2017-09-06 00:00:00

Hürriyet gazetesi köse yazarı Melis Alphan'ın ensest üzerine yazdığı iddialı bir yazı tahmin edilebileceği gibi önemli bir tartışma başlattı. Yaşanan tartışma aslında yine son zamanlardaki bircok makalemde vurguladığım bir kısır döngüye hizmet etmekten baska birseye yaramadı.

Öncelikle ensest gibi çok önemli bir alanda çalışan kisi ve kurumlara saygı duyduğumu belirteyim. Çok hassas bir konu olan ensesti önlemek icin ne kadar gayret sarf edilse azdır ve bu gayreti sarf edenler cok değerli bir iş yapıyor. Son günlerde konunun magazinel bir sekilde gündeme gelmesi bize ensesti tekrar tartıştırdı.  TKDF ve başkanı Canan Güllü önemli bir alanda çalışıyor, dramlarla ugraşıyor evet ama toplumun % 40'ında ensest vakasına rastlandığı iddia edilen calısmanın hangi kriterlere gore bu oranı bulduğu açıklanmalıdır. Bu çalısma 3 yıl önce yapılmıs ve sonucları tepkiden korkuldugu icin acıklanmamış. Toplumda %40 oranında ensest olduğunu iddia etmek hakikaten yankı olusturacak bir iddia. Araştırma acıklanmadığı için %40'ın neyin oranı olduğu tam anlaşılmıyor. Cinsel suclarin %40'ı mı, ev ahalisi istismarının mı yoksa baska bir oran mı tam anlaşılmıyor. Ama bu iyi niyetimize ragmen Alphan bir de ' Bu oran ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bu toplumun ciddi bir kısmının ensesti cinsellik olarak gördüğü anlamına geliyor!' cümlesiyle arastırma sonucu üzerinden önemli bir ithamda bulunuyor.

Eğer çalışma bilimsel bir arastırma ürünüyse sorgulanmayı hak ediyor, bunu kabullenmelidir. Çünkü bilimsel calısmaysa bilimsel kriterlerle baslatılması, usulu hakkında etik kurallara uyması ve belli standart ölçütler açısından bilimsel yeterlige ulasması gerekiyor. Bunun ne derece karşılandıgını bilmiyoruz zira önemli iddiası olan araştırma yayımlanmıyor. Bilimsel arastırma genelgecer geleneklere tabi degildir ve kendi bilimselligine güveniyorsa metodunu ve sonuçlarını açıklamalıdır. Çünkü cok iddialı bir sonuçla cok rahatsızlık duyulan bir konuda adeta toplumu itham etmektedir. Yazar oranı muhafazakarlıga baglayan arastırma açıklamasını 'Ensest Atlası yayımlandığında Güllü, son yıllarda ensest ilişki oranlarında artış olduğunu söyleyerek bunu sosyal çevreden uzaklaşıp içe kapanan toplumdaki muhafazakârlığa bağlamıştı' diyerek aktarıyor. Cok hassas bir konuyu siyasi bir pozisyon alarak açıklamak sakıncalıdır. Araştırmanın usulunu acıklamak bu kadar itham ve tartısma sonrası bir sorumluluk ve zorunluluktur.
Asıl konumuza gelelim. Bu konu yine kutuplasmaya hizmet etti. Yeni Akit'in bir yazarı bu yazı dolayısıyla Hürriyet gazetesinin ensesti yaygınlaştırma gayretinde oldugunu iddia eden bir yazı yazdı. Bu minvalde iktidara yakın baska gazetelerde siyasi pozisyon alıcı makaleler de yayımlandı. Muhtemelen abartılı ve suçu muhafazakarlığa yüklemek isteyen yazıya fırsatı buldugu sevinciyle hakaretlerle cevap veren Yeni Akit yazarının başlattığı kısır döngü malum oran iddiasından daha tehlikelidir. Zira çok önemli bir konudaki bahis sansasyonel oranlarla mantık dışılığa itiliyor ve önemli bir mesele halledecegimize, iki cephe arasında aklı ve mantığı ortadan kaldıran bir kutuplaşmaya hizmet ediliyor. İki cephe de bahsettigim birbirini besleyen keyfilik, fırsatçılık, özensizlik, rakipcilik, rakip gördüğünü asağılama pesinde, adalet ve doğru maalesef bu kızgın ortamda buharlaşıyor.
Ensest gibi toplumun tüm farklı kesimlerinin birbirine yardımcı olacağı, ortaklasacağı bir konuyu bile kısır çekişme konusu haline getiriyorsak çok tehlikeli bir toplumsal hastalıktan hepimizin muzdarip olduğu açıktır. Bu durum demokrat yaklaşıma cok ihtiyacımız oldugunu hatırlatmaktadır. 
Oldukca hassas bir konuyu cözmeye calısırken gosterilen özensizligin, siyasi itham fırsatçılıgının bir bumerang gibi dönecegini hala düşünemiyoruz. Bu tartısma ensest gibi bir derin yaranın cözümüne yardımcı olmayacağı gibi adalet ve demokrasi ortak paydasında buluşmak isteyen farklı kesimlerden oluşan az ve gücsüz bir grubu daha zor durumda bırakacaktır.

Yorumlar