2018-09-04 00:00:00

Yalçın Bayer

29 Ağustos 2018

Stratejik ortaklık tuzak mıdır?

“BÜYÜK Taarruz ile 30 Ağustos’ta zafere ulaşılmıştır.

Bu zafer daha sonra Cumhuriyet ve onu takip eden devrimlerle ivme kazanmıştır. Fakat bu ivme daha sonra çeşitli nedenlerle hız kaybetmiştir. İlk defa kimseye, hiçbir ittifaka bağlı olmayan ülkemiz daha sonra bazı stratejik ortaklık dediğimiz bir takım dayatmalara maruz kalmıştır. Bu 1947’de Marshall Yardımı ile başlamış, ülkenin ileri gitmesini sağlayan bir çok kuruluşun önü kesilmiştir. (Tevhid-i Tedrisat, Köy Enstitüleri gibi) Daha sonra bugün stratejik ortak olacağımız söylenen Rusya’nın, bazı olumsuz istekleri yüzünden batı ittifakı olan NATO’ya zorla kendimizi kabul ettirmişiz. Ve neticesinde eşit haklara sahip olduğunu zannettiğimiz aslında hiç de eşit olamayan bir stratejik ortak olmuşuz. Bizler batı için yalnızca ihraç ürünü asker olan bir ülke görülmüşüz. Hiçbir ciddi problemde fikrimiz dahi alınmamıştır” diye anlatıyor Prof.Dr. Cengiz Kuday… Sonra da “Bu stratejik ortaklık denen tuzaklardan nasıl kurtuluruz” sorusunun yanıtını da şöyle veriyor:

 

ASKERLİK, İNSANLARIN SEVK İDARE SANATIDIR

Sakarya Meydan Muharebesinin şiddetle başladığı günler ile büyük Türk taarruzunun başlangıcı arasında tam bir yıllık zaman vardır. Bu dönem iç ve dış politika yönünde çok hareketli harp harekatı bakımından ise sakin geçmiştir. On yıllık aralıksız sürüp gelen harpların millette uyandırdığı bıkkınlık, yılgınlık, isteksizlik, ilgisizliği tasvir etmek çok zordur. Asker kaçakları bu günlerde çok yüksek sayılara yükselmiştir. İstiklal mahkemelerince verilen ağır mahkumiyet kararları (idamlar) millette genel bir hoşnutsuzluk yaratmıştır. İşte bu güç şartlarda yapılacak bir büyük taarruzda komutan ve komuta mensuplarının mesuliyetleri çoktur.

Askerlik, muharebelerin sürdürülmesi değil insanların sevk idare sanatıdır. İnsanlar ancak, emelleri fikirler kişiselleştirilerek sevk ve idare olunabilir.

Subay nedir?

Maiyetindeki kişiler için emsal numunesidir. Subay, kendi ilim ve gücünden kumanda ettiği insanları faydalandırmak için yanındakilere metanet ve kahramanlık toplamında fazla bir kişisel kahramanlığa özelliğe sahip olmalıdır. İşte böyle bir komutanı ve komutanlar topluluğu ile bir çok negatif şartlara rağmen bu büyük taarruz başarılı olmuş ve 30 Ağustos’ta zafere ulaşılmıştır. Bu zafer daha sonra Cumhuriyet ve onu takip eden devrimlerle ivme kazanmıştır. Fakat bu ivme daha sonra çeşitli nedenlerle hız kaybetmiştir. İlk defa kimseye bağlı olmayan hiçbir ittifaka bağlı olmayan ülkemiz daha sonra bazı stratejik ortaklık dediğimiz bir takım dayatmalara maruz kalmıştır. Bu dayatmalar 1947 yılında Marshall yardımı ile başlamış; ülkenin ileri gitmesini sağlayan bir çok kuruluşun önü kesilmiştir. (Tevhidi tedrisat köy Ens. Gibi) Daha sonra bu gün stratejik ortak olacağımız söylenen Rusya’nın bazı olumsuz istekleri yüzünden batı ittifak olan Nato’ya zorla kendimizi kabul ettirmiştir. Ve neticesinde eşit haklara sahip olduğunu zannettiğimiz aslında hiç de eşit olmayan bir stratejik ortak olmuştuk.

 

TUZAKLARDAN NASIL KURTULURUZ: MÜSPET EĞİTİMLE…

Bizler batı için yalnızca ihraç ürünü asker olan bir ülke olarak görülmüşüz. Hiçbir ciddi problemde fikrimiz dahi alınmamıştır. (Küba krizinde eğer netice anlaşma olmasaydı ilk nükleer taarruza uğrayacak ülke bizdik. (Doğuda konuşlanan nükleer başlıklı Jüpiter füzeleri yüzünden).

1950’li dünyadan pek haberimiz olmadığı yıllarda okullarda bizlere hatta hayatta olan bir müzik sanatçısının dillendirdiği Marşı öğretmişlerdi, plaklarını dağıtmışlardı. Amerika, Amerika; beraberdir seninle Türkler dünya  durdukça hürriyet savaşında? (ne kadar hayali ve utanç verici)

Bu Küba krizindeki olaylar zincirinde bizlerin ve hükümetin çok sonra haberi olmuştur. Bu stratejik ortaklık denen tuzaklardan nasıl kurtuluruz. Eğitimle (müspet eğitim ile ) Bu gün dünya sıralamalarında gençlerimiz bilimsel yönden 139 ülke içinde 99. Duruyor. Üniversite giriş imtihanlarında binlerce kişi musbet bilimlerde (0) çekiyor. Atatürk en hakiki mürşit ilim dememiştir; Atatürk en hakiki mürşit bilim demiştir. İlim= uhrevidir. Bilim= Müspettir. 30 Ağustos Zaferi ancak bilimsel ve ekonomik özgürlüklere değer kazanır. 

ECEVİT – CLINTON İLİŞKİLERİ

TÜRKİYE-ABD ilişkilerinin gittikçe daha da gerginleştiği ve aynı göz hizasında ilerlemediği şu dönemde Avrupa ADD Başkanı Dursun Atılgan 14 Kasım 1999’da, Başbakan Bülent Ecevit döneminde Türkiye’ye resmî bir ziyarette bulunan Bill Clinton’ın 15 Kasım 1999’da TBMM’de yaptığı uzun konuşmayı yeniden okumamız gerektiğini hatırlatarak “Konuşmayı paylaşmayı görev bildim” diyor. Clinton’ın “Amerika’nın, Avrupa’nın veya herhangi bir devletin sizin geleceğinize yön vermeye hakkı yoktur. Bu hakka sadece siz sahipsiniz. Demokrasi, bu demektir” sözleri bugüne göre de çok ilginç ve çarpıcı.

ADANA NÜFUSTA 6. SIRAYA DÜŞTÜ

CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, 1995 yılına kadar göç alan Adana’nın bu yıldan sonra göç vermeye başladığını, 2017 yılı nüfus sayımına göre 6. büyük il olduğunu ve Adana’nın sanayi ve tarımda yaşadığı sorunları gündeme getirerek Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a “uygulanan yanlış politikalar nedeniyle, işsizlik ve yoksulluk nedeniyle son 5 yıl içinde kaç işyerinin kapandığını; bunların hangi sektörde olduğunu ve kaç kişiye işsizlik maaşı bağlandığını” sordu. Sümer, Adana’nın 2018’de kişi başına 154 liralık kamu yatırımı alarak 81 il içerisinde ancak 70’nci sırada yer aldığını belirterek “Yatırım programlarına alınan, ancak halen atıl durumda bekleyen kaç kamu yatırımı bulunmaktadır?” diyor.

ŞANLI TARİHİMİZ

KURTULUŞ Savaşı sırasında ordularımız işgalci güçlere son darbeyi vurmak için harekete geçti ve TBMM’nin 20 Temmuz 1922’deki oturumunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ‘başkomutanlık’ yetkisi verdi. Bundan sonra taarruz hazırlıkları gizlice sürdürüldü ve 26’sını 27’sine bağlayan gece Büyük Taarruz Afyon’da başladı. Dumlupınar Meydan Muharebesi ile düşman birliklerinin imha edilmesinin ardından bu taarruz zaferle sonuçlandı. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın şanlı tarihini gururla anıyoruz. Kutlu olsun.

 E.A

BİLİYOR MUSUNUZ?

HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun ‘Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ekonomik güvenliği tehdit içeren eylemlerde bulunan kişi ya da kişiler hakkında soruşturma başlattı’ haberi üzerine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a ‘ekonomik güvenliği tehdit etme’ suçunun var olup olmadığını; varsa hangi hukuki metne dayandığını sorduğunu…

ANTALYA Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Çetin’in “Gerekirse NATO’dan çıkılabilir” dediğini… 

SANATÇI Pınar Aydınlar’ın denetimli serbestlikle Bakırköy Kadın Cezaevi’nden tahliye edilirken “Asla bağımsız koğuşta değil, 105 gündür tekli hücredeydim!” dediğini…

DEVLET Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün 1994’ten beri düzenlediği ‘Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali’nin 4-18 Eylül tarihlerinde Aspendos Antik Tiyatrosu’nda yapılacağını…

GÜNÜN SÖZÜ: 

“İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar.”

Uğur MUMCU

Hürriyet

Yorumlar