2010-05-12 00:00:00

Deniz Baykal tüm Türkiye’yi ve hatta dünya’yı sarsan şeyi yaptı ve istifa etti. İstifa konuşmasındaki vurgular özellik taşıyordu ve çok önemli idi.

Elitlerin partisinin ihtiraslı lideri istifa etti. 72 yaşındaki başbakanlık hayalleri kuran dinamik lider istifa etti. Baykal’a göre “Cumhuriyet’e, laikliğe” saldırılıyormuş. Özel hayatındaki kirliliklerin ortaya çıkması sonrası bir insan en azından utanır ve sağa sola sataşmaz. Ama bir seviye aşıldıktan sonra demek ki bu tür tavırlarda sergilenebiliyor.

Baykal, hükümeti alenen suçladı. Son derece gizli ve profesyonelce yapılmış bu çekimlerin sorumlusunu herkes ararken ilk bulan Baykal olmuş. Gayet net bir şekilde Fethullah Gülen’i özenle ayırarak adresi gösterdi. Hükümet bu komployu yapmış. Hükümet yapmış veya yapmamış demek mümkün değil. Zira bilmeden şu veya bu yapmış veya yapmamıştır şeklinde bir iddiada bulunmak hiç kimseye yakışmaz. İftira korkunç bir şeydir. Baykal da bir iftiraya kurban gitmişse bu çok üzücü ve ürkütücüdür. Böyle çirkin bir olay olmuş ve bu gizlice kaydedilerek bir şantaj malzemesi olarak kullanılmışsa bu da son derece çirkindir. Ama aleni bir şekilde “şantajcı şudur” diye adres göstermek en azından şantajcının durumuna düşmek kadar kötüdür.

Deniz Baykal niye klasik CHP söylemini kullandı. Niye “laiklik elden gidiyor” vb ucuz söylemlerde bulundu. Bizce aslında son derece kurnaz ve ihtiraslı bir lider olan Baykal oynanan oyunu gördü ve kartlarını gösterdi. “Ergenekon’un avukatıyım” diyen ve bu konuda yüksek performans göstermeye çalışan Baykal ahir ömründe yine de göze giremedi ve refüze edilmeye çalışıldı. “Sen bu işi yapamayacaksın belli bir çıtanın üstüne çıkamayacaksın” diyerek acımasızca diskalifiye edildi. İstifa restini çeken Baykal ise hükümeti suçlarken derin güçlere şu mesajı göndermek istiyordu. “Laikliği en iyi koruyacak olan yine benim, benden daha iyi bir alternatif bulamazsınız şimdilik sahneden çekiliyorum ama bunu görün ve tekrar geri dönüşüme engel olmayın.”

Yoksa Baykal da bilmektedir ki bu komplo son derece gizli odaklar tarafından tasarlanmış profesyonel bir girişimdir ve sorumluyu hemen tespit etmek çok zordur. Baykal taktik adamıdır ve “8 yıldır ortada olan bir kaset yoktur” demeyi özellikle tercih etmektedir. Zira “8 yıldır bu şantaja boyun eğerek iradem dışında işler yapmadım” demeye çalışmaktadır. Baykal’ı yakinen tanıyanlar onun ne denli hesapçı olduğunu bilirler. Kolay pes edecek bir lider olmadığını herkes bilir.

Siyaset Türkiye’de kirletilmeye çalışılmaktadır. Belden altına vurmalar ile şantajlar ile bir lider bir anda ayaklar altına alınabiliyor. Kriteri hak ve adalet olmayanların durup iyice düşünmeleri gerekecek. Vitrine oynayarak, kendini “avukat” ilan ederek bir yere varamıyorsunuz. Kirli işler dönüyor, belki müvekkilleriniz sizi artık beğenmiyor ve yeterli görmüyor artık.!…Bir şekilde başka bir avukat atamak istiyor. Belki de en yakınınızda gördüğünüz birilerinin arkadan hançerini yiyorsunuz da “sende mi Brütüs” demeye bile fırsatınız olmuyor. Kim bilir, bunlar hep bir tahmin. Bizler de Baykal’ı yanlışına düşüp “Kesin suçlu şudur” diyecek değiliz. Tahmin ayrıdır kesin suçlu ilan etmek ayrıdır.

Yorumlar