2010-12-15 00:00:00

Kürt  sorununun  çözümünde  risk  almak  
 
Zaman  gazetesi yazarı  Hüseyin  Gülerce'nin  Abdullah  Öcalan'ın  avukatları  tarafından ziyaret  edilmesi  bazı  kesimlerin  içyüzünü  ortaya  çıkardı. 30  yıldır  süren bu  savaşın  birgün bitmesi  gerekiyor  ve  bu  konuda son  yıllarda  bazı  olumlu  adımlar  atılmaya  başlandı.Yıllardır  süren  şiddetin  insanları  makul  bir  noktada  buluşturması  önemli  sonuç  olacak  ve  olması gereken  budur…Dünya  tarihi  çok kanlı  savaşlar  sonrası  bile  tarafların  bir  masa  etrafında  yaptığı  barış görüşmeleri  ile  doludur.
 
Hüseyin   Gülerce'ye  yapılan  bu  ziyaret  sonrası   ulusalcı Kemalist cepheden  önemli  bir  saldırı  geldi. Provokatif  bir  tarzda  “Apo, Feto  bir  arada” manşetleri  ile  duyurulan  bu  
buluşma  gündemin  bir  anda  en  önemli  maddesi  oldu. Böyle  bir  manşet  ile  olayı  duyuran  bu  kesimin  savaşın  bitmesi  ve  sorunun  çözümü konusunda  gerçekten  samimi  olup olmadığını  tahlil  etmek  lazım.
 
Yıllardır  süren  savaş  sonrası  Kürt  halkının  büyük bir  kesimini  yanına  çekmeyi  başarmış  olan  PKK  eski  söylemlerinden pek  vazgeçmiyor.30  yıl  önceden  dünyaya bakan  ve  sosyalist  jargonu  kulanmaya devam  eden  PKK direnişinin  gücünü  bir  büyük  yaradan  almasa  uzun  süreli  bir  ömrü  olmazdı. Ancak  T.C  devletinin  uygulamaları  sonucu  doğuda  derin  bir  yara  açılmıştır  ve  bu  yaranın  tamiri  çok  kolay  değildir. Son zamanlarda  yapılan  açılımlar  Özal  döneminde yapılan  olumlu  girişimlerden sonra  yapılan yeni  açılımlardır. Bu  açılımın  çok  yakın bir  sonuçta hemen  sonucunu  görmeyi  beklemek  safdillik  olur.Bir  tarafta  eskide  kalmış  söylemi ve  fakat  Kürt  halkının  yaşadığı  acıların sözcüsü  durumuna  gelmeyi  başarmış  bir örgüt  var  diğer  tarafta  “bu  açılımlar da   bizi   balığın  oltaya  yeniden  yakalanması  için  sunulan  taktikler  mi?”  diye  düşünen  bir  halk. Devletin klasik  söylemini  ve  davranışını  devam  ettirmesi ile  değişen  bir durum olmayacaktı  ama  şimdi  denklem  biraz  farklılaştı.  PKK  bu  kafa ile  devam  etmeyi  düşünürse  ve  devlet te  askeri  mücadelede  ısrar  ederse  bir  müddet  sonra  PKK 'yı  muhatap  alma  gereksinimi  kalmayacaktır. Zira  PKK'nın  Kürt  halkını  temsil  gücü  ortadan  tamamen  kalkacaktır. Zira  PKK sürecin  uzaması ile  çözümsüzlüğe  oynaması ve  sosyalist  kafası  ile  puan kaybedecek  ve  muhatap  alınmaktan  çıkabilecektir. Bu  yolu  tercih  etmek  belki  PKK'yı  muhatap  alma  zahmeti  ve  riskinden  insanı  kurtarabilir  ama uzun  yıllar  sürecek  ve  binlerce kişinin daha  kanını  dökecek  bir  savaşı  sürdürmeyi  kabullenmek  demektir.
 
Hükümet açılım  politikası ile  daha  fazla  uzamadan  bu  konuda  bir  şeyler  yapmak  istemektedir.Yavaş yürüyen  bir  ileri  iki  geri  giden  bu  süreç  son  zamanlarda  biraz   daha  olumlu  bir  çizgiye  girmiştir. Riski  yüksek olan  bu  girişimi  başlatmak  ve  devam  ettirmek  sağlam  bir  irade  ve  üstün  bir  sürdürme  hevesi  gerektirir. Devlet  bazı  aşamaları  geçmiş,  risk  almış  ve  PKK ile   görüşmüştür. Bu  PKK'yı  muhatap  almak  ve ister istemez    karşılıkılı  uyumlu  bir  çizgide  süreci  götürmek  demektir. “Devlet  terörle masaya  oturmaz”  anlayışı  artık  bitmiştir  ve  yapılanın  doğru  olduğu  ortaya  çıkmıştır. PKK  istediği  kadar  süreci  tamamen  kendi  kontrolünde  götürme  hevesinde  olsun  bu  süreç,  karşılıklı  güçlerin  kabul  edildiği  bir  süreç  şeklinde  devam  etmekten başkasını  tercih  edemez.
 
Sorunu  çıkaran  ulusalcı  Kemalist anlayışın  açılıma çok  bozulduğu  ve  süreci  baltalamak  için  elinden  gelen  herşeye  hazır  olduğu  ortadadır. Fethullah  hoca  cemaati  ile  görüşmek  isteyen      PKK'nın  bu  girişimini  bilhassa ulusalcıların   sabote  etmeye  çalışması manidardır. Sorunun  daha  fazla  kan  dökülmeden  barışçı  ve  makul  bir  şekilde  bitirilmesini  bu  sorunu ülkenin  başına  saranların  çözmemeye  çalışması  manidardır. Sorunun  oluşmasına yol  açan  86  yıl  önceki  anlayışı eskimiş  bir  anlayışla devam  ettirmek  isteyenler  yeni  dünyayı ve  yeni  Türkiye'yi okuyamayanlardır. 
 
Kürt  sorununun  bitimi  konusunda  hükümet  bir  risk  almışsa  hükümeti  destekleyen  Fethullah  Gülen  cemaati de  bu  riskin önlerine   koyulabileceğini   düşünebilmeliydiler. Cemaatin  Türkiye'de   ve  dünyada  önemli  bir güç  haline geldiğini bilmeyen  yoktur. Meseleyi  çözmelk  için  insiyatif  alma  yolundan kaçmak  kolaydır  ama  çözümü  zorlaştırır. Ulusalcıların  yaygaralarına  boyun  eğmek  ve geri adım  atmak  sorunun  çözümündeki  aktif  bir  aktör  olmaktan  cemaati  uzak  tutar. Denilebilirki  zaten  cemaat  zaten  risk  almayı  sevmiyen  bir  tabiattadır. Ancak  siyasete  müdahil  olanlar    pasif kalmalarının   çözümü zorlaştırabileceğini  unutmamalıdır.
 
Ergenekon  davası   ülkede  çok  provokatif  bir  etki  oluşturuyor.Ergenekoncuların Kürt  sorununun  çözümüne  yanaşanları  yumuşak  karnından  vuracağını  düşünenler  çok  evhamlı  oluyorlar. Hükümet  uzun yıllar  bekledikten  sonra  bu  evhamını  yendi  ve  doğru  yaptı,  doğru  yolda  ilerliyor. Ergenekon'u  her  şeye  muktedir bir  güç  olarak  algılarsanız  parmağınızı  kıpırdatacak  bir  haliniz  kalmaz.

Yorumlar