2010-07-03 00:00:00

İsrail PKK’yı kullanıyormuş. Bu yüzden sorun çözümsüz kalıyormuş şeklinde görüşler var. Ben bunlara tam olarak katılamıyorum. Değerlendirmeleri tam olarak yapmazsanız eksikler kusursuz doğrular gibi görünmeye başlar.

İsrail devlet denilemeyecek vahşi bir savaş aygıtıdır. Çevresinde olup biten olayları varolması ve yaptığı vahşilikleri göz ardı ettirebilmek için kullanmaya çalışan bir ülkedir. İsrail’in PKK’yı kullanması beklenir bir şeydir. Gerçi şu da açıkça bilinmelidirki her devlet bu tür yollara başvurmaktadır. Rakip gördüğü ülkedeki muhalif örgütü kendi ideolojisine aykırı bulsa ve hiç hazzetmese de destekleyebilmektedir. Katı laik uygulamaları ile tanınan bir ülkenin gizlice rakip ülkedeki İslamcı bir örgütü desteklemesi veya daha farklı uygulamalar bilinen hadiselerdir. Bunlar garip değildir cari olan bilinen olaylardır ve artık sıradanlaşmıştır. Asıl bilinmesi gereken ise bizlerin çözümü kendimizin bulması gerektiği acı gerçeğİdir. “Falanca ülke falanca örgütü destekliyor” diye doğruyu yanlışı karıştırma hakkımızın bulunmadığını belirtmek istiyorum.

Türkiye’de dış güçler nakaratı çok yapılmıştır ve yapılmaktadır. Ülkemizde farklı kesimleri karşı karşıya getirebilen bir sorunu gerçek anlamıyla çözmeyi tercih etme yerine çoğunlukla topu taca atarız. “Dış güçler ülkemizi bölmeye çalışmaktadır bu yüzden falanca sorunu bize ihraç etmektedir” şeklinde özetlenebilecek bir görüş vardır. İçerideki sorunu çözmek işimize gelmediği zaman bu şekilde topu taca atarız. Sanki her meselede “dış güçler, dış mihraklar” dememiz bizi kurtaracaktır. Dış güçler tabiî ki sizdeki bir yarayı kaşıyacaktır. Siz yaranızı iyileştirmediğiniz müddetçe dış güçleri bırakın içerideki her türlü muhalifiniz de bu yaraya tuz ekmekten geri kalmayacaktır.

Mesele kalıcı çözümler bulabilmektir. Gazze gemisine saldırı ile eş zamanlı olan İskenderun askeri üssüne saldırının dindar kesimleri de tüm kesimlerle birlikte aynı dolmuşa bindirmeye gerekçe olarak kullanılması doğru değildir. Madem silahı elinde bulunduran PKK vahşi İsrail ile işbirliği yapıyor. O halde cevap olarak silahtan şiddetten başka bir çare yoktur. Bu düşünce şiddetin devamından başka bir şeye yol açmaz. İsrail tabiî ki PKK’yı kullanacaktır ancak bu halen PKK’nın önemli bir toplumsal taban bulduğu gerçeğini görmememizi gerektirmez. Halen önemli bir kesim PKK’yı ele geçirdiği kimlk haklarının sözcüsü görmektedir. PKK’nın varolmasını elinden alınabilecek haklarını engelleyebilecek bir emniyet sibobu olarak görmektedir. Kabul edin veya etmeyin cari olan kuvvetli kanı böyledir. Böyle bir kanaatı yok etmeniz ve gerçek anlamda güven vermeniz için popülizmden uzak durmanız gerekir. İsrail’e şiddetli bir muhalefetin olduğu zaman diliminde elma ile armudu aynı kefeye koyarsanız çok kişi tatminkar bir ruh haline kavuşabilir ancak sorunu çözmeniz zorlaşır.

İşin özeti her sorun için 90 yıldır pek severek bulduğumuz dış güçler nakaratından vazgeçmemizdir. “Dış güçler dış mihraklar var olmayan bir sorunu bünyemize enjekte ediyorlar o yüzden sorunları çözemiyoruz” demek çocukça bir savunmadır. Nice acının yaşanıp kanın dökülmesinin devamına hizmetten başka bir şey değildir. Sorunlarınızı kendiniz çözmelisiniz. Alması gereken ilaçları almayıp rahatsızlığının karşısındaki insanın tavırlarından kaynaklandığını ileri sürmek ancak psikiyatride rastlanan bir patolojidir. Normalde bir hasta ilkönce hastalığının gerçek nedenini anlamaya çalışır ve doktorunun tavsiyelerini bu çerçevede değerlendirerek şifaya kavuşabilir. Hastalığın nedenini anlamak ve gerekeni hasta kişinin yapmaya çalışmasını doğal buluyoruz da bir ülkenin sorununu çözemeyip habire dış güçler nakaratına sarılmasını nasıl doğal bulabiliyoruz anlamak mümkün değildir.

Ülkenin her tarafında büyük bir gerginlik var. Yükselen bir toplumsal tansiyon ve etnik çatışma riski mevcut. Herkes kızgın ve öfkeli anında silah ve şiddetten başka bir çözüm söylemiyor. Ancak aklı selim sahibi bir düşünce hakim olunca 40 yıllık şiddet ortamı ile bir yere varamadığımız akıllara geliyor. Silahların konuştuğu bir meselede çözüm kolay değildir ve sabır elzemdir. Güneydoğu’da 99 STK’nın ortak bir bildiriye imza atarak “ilkönce silahlar sussun sonra sorunları düşünelim ve çözelim” demesi önemlidir. İtibar edilmesi ve anlaşılması gerekir. Anlaşılınca da PKK’nın taban bulduğu bir bölgeden yükselen bu sesin önemi daha net ortaya çıkar

Yorumlar