2013-11-03 00:00:00
Van`da deprem oldu. Büyük bir acı yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.
Van’da deprem oldu. Büyük bir acı yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Enkazdan canlı insan çıktıkça büyük bir sevinç hissederken bu kişilerin hastanede vefat haberleri ile yıkılıyoruz. Öldürmeyen Allah öldürmüyor ve 14 günlük bebekler bile enkazın altından sağ olarak çıkabiliyor.
Deprem Van’ı vurdu ve fakat çok daha kötü bir deprem tüm toplumu vurdu. Deprem sonrası bazı tv. muhabir ve programcılarının sarf ettiği sözler maalesef bir kısım insanın bilinçaltını yansıtıyordu. “Kürtlerin başına gelen bir felaket geldi, oh olsun” diyebilen bu mantık toplumda ne denli tehlikeli bir fay kırığının olduğunu göstermesi açısından manidardır. Büyük bir tabii afet karşısında siyasi bir takım gelişmelerden dolayı Allah’ın onları cezalandırdığını düşünmek yanlış bir yaklaşımdır. Ama bu yaklaşımın bu kadar fütursuzca ve intikam hisleri ile dile getirilmesi insanlık adına utanç verici bir hadisedir. Bu savaş sürdüğü müddetçe taraflar fay kırığının daha da derinleşeceğini unutmamalıdırlar. Enkazın altında yaşam mücadelesi veren veya aç ve açıkta soğuktan tir tir titreyen insanlara bakarak bunlar düşünülebiliyorsa toplumsal bir ruhi rehabilitasyon çalışmasına ihtiyaç vardır. Kürt meselesinde karşılıklı mantıklı ve uzlaşı adımlarının atılması gerekir. Yüzlerce yıldır bir arada yaşayan kavimlerin arasına hiç kimsenin nifak tohumları ekmeye hakkı yoktur. Savaşın sonucu artan bir kin nefret olacaktır. Akil kişilerin artık toplumsal empati oluşturması gerekir. Faşist ruh hallerinin eline kalan bir ülke olmamalıyız.
Tabii afetleri işimize geldiği gibi yorumlamak doğru bir davranış değildir. Gölcük depreminden sonra da bazı islam’a nispet edilen yorumlar yapılarak tartışmalar oluşturulmuştu. O zaman da deprem vb. tabii afetlerin Allah’ü tealanın spesifik, noktasal bir cezalandırma yöntemi olmadığını düşünmüş ve yazmıştım. Şimdi de aynısını düşünüyorum.
Hz.Muhammed’in oğlu İbrahim vefat ettiğinde cenaze namazı kılınmışve mezarlığa doğru gidiliyordu.Peygamberimiz son derece üzgündü ve gözlerinden yaşlar akıyordu. Bu sırada yağmur yağmaya başladı. Peygamberimizin arkadaşlarından bazıları “Gökler bile ağlıyor, Peygamberimizin acısına eşlik ediyor” dediğinde Resul’i Ekrem “Hayır, bu doğru değil. Yağmur bir tabiat olayıdır. Böyle yorumlamanız yanlıştır” demiştir. Allah’ü teala bazı kavimleri cezalandırmak istediğinde olağandışı olduğu belli olan ve kendisinin de peygamberlere ilettiği ve dolayısıyla kutsal kitaplarda yazılan şekliyle azaplar göndermiştir. Bazı peyagamberlere de insanların iman etmesini kolaylaştırmak için mucizeler ihsan etmiştir.Fakat dünya hayatında bizleri serbest bırakmış ve “istediğinizi yapın ama her şeyin hesabının sorulacağı bir günün olduğunu da unutmayınız” demiştir. İnsan’a verilen sorumluluk duygusu ve yetkisi dünya hayatında yapacaklarını belirler. Tabii afetlerin ancak insanın yaşamın tek hakimi olmadığı yönünde bir anlamı vardır. Depremde olduğu gibi insanlar bilmelidir ki hiç umulmadık bir anda ölebilirler ve sahip oldukları tüm maddiyat ve yakınları yok olabilir.
Ölüm ve tabii afetler insana hayatın fani olduğunu ve adaletli bir yaşam sürmek gerektiğini hatırlatır ancak. O da hatırlayana oluyor tabiî ki.
Deprem felaketi her an hepimizin başına gelebilir. Deprem olmadan önce de tüm tadları kesen bir ölüm tadını bir vesile ile hissedebiliriz. Deprem vb. hadiseler düşmanlığımızın değil kardeşliğimizin hatırlanacağı günlerdir. Allaha şükür ki toplumun çoğu sağduyuludur ve bu felakete farklı kesimden bir çok insan büyük bir duyarlılıkla yaklaşmaktadır. Ani ölümlerin olduğunu bilerek fani dünyada kardeşliğin ve merhametin hakim olması gerektiğini bilmemiz için bu olaylar bir vesile olmalıdır.
Yorumlar