2008-05-06 00:00:00
1 MAYIS’TA KAYBEDEN KİMDİR?
1 Mayıs önemli bir gerilim unsuru olarak bekleniyordu. 1mayıs restleşmesi sonunda tahmin edildiği gibi nahoş görüntülerle medyaya yansıdı. Hükümetin inadının nedeni anlaşıldı. Son derece esrarengiz Ergenekon yapılanmasının yarım kalan darbe girişimini tamamlamak için Taksim’i kana bulayacak provokasyonlara girişebileceğini düşündüklerinden sendikalara geçit vermemişler. Sendikalar ise 31 yıl öncesini anmak ve o zamanlar kontrgerilla olarsak adlandırılan resmi ve illegal yapıları deşifre etmek için Taksim’i istediklerini beyan ediyorlardı. Yani iki tarafta Ergenekon veya benzerlerinden şikayetçi. Ama başvurdukları yollar Ergenekon’a hizmet ediyor sonuçta.
Türkiye’de toplumun sorunlarını dile getirmek için demokratik hakları olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapmak istemesinin önündeki engeller bir türlü kaldırılmıyor. Toplumu tek tipleştirmenin çok zor olduğunu bilmesi gereken yöneticilerin toplantı ve gösterilere müdahale hevesleri bitmek bilmiyor. Çeşitli gerekçelerle zaman zaman bu engellemeler yapılıyor. Hükümetler ve medyada kendi ideolojik yapısına göre yanlı tepkiler veriyor çoğunlukla. Aslında çağdaş bir toplum bireylerin en üst düzeyden kendilerini ifade edebildikleri bir toplumdur. Hatta yasadışı olduğu düşünülen görüş ve sloganlarda engin bir hoşgörüyle özgür bir şekilde kullanılabilmelidir. Devlete göre yasadışı olan toplumun bir kesimine göre sorunların çözümü için tek yoldur. Katı bir ideolojik devlet iseniz bunlara tahammülünüz olmayabilir. Ancak bu fertlerin kendilerini daha çok yalnız hissetmelerine ve şiddete yönelmesine yol açabilir. Kısır bir döngü oluşur. Yasaklama, şiddet ve daha çok kısıtlama sürekli birbirini izler.
1 Mayıs 2008’de işçiler Taksim’e çıksaydı provokatif olayların olup olmayacağını şimdi bilmiyoruz ama belki birçok olayda olduğu gibi sonra bir şeyler ortaya çıkabilir. Çoğunlukla abartılan istihbari bilgiler otoriter bir yapının gösteri engelleme mazeretleri olabiliyor. Ancak her halükarda sendikalar Taksim’e çıkmalıydı. Güvenliği sağlamakla yükümlü olan devlet provokatif olayları önlemeyi de bu kadar hazırlıklı olduğuna göre yapabilirdi. Hiç bir mazeret kitlelerin uzun süredir beklediği bir mitingin yapılmasının önüne geçmemeliydi. Bir dünya şehri olan İstanbul’da biber gazı , joplanan kişiler ,taş atan göstericiler manzaraları olmamalıydı.Orantısız güç kullanan polis’in yaptıkları kameralara ve fotoğraflara yakalanmaktan kurtulamadı.
Hükümet darbe girişimlerini demokratik hak kullanımlarını baskılayarak engelleyeceğini sanmamalıdır. Başbakan partisinin içindeki “devlet’i ebed müddet” zihniyetindeki akıldanelerinin antidemokratik yönlendirmelerine kanmamalıydı. Her gerçek demokratın üzüldüğü antidemokratik baskılara maruz kalanların kalkıp bir başkası üzerinde güç denemesine girişmesi yanlışına yönelmemeliydi. Bu demokrasi sınavının zor soruları karşısında bocalamak anlamına gelmektedir. Sendikalar ise 1 Mayıs’ı tabulaştırmadan önce ülkeyi ve sorunları doğru okumalı ve çifte standartlardan uzak durmalıydılar. Demokrasinin kesintiye uğradığı 28 Şubat’larda, 27 Nisan’larda, 367 kararlarında çıtı çıkmayan ve hatta hararetle destekleyenlerin 1 Mayıs gelince demokratik hak talebini dile getirmeleri çok samimi bulunmadı. Her geçen gün kan kaybeden sol hareket aslında her sene bu dayatmayı yaptığı kadar yıllardır niye sürekli başarısızlığa uğradığını tahlil etmeliydi. Sahada halkın sorunlarına çare bulmaya yanaşmayan bol bol retorik üreten bir yapılanmaya dönüştüğünü sorgulamalıydı. Halkın söz değil çözüm üretenlere yöneldiğini görmeliydiler. Tarihin gerisinde kaldıklarını görüp tarihi, ekonomik gelişmeleri, dini , insanı yanlış yorumladıklarını kabul etmeliydiler. Sadece vahşi kapitalizme tepki duyanları veya yenilenme ihtiyacı hissetmeyen sol fraksiyonları yanınıza alarak hayal edilen toplumsal önderlik sağlanamaz.
Medya’nın çifte standartçılığı da hemen göze çarpıyor. Önceki senelerde öfkeden kendini kaybetmiş bir halde Kadıköy’deki lalelere saldırmayı antiemperyalizm olarak algılayan kişilerin değişmemiş bir ritüel olarak sapan vb. ile hazırlıklı gelip taş atmayı devrimcilik olarak görmedeki ısrarını çifte standartsız eleştirebilmeliydi. Belirgin bir şekilde çifte standart dili kullanan medyanın önemli bir kısmı 1 Mayıs’ta demokrasi sınavını kaybetti. Kendi ideolojik yapısına aykırı bir gösteriye müdahaleyi “polis izinsiz gösteriye müdahale etti” şeklinde verirken kendisine yakın grupların gösterilerinde “polisin acımasız müdahalesi demokratik talepleri olan kişileri engelledi” şeklinde vermekten çekinmeyen bir medya var karşımızda.
İcrayı elinde bulunduran güçlerin bilmesi gereken hakkın ve halkın karşısında hiç bir tedbirin tutunamayacağıdır. Ergenekon vakıasını her şeye gücü yetecek ve karşı durulamayacak esrarengiz bir güç haline getirirseniz panik halinde birçok hata yaparsınız. Aslında halkın ve demokrasinin karşısındaki o gizli çeteler sanal bir güçtür. Demokrasi ve hukuk güçlenirse mafya ve çeteler kaçınılmaz olarak buharlaşır.
Ergenekon benzeri yapılanmalar aslında yorumlama farklılıkları ile de görevlerini ifa edebiliyor. Aslında demokratik sürece müdahale eden yönelişler sanal güç gösterileridir.. Bunu en son laiklik yorumlarının absürtlüğü ile gördük. Allah’ın adını ağza almayı, kutlu doğum haftasında centilmenliği önermeyi bile laiklik karşıtı hareketler olarak algılayan bir zihniyet var günümüzde. En son SHP’liler laiklik karşıtı fiilleri incelemeye alarak bir halktan kopuş örneği daha sergilemişler. “Ankara Kızılay Metro İstasyonunun koridorlarında her Cuma toplu namaz kılınıyor. Metro içindeki Mescidin dışına taşan kalabalık koridorları dolduruyor. Yürünecek alanın kalmadığı koridorlara seccadeler, halılar ve hasırlar seriliyor.”(Cumhuriyet- 09.02.2008) haberini laikliğe karşı eylemler olarak sıralamışlar. Bu mentalite üzerinden hareket eden partiler veya gruplar istedikleri kadar Taksim’e çıkmayı başarsınlar , niye sürekli kaybettiklerini hiç bir zaman anlayamayacaklardır. Ergenekon yapılanması veya absürt laiklik yorumlarının ne kadar iddialı olsa da sanal bir hal arz ettiği unutulmamalıdır.Bunlarla mücadele ise demokrasi dışına taşma ve gösteri engelleme yanlışını tevil etmeye çalışmayla olmamalıdır.
Yorumlar