2010-03-16 00:00:00

CHP’nin kararı hangi yönde olacak merak ediyoruz. Türkiye’nin sorunlarının çözümü noktasında cesur adımlar atmayı deneyebilecek mi yoksa 80 yıldır sürdürdüğü hali devam ettirmeyi marifet mi sanacak?

Belki üzerinden 1 hafta geçti ama CHP’li kadınların çarşaf yırtma töreni hafızalardan silinmedi, uzun süre de silineceğe benzemiyor. Mersin’de CHP’li bir grup kadın büyük bir nefret ile tesettür amacıyla kullanılan çarşafları yırtıyor, büyük parçalara ayırdıktan sonra daha da küçük parçalara ayırıyor ve sonra bu parçaları yerlere atıp üstünde tepiniyorlardı. Bu tepinme esnasında ise “Devrim kanunları uygulansın” diyerek koro halinde bağırıyorlardı. Bu görüntüler hangi dünya görüşünden olursanız olun son derece itici görüntüler olarak belleklerinizde yer alır. Zira bir kısım insanların giysi şekline yönelik açık bir hakaret mevzu bahisdir. Aslında giyinme biçimleri konusunda inançlarınız, görüşleriniz olabilir ama hangi biçimde olursa olsun her insanın giysisine saygı duymak zorundasınızdır. En azından üzerinde tepinerek kendinizi komik duruma düşürdüğünüzü fark etmeniz gerekir.

Çarşaf üzerinde tepinme hadisesinin bir benzeri 2008 yılı Ocak ayında İzmir’de DSP’li kadınlar tarafından gerçekleştirilmişti. DSP’li kadınlar Konak meydanında yanlarında getirdikleri çarşafları ateşe vermişlerdi. “İrticaya geçit vermeyiz” bağırışları altında bu ayin gerçekleştirilmişti. Aralarında dolaştıkları halkın bir kısmının giysisi olan bu kıyafeti yakma veya yırtıp üzerinde tepinmenin kendilerini komik duruma düşürdüğünü anlama ihtimalleri zayıf da olsa bu kadınlar yaptıkları hareketin tartışılmaz bir gücün gösterisi olduğunun bilincindeydiler. Maalesef somutlaşan bu güç gösterisi askeri ve yargısal güç odakları tarafından düşünsel alt yapısı itibariyle desteklenmektedir.

CHP veya devletin derin anlayışı artık bir karar versin!.. Yalpalayıp durmasın!.. Kemal Kılıçdaroğlu doğuya gittiğinde Kürt sorununun çözümü konusunda genel aftan bahsediyor ve akşam bu laflarını yalanlamak zorunda kalıyorsa nasıl bir CHP ile karşı karşıyayız? Seçimlerden önce Çarşaflılara rozet takan ve onlardan oy bekleyen bir CHP var. Seçimlerden sonra ise çarşaf yırtan bir CHP var.

Çarşaf yırtan üyelerini istifa ettiren ama yine de başörtüsüne karşı yılmaz bir mücadele içinde olan bir CHP hangi tutarlılığı temsil etmektedir? CHP ne zaman kendisi olacaktır? Deniz Baykal mı esas alınacaktır, yoksa onun istifa ettirdiği üyeleri savunan CHP milletvekili Necla Arat mı CHP’yi temsil etmektedir?

Türkiye’de bir çok sorun var. Din ve vicdan özgürlüğü, Kürt sorunu, Alevi, Sünni çekişmesi vb. Ama CHP sırtını dayadığı devlet’in imkanlarını kullanarak hepsinde çözümsüzlüğe oynuyor. Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda herhangi bir kaygısı yok. Kaygısı ancak “nasıl eskiyi idame ettirebilirim” yönünde. Esaslı bir sol parti çıktığı takdirde büyük bir oy kaybına uğrayacağı açıktır. Ama laiklik kaygısı ile önemli bir kesimin “oylar boşa gitmesin” kaygısı ile kendisinden ayrılamadığı bir parti pozisyonunda uzun süredir. Bu laiklik rantından çok uzun süre istifade edemeyeceğini ise aslında unutmamalıdır. Zira çok değişik rakipler çıkabilir.

CHP sadece genelde değil yerelde de kaybediyor. Birçok ilde yerelde de perişan durumda bir CHP izliyoruz. Tel tel dökülen yapısı ile gerileyen, geriledikçe gücünü kaybeden, gücünü kaybettikçe menfaat odağı olma konusunda gözden düşen ve gözden düştükçe de kendisinden uzaklaşılan bir parti pozisyonunda CHP.

CHP cepten yiyor, sırtını dayadığı statükonun gücünün cebinden yiyor ama bu uzun süreli olmaz. CHP içinde siyaset yapmak isteyenler statükonun devamı konusundaki görüşlerini yeniden gözden geçirmeli. Kişiler konusunda da uyanık olmalı ve gözlerini yumarak itaat eder bir halden uzak durmalılar.

Yorumlar