2008-11-14 00:00:00

Aylardır süren mücadele bitti ve Abdullah Gül cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor  şimdi.Olağanüstü kurultayını tekrar yoğun bir gündem olarak konuşacağımız ayan beyan  ortyaya çıkmaya başlayan CHP ise perişan bir görünüm arzediyor. Uzun bir süredir  özgürlüklerin önünde set olmaya çalışmış köklü kuruluşların  halkın seli karşısında dağılmış  görünümü çok şey anlatıyor. Artık demek ki halk ile zıtlaşmanın faturasının ağır olacağını  tüm dayatmacılar hissetmiş olmalıdır.

 

Demokrasi sınavında doğru olduğuna inandığı yolda yürüyenler başarı kazandı. Fakat bu ısrar devam etmelidir. Israr Türkiye'nin özgürlükler önündeki engellerinin aşılması  noktasında devam etmelidir.

 

Cumhurbaşkanı verdiği ilk resepsiyona eşsiz davetiye gönderiyor. Resepsiyona gelen başı açık bir kadın derneği  temsilcisi “buraya gelmeye zor karar verdim. Şimdi arka odada eşiniz bir köşeye itilmiş otururken benim bu davete gelmem vicdanımı sızlattı”  diyor.Cumhurbaşkanı Gül  ise “o güçlü bir kadındır dayanır” diyor. Halen fedakarlık istenen bu ülkenin en çok mağdur edilmişleridir. İlginç bir tezat Cumhurbaşkanı oluyorsunuz eşiniz  anlamsız bir beklenti ile sizin yanınızda misafirlerini karşılayamıyor.

 

Türkiye artık bu görüntüleri kabullenmiyor. Kabullenmediğini uzun bir süredir yazıyorduk. Fakat dediğim dedik diyenler kimseye kulak asmıyordu. Sonunda ağır bir şamar suratlarında  patladı. O zaman anladılar da diyemiyoruz. Zira halen askeri tahrik edip kışkırtanlar var. Demokratik ülkelerde her şey ve herkes yerli yerindeyken ülkemizde bir çok kurum ve kuruluş amuda kalkmış bir durumda görünüm arzediyor.

 

Elinden oyuncağının alındığını düşünen derin güçleri hesaba katan yok gibi bu aralar. T.C devletine kafalarınca yön vermeye uzun süredir kafaya koymuş güçlerin hak ve özgürlükler yönündeki gelişmeleri, sivil bir anayasa taslağını tehlike olarak  göreceği açıktır. Ama sabit bir çizgide kalınabiliyorsa felaket tellallığı yapanların bırakın başkasını kandırmayı kendi iç  sorunlarını bile halledemiyeceği  açıktır.

 

Önümüzdeki günler bizlere ülkemizin perspektifi hakkında umut açıcı fikirler  verebilecektir. Dayatmacılık devam ettiği müddetçe vizyon daralması ve yerinde sayma, özgürlüklerin artması ise ülkemizin tahmin edilemeyecek ufuklar yakalayabileceğini göstermektedir.

Yorumlar