şekilde “işinden edilerek” bu süreçten etkilendiğini, mülakat ve güvenlik soruşturmalarıyla, muhalif yakını olmaktan kaynaklı işe alınmayanlar düşünüldüğünde bu sayının kestirilemeyeceğini söyledi. Erzurumluoğlu, lise ve altı eğitim kurumlarından 65 bin öğretmenin, akademiden 6 bin akademisyenin, 5 bin hakim ve savcının ihraç edildiğini ve bunun 12 Eylül döneminin kat ve kat fazlası olduğunu söyledi. 320 gazetecinin tutuklandığını ve 60 bin vatandaşın iltica etmek zorunda kaldığını belirten Erzurumluoğlu, 1 milyon kişinin yurt dışına çıkışlarının engellendiğini ve Türkiye’nin kendisinin bir toplama kampına dönüştürüldüğünü söyledi.

“KADINLAR VE ÇOCUKLAR  EN FAZLA SAĞLIĞI BOZULANLAR”

Psikiyatri alanında akademisyenken kendisi de OHAL mağduru olan Prof. Dr. Hasan Herken, toplumun ruh sağlığının bu dönemde bozulmamasının imkansız olduğunu söyledi. OHAL mağduriyeti yaşayanların yarısının göç etmek zorunda kaldığını belirten Henken, en çok sağlığı bozulanların bebekleri olan kadınlar, bir yaş altı çocuklar ve adelosan dönemindeki kız ve erkek çocuklar olduğunu belirtti. Kadınların her gün “kapım çalınacak” korkusu yaşadığını ifade eden Herken, bu süreçte anne babasından ayrılmak zorunda kalan çocukların da her türlü stres, anksiyeteye duyarlı hale geldiklerini söyledi. Herken, adelosan dönemindeki çocuklarında geri dönüşü olmayan kayıplar yaşadığını belirterek, intihar ve madde bağımlılığı görüldüğünü söyledi.

KADINLARA YÖNELİK TEHDİTLER VE İSTİSMAR

Herken, rapordan OHAL döneminde kadınlara yönelik gerçekleşen tehdit ve istismara ilişkin de örnerkler paylaştı. Herken, “Kocası cezaevinde bir kadın ev kirasını ödeyemiyor, önce evin eşyalarını satıyor, elde bir şey kalmayınca ev sahibi ‘Ödemenin başka yolları da var’ diyor. Nasıl tedavi edeceksiniz bu insanları” dedi. Eşinden boşanan bir kadın öğretmenin OHAL döneminde “İşten attırırım” tehdiyle okul müdürünün istismarına uğradığını belirten Herken, bir asistanın hocasının cinsel ilişki talebini kabul etmediği için işinden olduğunu söyledi.

“KHK’LER İPTAL EDİLSE BİLE TRAVMALAR ON YILLARCA SÜRECEK”

Yaşananların toplumu dönüştürdüğünü belirten Herken, mağdur olanların dayanışmaya başladığını, inandıkları değerler ve devlet hakkında yorumlarını yenilediklerini belirtti. Ummadıkları kişilerden yardım gören insanlara dikkat çeken Herken, “’Sol ve sosyalistlerden başka yüzüme bakan yok. Oysa ben onlara karşıydım’ diyenler var. İnsanların laiklik algılarında dönüşüm var. Siyasal İslama kin duyan bir katman var” dedi. Kadın ve çocukların tutuklandığına dikkat çeken Herken, “KHK’ler iptal edilse bile travmalar on yıllarca ortadan kalkmaz. Bunun en üzücü tarafı ise yargı eliyle yapılması” dedi.

“BU DÖNEMİN KAYBEDENİ HUKUKÇULAR”

İhraç hakimlerden Kemal Karanfil de bu dönemin en büyük kaybedenlerinin hukukçular olduğunu söyledi. Hukukçuların vatandaşa yapılan haksızlık ve zulümlere dur demek için eğitim aldıklarını belirten Karanfil, “Hukuk geri geldiğinde en çok ceza alacak olanlar hukuku askıya alan hakim, savcılar olacak. Yapılanlar bir hukuk cinayeti. Anayasayı işletmez hale getirdiğinizde darbeci askerlerden farkınız kalmıyor, ister tankla topla ister gücünü kullanarak işlemez hale getirmişsiniz aynı şey” dedi.

“BU SÜREÇTEN İYİ BİR HAK SAVUNUCUSU OLARAK ÇIKMALIYIZ”

Barış imzacısı ihraç akademisyen Nejla Kurul da haksızlıklar karşısında dur demenin, herkes için insan haklarını savunmanın ve yan yana gelmenin önemine dikkat çekti. Kurul, “Raporda, ‘Benden bir canavar yaratmayı başardınız’ diye cümleler var ama bizler bu süreçten iyi bir insan hak savunucusu olarak çıkmalıyız. Bundan sonra hiçbir insan bunu yaşamasın diye bu dönemi geçirmeliyiz” dedi.

“ANLATILANLAR BÜYÜK BİR HAKSIZLIĞA İŞARET EDİYOR”

Rapordaki tanıklıklardan bahseden Kurul, “’Allah böyle şeyleri kimseye yaşatmasın’ demiş biri, bir başkası ‘Kızım intihar etti gerisi boş’, bir başkası ‘Büyüyünce baba olmayacağım’, bir diğeri ‘Babamın oğlu olduğum için işten çıkarıldım’ demiş. Bu sözler büyük bir haksızlığa işaret ediyor” dedi.

Raporda ailenin de kimi yerlerde sorgulandığını belirten Kurul, devlet tanımının değiştiğini; millet, devlet, bayrak sevgisinin yok olduğuna ilişkin gözlemler olduğunu söyledi.

Çocuk yaşamına ve kadınlara dönük ciddi ihlalllere dikkat çeken Kurul, “Küçücük çocukların ayaklarına basıp evin içinde aramalar gerçekleşmiş. Bebekler anneleriyle birlikte cezaevinde. Mama yok, bez yok. 8 kişilik yerde 45 kişi yaşıyorlar” dedi. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel

Yorumlar