2010-03-03 00:00:00

Dursun Çiçek’in imzası için Bülent Arınç “imza artık kurudu” demiş.Yani “bu mesele artık bitti, gerçek olduğunu herkes anladı” demek istemiş..Bu konuda sivil ve askeri bilimsel tetkik kurullarının ortak bir noktaya varması güzel bir şey. Artık bundan sonra “Ergenekon soruşturması fasarya” diyenler ne düşünecek onu bilemiyoruz ama kamuoyunun sağduyusunun kararını verdiğini anlıyoruz.

Dursun Çiçek’in altında imzası olan belgesi son derce vahim düşüncelerle doludur. Ak Parti ve Gülen cemaatine yönelik provokatif komlo planları mevcuttur.Bunları okuduğunuz zaman inanılması güç olarak düşünebilirsiniz. Ama belge doğru ve bu ekstrem düşünceler maalesef belgeyi düzenleyenlerin kafalarında halen mevcuttur.

Korumacı refleks bu sefer kazanamamıştır. “Kağıt parçası” gerçek bir belge olmuştur. O gün gayet rahat bir şekilde kağıt parçası diyenlerin şimdi yüzü kızarıyor mudur merak ediyorum. İşin açıkçası yüz kızarması yerine çoğu “düzenimizi devam ettirebilmemiz için bu tür komplo planları yapmak , darbelere şapka çıkartmak gerekiyor, o halde ne diye karşı çıkalımki, bu sefer hata etmiş dikkatsiz davranmışız açık vermişiz” diye düşündüklerini sanıyorum.

Türkiye çok zor da olsa iyiye gidiyor. 80 yıllık tektipçiliğin değiştirilerek hukukun hakim olması kolay değil. Tek parti dönemlerini yaşamış açık oy, gizli tasnifleri görmüş bir ülkede bu yeni hal birçok kişiyi şaşkınlığa uğratabilir ancak bu kaçınılmaz bir durumdur. Zalimce uygulamaları uzun süre devam ettiremezsiniz bir gün patlak verir.Ya halkın sağduyusu harekete geçer ya da teknik bulgular vb ile engellenemez gerçekler ortaya çıkar

Erzincan’da ortaya çıkan son soruşturma bulguları hem balyoz operasyonunu hem de Dursun Çiçek’in planını teyid eder niteliktedir. Pratik uygulamalarda dehşet planlarının çok gözü kara bir şekilde planlandığını biliyoruz.Zaten bu tür uygulamaların T.C yakın tarihinde örnekleri de mevcuttur.Azınlıkların ülkemizden gitmesini isteyen bir ulusalcı düşünce anlayışı sonucu çeşitli komplolar yapılmıştı. Daha sonra devletin üst düzey yetkililerince açıklanana gerçeğe göre MİT ajanları Selanik’te Atatürk’ün evinin yakıldığı şayiasını İstanbul’da yayar ve galeyana gelen insanlar İstanbul’daki azınlıkların dükkanlarını, evlerini yağmalar. Aslında Atatürk’ün evi yanmamıştır ama sonuçta istenen hasıl olur ve önemli bir sayıdaki azınlık mensubu ülkeden ayrılır. Son Danıştay saldırısı da bunun bir başka versiyonu idi. Bu sefer bir taşla bir çok kuş vurulmaya çalışılmıştı.

Çocukça yaklaşımlar artık son bulmalı. Türkiye önlenemez bir hukuk talebinin olduğu bir ülke haline geliyor. Artık bunun herkes tarafından bilinmesi gerekiyor. Takke düşüp kel görünüyor.Artık eski günlerde olmadığımızı herkesin görmesi gerekiyor.

Yorumlar