2013-11-20 00:00:00

Ne  olacak  bu  yargı  ve  sağlığın  hali?

 

Aykut  Cengiz  Engin’in  Balyoz  savcılarını  görevden  alması  artık  sözün  bittiği  nokta  oldu. Türkiye’de  son  zamanlarda  hepten  garip  olaylar  yaşanmaya başladı. Yargı  suçluları  koruma  mekanizması  haline  döndü. “Avukat  tutma,  hakim  tut”  deyişi  bu  sefer  hakim Oktay  Kuban’da  cisimleşiverdi.

 

Star  gazetesi  yazarı   Şamil  Tayyar  özellikle  yazılarında  belirtmişti. Hakim  Oktay  Kuban’ın  nöbetinde birçok  tutuklunun  tahliye  edilebileceğini  yazmıştı. Kuban  tarafından   tahliye  edilen  ve fakat   savcılar  tarafından  yapılan  sert  bir  eleştiri  ile  tekrar  tutuklanmaya  çalışılan  muvazzaf ve emekli  askerlerin  durumu  tepki  çekti. Fakat  “atı alan  Üsküdar’a  geçti”. Hakim  Kuban  tarafından  tahliye  edilir  edilmez    GATA’da  soluğu  alan  askerlerimiz  iyileşmesi  mümkün  olmayan  hastalık  tanıları  ile hastane’ye  yatmayı  başardılar. Tekrar  tutuklanma  isteğini  püskürtmeyi  başardılar. Bu  cevvaliyeti  tebrik  etmek  lazım. İşlerin  yavaş  yürüdüğü  bürokrasi  ve  kırtasiye’nin  hakim  olduğu  günümüzde  bu kısa,   kritik  zaman  dilimini  çok  iyi  değerlendiren  üst  düzey  paşalarımız  oldu. Ama  bu   ortalığa  saçılanlar  kamuoyu  vicdanını  sızlatır. Hiçbir  şekilde insanları   ülkedeki  yargının  bağımsız  ve  tarafsızlığına  ikna  edemezsiniz.

 

Ergenekon  sanıkları  inanılmaz   gerekçelerle  ve  sevk  şekilleri  ile  halen  hastanelerde. Mehmet  Haberal  yaklaşık  1  yıldır  İstanbul  Kardioloji  Enstitüsü  yoğun  bakımında  tutuluyor. Tıbben   bu  kadar  uzun  süre  yoğun  bakımda  kalması  mümkün  değil. Herhangi  bir  şekilde  sağlık  durumu  ile  ilgili  ciddi bir  tıbbi açıklama da  yapılmıyor. Kardioloji  Enstitüsü   zırhı  ile  savaşan Haberal  Mahkemeye  gitmemeyi de  başarıyor. Aylardır  defalarca  çağırıldığı  halde  mahkemeye  gitmiyor. En  sonunda  lütfedip  telekonferans  yoluyla  mahkemeye  ifade  verdi. Bir  doktor  olarak  Hipokrat  yemini  etmiş meslektaşlarımdan  utanç  duyuyorum. Tıbbın  bu  denli  siyasete  alet  edildiği  bir  dönem  hiç  olmamıştır  herhalde. Yargının  ve  sağlığın  insanlık  tarihi  boyunca  büyük  saygınlığı  olmuştur. Ama  bu  saygınlık  bizzat  yargıçlar  ve  doktorlar  tarafından  çiğneniyor. Bu  kesin  ifadeleri niçin  kullandığımı  daha  ayrıntılı  anlatayım.

 

Şener  Eruygur  ve  Hurşit  Tolon’un   tahliyeleri  ile  başlayan  yargı  ve sağlık  skandalı  zinciri  İşçi  partili  Ferit  İlsever  ile  devam  etmişti.  Akciğer  kanseri  olduğu  iddia  edilen  ve  fakat  röntgen  raporu , tahlilleri  ve raporlarını  tetkik  etme  fırsatı  bulduğum  anda  Akciğer  kanseri  ile  ilgisi  olmadığını bir   göğüs  hastalıkları  uzmanı  olarak  anladığım  bir  hasta  idi Ferit  İlsever. Sonrasında   tahliye  edilerek    bir  operasyon geçiren  İlsever’in  kanser  olmadığı  anlaşılacaktı. İlsever  şu  an  gayet  sağlıklı  bir  şekilde faaliyetlerine  devam  ediyor. Sevk  zinciri  açıkça  ihlal  edilerek  GATA’ya  yatan  Levent  Ersöz  ise  burada    o  hastanede  yerleşmesi  mümkün  olmayan  bir  enfeksiyonu  kaptığı  iddiası  ile  uzun  süre  ikamet  etmeyi  başardı. Halen de  aynı  hastanede  bulunmaktadır.  Nekrotizan  fassitis  GATA  gibi  bir  hastanede  rastlanılması adeta  mümkün  olmayan  bir  enfeksiyondur. Bunun  gibi  sağlık skandalları  kamuoyunun  doktor  diploması sahibi  olmasa da    anlayacağı  hadiselerdir.

 

Bir  ülkede  tuz  da kokarsa  ne  yapacaksınız? En  güvendiğiniz  kurumlar  siyasallaşırsa  artık   kime  güveneceksiniz? Ergenekon  tutuklusu  Tuncay  Özkan ile  telefon  görüşmesi   internet  sitelerine  düşen Başsavcı  Engin  emir almış  ruh hali  ile  cevaplar  veriyordu  Tuncay  Özkan’a.  Başsavcı  Engin   Şimdi tahliye  edilenleri  tekrar  tutuklatan  savcıları görevden  alıyor. Böyle  bir  ülkede  yargıya   ve  yargıca  güven  kalır mı  sizce?

 

Eskiler  çözülmesi  zor  olan  meselelerde  “müftü   kalbin  olsun”derdi.  Yani  kararı  kalbin,  vicdanın  versin  demek  isterdi bu  söz. Şimdi  en  iyi  hakim  ve  doktor da  halkın  vicdanı  oldu. Gerçekler  apaçık  ortada. Güneş  balçıkla  sıvanmıyor  artık. Herkes bunu  görüyor. Halkın  vicdanı  gerçek bir  güneş oldu  artık.

 

 

 

Yorumlar