2008-12-02 00:00:00

Ergenekon  davasının  uzun  bir  seyri  olacağı  belli. Ancak  dava  sürerken  ortaya  atılan  iddialar  ve  Tuncay  Güney  etrafında  sürdürülen tartışmalar  davayı daha  da  ilginçleştiriyor. Tuncay  Güney,    Ergenekon  hakkında  en  önemli  iddiaları ortaya  atan  ama  bununla birlikte  son  derece  esrarengiz  bir  kişilik.

Ergenekon  davası ile  ilgili  çok  büyük  iddialar  halen  ortadadır.Bununla  birlikte  Türkiye'de  gerçek  derin devletin  açığa  çıkmasına  yol  açacak  bu  gidişatın  birileri  tarafından  kesintiye  uğratılma ihtimali  de  yüksektir. Tuncay  Güney  MİT  ajanı olduğu  ortaya  çıktıktan  sonra  daha  iyi  anlaşılıyorki  son derece  rahat  yalan  söyleyebilen  bir isim.  Bildiği  büyük  doğrularla  beraber  desenformasyon  yapmak için   çok  kolay  gerçek  dışı  ifadeler  kullandığı  da  ortadadır. Ergenekon  davasının  çok  komplike  bir  şekilde  ele  alınması gerektiği burada  ortaya  çıkıyor.Zira  istihbarat  ajanlarının  cirit  attığı bir  alanda  yapılan  desenformasyonlarla  kolayca yılgınlığa  düşebilirsiniz. Adil  yargı  titizlikle  görevine  devam   etmelidir.Zira  cumhuriyet  tarihinin  tüm  karanlık  olaylarını ortaya  çıkarabilecek  şansın   yakalandığı bir  dava  devam ediyor.Hiç kimse  çıkarına uygun  gelmediği  için  davayı sulandırmaya  çalışmamalıdır. Zira  derin  devletin  devam  etmesi,  illegal  yapılanmaların  devam  etmesi  daha  sonra  ayrımsız  her  kesimin  canını yakacaktır. Ergenekon tutuklularından  kimisi  o  kadar rahat ifadeler  vermektedir ki  insan  şaşırmaktadır. 6  kitabını bastırdığı yayınevini  tanımadığını söyleyen  Ergün  Poyraz  bu  cesareti  nasıl  bulmaktadır? Davayı sulandırmak  için  çeşitli  iftiralar da ortaya  atmaktan  çekinmeyen  Ergenekon  tutukluları   herhalde  Türk  hukuk  sisteminin  yıllardır  halka  güven  vermeyen  halinden  medet  ummaktadırlar. En  son  bir takım  hakimlerin  rüşvet  alması ile  gündeme  gelen    hukuk sistemimizi  yargılamayı bir  başka  yazımıza  bırakalım  en  iyisi.

Türkiye'nin Ergenekon  davasından  başarı ile  çıkmaktan  başka  çaresi  yoktur. Türkiye  kendi  sorunlarını yok  etmedikçe  bu  karanlık  yapılar,    kirli  işlerde yuvalanmaya  devam  edecektir. Kürt  sorunu  alanında  yıllardır  devam  eden  çözümsüzlüğün  Ergenekon'un  nasıl  işine  geldiği  ortadadır. Artık   illegal  işlerle  uğraştıkları belli olan   PKK  itirafçıları,  JİTEM  mensupları ayan  beyan  ortadadır. Güneş balçıkla  sıvanmaz. Zamanında  son  derece  ustaca  işlenen  cinayetler, katliamlar,  ortak  uyuşturucu  kaçakçılıkları artık  ortalığa dökülmektedir. Gerçeklerin    ne  kadar  üstü örtülse de  önlenemez bir  şekilde  ortaya çıkmak  gibi  bir  kötü huyu  vardır.

Bu  ülkedeki  kilitlenen  tüm  sorunların  çözülmesi  için  birbirini  anlayacak  birbirinin  hakkına  riayet  edecek  insanlara ihtiyaç vardır. Kendi  uğradığı    haksızlığı  görüp,  başkasının  uğradığı kimsesiz  bırakılmış  bir  haksızlığı görmezden  gelmeye  çalışanlar  Ergenekon  değirmenine  daha çok  su  taşırlar.

Çözümsüzlüğün    devam  etmesi  hiç bir  zaman  için  iyi  değildir. Zira  karışan  ortam  maalesef  hep  darbe  getirmiştir. Olabilecek  bir  darbe  Türkiye'nin  tüm  sorunlarının  çözümünü  kesintiye  uğratır.  Kesintiye  uğratır,  geciktirir  ancak    yok  olmasını sağlamaz. Aklı başında  tüm  empati  yapabilen  güçler  Türkiye'nin  sorunlarını çözmek  için  bir  konsensus oluşturmalıdır. Bu  ülkede  Alevilerin  sorunlarının  çözülmesi  Sünnileri  rahatsız etmemeli  aksine  mutlu  etmelidir. Zira din  özgürlüğü alanı genişlemiş olacaktır. Bu  ülkede  ateistlerin  özgürce  düşünebilmesi  en  çok  dindarları memnun  etmelidir. Zira  özgürlüğü  adaletle  değerlendirme  becerisi  gösterebilecek  olanlara  meydan açılmıştır. Ateist te  olsa  bir  insanın  bir    dindarın  uğradığı zulme  bigane  kalmaması fikir namusu  olan  her  kişide olması gerekendir. Her  dini kimliğin  dinini tebliğ etmesi  gerekir  dedikten sonra  misyoner  faaliyetlerini  hiç kimse  kendine  sorun  etmemelidir  artık. Bu  dünya  tüm  fikirlerin  özgürce  tartışılacağı  bir  yer  olmalıdır. Eğer  bunları başaramazsak   ileride  oluşacak  anarşi,  terör, baskıcılık, darbeler, faşizan  yönetimlerden    şikayetçi olmaya  hakkımız  yoktur.

Artık herkesin  empati  yapmaktan  başka çaresinin  kalmadığı ortadadır. Bu  ülkede  Türk  anaları asker  cenazeleri  önüne  geldiği  zaman değil  insaniyetin  gereği olarak  Kürt  sorununun  gerçek  nedenini  merak  etmelidir. Bu  ülkede  kendisi   zulme  uğrarken  başkasına  zulüm  yapan  bir  dini  veya  etnik  kimlik  kendisine  özeleştiri  getirdiği  zaman  sorunlar  çözüm  yoluna  girecektir. Ergenekon  benzeri  karanlık yapıları sadece  mafya filmleri  ile  künhüne  ermeyip,   zamanında  tespitler yapabilenler  yenecektir. Yoksa  egemen  elitler  daha bu  milleti  birbirine  çok  kırdırır. Kendisi  hata  yaptığı zaman  “ama  başkası da hata  yapıyor”  diyen   konservatif  mantık,  kamplaşmaları arttırmaktan  başka  bir şeye  yaramayacaktır. Hata yaptığı zaman  bunu  kabullenmek  yerine  ona  buna  iftira atmaya  başlayan bir  mantık ta  hiç bir  zaman  iyiliğe  ve adalete hizmet  etmez. Hayatın  her  alanında  özür  dilemeyi  başarmak  zorundayız. Bu  çok  önemlidir.  Kişi  olarak  özür  dilemeyen  daha da  bataklığa  batar. Toplumsal  olarak  özür dilenmemesi ise tüm dünya  ile  düşman  olmayı ve  adaletsizlik  yapmanın  devamını getirir.

Yorumlar