2009-04-01 00:00:00

Seçimler neyi gösterdi?

 

Merakla  beklenen  seçim  bitti. Her  seçim  sonrası  olduğu  gibi   seçmen  yine  önemli  mesajlar  verdi. Belirgin  bir  şekilde  oy  kaybeden parti  Ak  Partidir. Ama  bu  kayıp da  doğru  okunmalı  kazançlı  çıkan partiler de  yükselişlerini  doğru  yorumlamalıdır.

 

Ak  Partinin  grafiğinde bir  iniş  yaşandı. Ak  Parti  bunu  görmez ve önlemler  almazsa  iniş  devam eder. Bunun  en başta  gelen  nedenini     iktidarın   getirdiği  yozlaşma  eğilimleri,  yolsuzluk  vb  olaylar  konusundaki    tepkiler  olarak  görmek  daha  doğru  olur. Ak  Parti  sorgulanamaz konumda olduğunu  hissetmemelidir. “İstediğim  gibi  davranırım,   nasıl  olsa  halk  benden  başka  alternatif  bulamaz”  kolaycılığına  sığınmamalıdır. Eğer  bu kolaycılığa  sığınırsa  halktan  bu  sarı kartı  yer. Yükselen  grafiğinin  neden  inişe  geçtiğini de  doğru  yorumlamazsa  iniş  daha  hızlı  devam  eder. Aslında  tarihin  her döneminde olan  bir  iktidar hastalığıdır  bu.  Düzenden  şikayet  edenlerin  sığındığı  kurtuluş  önderleri,   ya kendileri  yada takipçilerinin  bozduğu, yozlaştırdığı  toplumsal  yapıdan dolayı  yenilgi  yaşarlar. Mağdurların  partisi  olduğu için buralara  geldiğini  ve  bu halkın Ak Partiyi  27  Nisan muhtırası, cumhurbaşkanlığı  seçimleri  gibi mağdur olduğu  zamanlarda  daha  çok desteklediğini  unutmamalıdır. Sorunların  çözümünün  klasik  devlet  politikaları  ile  değil,  kalıcı ve cesur adımlar ile olacağını  unutmamalıdır. Dindar kesimlerin mağduriyetini  , Alevilerin mağduriyetini,  Kürtlerin mağduriyetini,  ekonomik  açıdan  yolsuzluklardan çok  çekmiş  bir  halkın  mağduriyetini  çözemezse  bir yere  varamayacağını  hissetmelidir.

 

CHP'nin  bilhassa  İstanbul'da  belirgin bir  şekilde hissedilen yükseliş  grafiği de  önceden  Ak Partiye  oy  vererek  dürüst ve adil  bir  yönetim özlemi  ortaya koyan  seçmenin  hayal kırıklığını  yansıtmıştır.Adaleti  adında taşıyan  ve bu  konuda halka  güven veren  Ak parti bunu  iyi  okumalıdır. Ortalama  laik  vatandaştan  aldığı  “bunlar  benim  yaşam  biçimime  uygun  değil  ama  ama  güven verdiği  için  destekliyeyim”  anlayışını  kaybettiğini  anlamalıdır. Aslında  bu  kadar  önemli  bir  ekonomik krizin  yaşandığı bir ülkede uzun yıllardır  iktidarda  olan bir  partiye  karşı  çok  daha büyük  başarı  yakalaması  gereken  bir  ana  muhalefet  partisi  var  ortada.Hala  halk  tarafından   alternatif  olarak  görülmeyen bir  parti konumunda  CHP. Oy  oranı  yükseliyor  ama iktidar  partisinin  hatalarından beslenme  ile bir yere  varamayacağını  CHP artık   hissetmelidir. CHP  dini  tüm  değerlere  alerji duyduğunu  hissettiren  anlayışında sessiz  ve  mahcup   bir  dönüş  iradesi  yaşadığı  için de  bu  başarıyı yakaladığını  unutmamalıdır. Ak Partiye  muhalif  kesimlerin  buluşma adresi olduğu  için bu  yükseliş  yakaladığının da  bilincinde  olmalıdır. Önemli  olan bir şey  üretmektir. Yoksa  şundan  bundan  korkanların sığındığı  bir parti  olarak  istediğiniz  kadar  oyunuzu arttırın  çok  anlamlı  bir  yükseliş  yakalamış  olamazsınız. Yok   her  zaman  muhalefette  kalmayı  göze almışsanız,   kendi  kendinizi  bunlarla  tatmin etmenizde  bir  mani  yoktur.

 

DTP  önemli  bir  başarı  yakaladı. Bunda  yine  başbakanın   Kürt  sorunu  konusunda  eksik,   yetersiz ve  klasik  devlet  politikalarının dışına  asker  izni  kadar  çıkabilen  halinin etkisi  büyüktür.  Kürt  sorunu  zamanla şiddete  bulaşsa  da  ülkemizde  uzun yıllardan beridir  süren bir  insan  hakları  sorunudur. Dışlandığını  hisseden  önemli  bir  topluluk  var  ve  bu  sorun gittikçe  daha da keskinleşiyor. Soruna samimi  yaklaşımlar  bulmadan  çözüm  bulmak  kolay  değildir. Sorunu ortaya çıkaran  statükocu  devlet politikalarının izin  verdiği  ölçüde  Kürt  sorununa  çözüm aranırsa  seçim   sonucunun iktidar partisi  için  hüzün  verici  olması  kaçınılmazdır. Bölge  halkının   hissiyatını içeriden  hissetmeden  sonuç hakkında yorum  yapmak  doğru  değildir. Yıllardır  en  temel  haklarının  gasp  edilmesine yol  açan bir  sorundan  dolayı  çok sıkıntılı   bir  yaşam  sürdüren  Kürt  halkı  adil bir çözüm olmadan  geçici  ve  sınırlı  çözümlere  ikna  olmamaktadır.  Sorun  ne  kadar  sahici  ise  çözüm de  o  denli  sahici  olmalıdır. DTP'ye  yüksek  oranda oy  veren kitleler  kendilerinin  var olduğunu  ve soruna   sahici  çözümler  dışında  çözümleri  kabul etmediğini  söylüyor. Bölgedeki  yüksek oranın  batıdaki  Kürt  seçmen  tarafından desteklenmediğini  ve  bu  yüzden  bu  oy  oranlarını  önemsememek  gerektiğini  söyleyen anlayış  ise kafasını kuma gömmeye  çalışan  devekuşu  örneğinden farksız  değildir. Zira sorunun  toplumsal  cevabı  Güneydoğu  bölgesinde yankılanmaktadır. İktidar    tarafından  sonuca  “bu kadar  bölgeye maddi  yardım  yaptık,  hizmet yaptık, buna rağmen  bu  sonuç nankörlüktür  zaten batıda da TRT  Şeş   açılımı  bize  oy kaybettiriyor,   o  halde  demokratikleşme   adımlarından  vazgeçerek  klasik  devlet politikalarını  devam  ettirelim”  şeklinde bir  yargı  çıkarılırsa  Ak  Parti  en  büyük hatayı  işlemiş  olur. Bölgede  DTP  ye yüksek oranda  oy  çıkması  “bu  sorunu  samimi, kalıcı, politikalarla  çözün”  mesajı vermek  demektir. Sorunun  ana damarını  çözmeden  pansuman niteliğindeki  çözümler  daha da  dezevantajlı bir  pozisyon oluşturmaktan başka  bir şeye yaramaz. Yoksa  şu  biliniyor ki  önceki seçimde  Ak  partiye  oy  veren  büyük  çoğunluk bu  sefer DTP'ye oy  vermiştir.  Bu seçmen kitlesi  sorunun  çözümünü  istiyor. Onurlu  ve  adil  bir  çözüm istiyor. Bu  oy oranlarına karşı  halen devam etmekte  olan DTP  kapatma  davası  gibi  davaların da sorunu  ne  kadar  çözümsüzlüğe  iten  adımlar  olduğu da    bilinmelidir. Sorunu  dışlama,   yok etme  mantığı  ile çözmeye  çalışmak  sorunu  her  geçen  gün  içinden  çıkılamaz hale  getirmek  demektir.

 

MHP'de  yükseliş  trendinde  olan bir başka partidir. İyi  adaylar  bulduğu  belli  olan  MHP'nin  yükselişi  sadece  bununla   açıklanmamalıdır. Batıdaki  klasik  Türk  seçmeninde  TRT  şeş  gibi  açılımları belirgin bir  oranda     zararlı  bulan  bir  anlayış vardır. Sorunu  batıda  oturup  değerlendiren ve  hamaset  üzerinden  çözümler  bulmaya  çalışan bir  anlayış  oyunu  arttırsa da  sorunu  derinleştirmekten   başka  bir  nedene yol  açmaz. Kürt  sorununun  çözümü  konusunda  güneydoğuda  yetersiz  karşılanan  adımları  bölücü  adımlar  olarak  nitelemek  çözümü  zorlaştırmaktan başka  bir  şeye  yol  açmaz.

 

Saadet partisi  ise  önemli  bir  sıçrama  yaptı. Artık  siyasette  yeniden  insiyatif  alacağını  ve  Ak  partinin başarısızlığı  halinde  en çok  yükselişe  geçebilecek  bir  parti  olacağını  hissettirdi. Numan  Kurtulmuş  orijinalitesini  gösteren  bir  lider  .Klasik kalıpları aşarak  yeni  bir  vizyon   getiren  bir  Saadet partisi çok  daha  etkin olacağa da benziyor.

 

Sonuç  olarak  seçimlerin her  şey  olmadığını da  bilelim. %60 civarında   depolitize  oyun  dolaştığı  bir  Türkiye  siyaset  meydanında  en  büyük kriterin  geçici  seçim  başarıları  değil  ülkedeki  önemli  insan hakları  sorunlarının  çözümü  olduğu  bilinmelidir. Partiler kalıcı  çözümler  getirmedikçe  geçici rüzgarların  ivmesiyle  geldikleri  yerlerle gururlanmamalıdır. Türkiye'nin  seçim  dışında  da  devam  eden  ve çözülmeyi  bekleyen  sorunlarına doğru teşhisler  koymanın    partilerin  elde  edeceği  en büyük başarı olduğu  artık  görülmelidir.

Yorumlar