2012-08-04 00:00:00

BASINA VE KAMUOYUNA

“Hrant Dink'in katledilmesinin üzerinden beş yıl geçti.

Ancak aradan geçen onca yıl boyunca, bu cinayetin bütün boyutlarıyla aydınlatılması için gerekli irade oluşmadı. Varlığı herkes tarafından bilinen derin fail ortaya çıkarılmadı. İlk günden itibaren, adaletin tahakkukunu önlemeye yönelik kolektif bir bürokratik direnç sergilendi. Bu cinayetin aynızamanda kendisini de hedef aldığı siyasi irade ise bu direnci kırmak ve adil yargılamanın gerçekleşmesini sağlamak için gereken iradeyi ortaya koyamadı. Kısacası bu cinayeti gerçekleştiren örgüt, yapı ve işleyiş ortaya çıkarılıp cezalandırılamadı, hak yerini bulmadı.
…..
İslami hassasiyet sahibi tüm kişi ve kuruluşları kendi davalarına sahip çıkmaya, sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye ve heba edilen beş yılın ardından, kapsamlı ve sahici bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için her kesimden vicdan sahibi insanlarla beraber daha aktif bir şekilde çalışmaya davet ediyoruz.”
 
Demiştik www.adalettalebimizvar.com sitesindeki imzalarımızla.
 
 
02-02-2012’de 649 sayfa olarak hazırlanan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fırat (Hrant) DİNK’in öldürülmesi ile ilgili olarak; olay öncesi ve sonrasında yürütülen idari tasarruf ve işlemlerin hukuka uygunluğu ile doğruluk ve yeterliliğinin araştırılması ve incelenmesi ve bu kapsamda AİHM kararlarında da eleştirilen kamu görevlilerinin yargılanması ile ilgili iç hukuk düzenlemelerinin geliştirilmesi amacıyla oluşturulan T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet denetleme kurulu raporunda aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir.
 
“….idari güvence sistemi, merkezi devlet sistemini benimseyen
ülkelerde, idare hukukunun gelişimine paralel olarak yönetimi ve onun olan memuru koruma kaygısıyla ortaya çıkmıştır.
….Bu itibarla, Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili olarak oluşan esas fiil kapsamında,
– Kamu görevlilerinin ihmal ve hatalarının da adli yargı organlarınca öncelikle Türk Ceza Kanunun 37, 38, 39 ve 83. Maddeleri uyarınca soruşturulması,
– Kamu görevlilerinin cinayetten önce ve sonra ortaya çıkan görevi kötüye kullanma ve ihmal gibi görülen bazı fiillerinin esas niteliğinin, mutlaka ana suç kapsamında adli soruşturma ve bilhassa yargılama safhasında belirginleştirilmesi,
– Aynı şekilde, başlatılan idari soruşturma süreçlerine rağmen herhangi bir sınırlama olmaksızın görevi kötüye kullanma ve ihmal gibi görülen fiillere ilişkin delillerin Savcılıkça toplanması gerekirdi. Böyle yapılmaması nedeniyle, bir bakıma adli yargı yerinde görülmüş olan anadavada ilgili mahkemenin delillere ve gerçeğe ulaşma kapasitesi sınırlandırılmıştır.
 
….Sonuç olarak

– Hrant Dink'e yönelik bir tehlikenin varlığının Emniyet ve Jandarma personelince öğrenilmiş olduğu, Hrant Dink’in korunmasına yönelik istihbarat birimlerinin gerekli çalışmaları yapmadığı ve işbirliğine gitmediği, idari makamların Hrant Dink’e yönelik oluşan riskleri bilebilecek durumda olmalarına rağmen, her kademedeki sorumluların zincirleme eylemleri

sonucunda tehlikeyi önlemek için gereken tedbirlerin alınmadığı, tehlikenin gerçekleştiği ve Hrant Dink’in yaşamını yitirmiş olduğu,

– Dolayısıyla, gerek Anayasanın 17. maddesinde gerekse iç hukukumuzun bir parçası durumunda olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesinde ifadesini bulan yaşam hakkının korunması hususundaki pozitif yükümlüğün yerine getirilmediği ve böylece ağır bir kamu hizmet kusurunun oluşumuna sebebiyet verildiği,

…..Bu sebeple, Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili olarak oluşan esas fiil kapsamında AİHM kararında ifadesini bulan ve yaşama hakkının korunmasına dair Devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirmediği sonucunu doğuran kamu görevlilerinin ihmal ve kusurlu davranışlarının, adli yargı organlarınca soruşturulmasının uygun olacağı düşünülmektedir….”

Adalet talebimiz var imza grubu olarak yaptığımız toplantılar sonrasında idari makamların ziyareti de planlanmıştır. İlk olarak konuya yakın hassasiyeti nedeniyleyukarıda alıntılarını yaptığımız raporu hazırlatan Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile 6-8-2012 Pazartesi saat: 16.00’da İstanbul Cumhurbaşkanlığı Tarabya Köşkünde bir görüşme yapılacaktır.

Adalet talebimiz var Ça

BASINA VE KAMUOYUNA

“Hrant Dink'in katledilmesinin üzerinden beş yıl geçti.

Ancak aradan geçen onca yıl boyunca, bu cinayetin bütün boyutlarıyla aydınlatılması için gerekli irade oluşmadı. Varlığı herkes tarafından bilinen derin fail ortaya çıkarılmadı. İlk günden itibaren, adaletin tahakkukunu önlemeye yönelik kolektif bir bürokratik direnç sergilendi. Bu cinayetin aynızamanda kendisini de hedef aldığı siyasi irade ise bu direnci kırmak ve adil yargılamanın gerçekleşmesini sağlamak için gereken iradeyi ortaya koyamadı. Kısacası bu cinayeti gerçekleştiren örgüt, yapı ve işleyiş ortaya çıkarılıp cezalandırılamadı, hak yerini bulmadı.
…..
İslami hassasiyet sahibi tüm kişi ve kuruluşları kendi davalarına sahip çıkmaya, sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye ve heba edilen beş yılın ardından, kapsamlı ve sahici bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için her kesimden vicdan sahibi insanlarla beraber daha aktif bir şekilde çalışmaya davet ediyoruz.”
 
Demiştik www.adalettalebimizvar.com sitesindeki imzalarımızla.
 
 
02-02-2012’de 649 sayfa olarak hazırlanan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fırat (Hrant) DİNK’in öldürülmesi ile ilgili olarak; olay öncesi ve sonrasında yürütülen idari tasarruf ve işlemlerin hukuka uygunluğu ile doğruluk ve yeterliliğinin araştırılması ve incelenmesi ve bu kapsamda AİHM kararlarında da eleştirilen kamu görevlilerinin yargılanması ile ilgili iç hukuk düzenlemelerinin geliştirilmesi amacıyla oluşturulan T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet denetleme kurulu raporunda aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir.
 
“….idari güvence sistemi, merkezi devlet sistemini benimseyen
ülkelerde, idare hukukunun gelişimine paralel olarak yönetimi ve onun olan memuru koruma kaygısıyla ortaya çıkmıştır.
….Bu itibarla, Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili olarak oluşan esas fiil kapsamında,
– Kamu görevlilerinin ihmal ve hatalarının da adli yargı organlarınca öncelikle Türk Ceza Kanunun 37, 38, 39 ve 83. Maddeleri uyarınca soruşturulması,
– Kamu görevlilerinin cinayetten önce ve sonra ortaya çıkan görevi kötüye kullanma ve ihmal gibi görülen bazı fiillerinin esas niteliğinin, mutlaka ana suç kapsamında adli soruşturma ve bilhassa yargılama safhasında belirginleştirilmesi,
– Aynı şekilde, başlatılan idari soruşturma süreçlerine rağmen herhangi bir sınırlama olmaksızın görevi kötüye kullanma ve ihmal gibi görülen fiillere ilişkin delillerin Savcılıkça toplanması gerekirdi. Böyle yapılmaması nedeniyle, bir bakıma adli yargı yerinde görülmüş olan anadavada ilgili mahkemenin delillere ve gerçeğe ulaşma kapasitesi sınırlandırılmıştır.
 
….Sonuç olarak

– Hrant Dink'e yönelik bir tehlikenin varlığının Emniyet ve Jandarma personelince öğrenilmiş olduğu, Hrant Dink’in korunmasına yönelik istihbarat birimlerinin gerekli çalışmaları yapmadığı ve işbirliğine gitmediği, idari makamların Hrant Dink’e yönelik oluşan riskleri bilebilecek durumda olmalarına rağmen, her kademedeki sorumluların zincirleme eylemleri

sonucunda tehlikeyi önlemek için gereken tedbirlerin alınmadığı, tehlikenin gerçekleştiği ve Hrant Dink’in yaşamını yitirmiş olduğu,

– Dolayısıyla, gerek Anayasanın 17. maddesinde gerekse iç hukukumuzun bir parçası durumunda olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesinde ifadesini bulan yaşam hakkının korunması hususundaki pozitif yükümlüğün yerine getirilmediği ve böylece ağır bir kamu hizmet kusurunun oluşumuna sebebiyet verildiği,

…..Bu sebeple, Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili olarak oluşan esas fiil kapsamında AİHM kararında ifadesini bulan ve yaşama hakkının korunmasına dair Devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirmediği sonucunu doğuran kamu görevlilerinin ihmal ve kusurlu davranışlarının, adli yargı organlarınca soruşturulmasının uygun olacağı düşünülmektedir….”

Adalet talebimiz var imza grubu olarak yaptığımız toplantılar sonrasında idari makamların ziyareti de planlanmıştır. İlk olarak konuya yakın hassasiyeti nedeniyleyukarıda alıntılarını yaptığımız raporu hazırlatan Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile 6-8-2012 Pazartesi saat: 16.00’da İstanbul Cumhurbaşkanlığı Tarabya Köşkünde bir görüşme yapılacaktır.

Adalet talebimiz var Çağrıcıları

Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Cemal Uşşak, Cevat Özkaya, Rıdvan Kaya, Hidayet Şefkatli Tuksal, Ahmet Faruk Ünsal, Üstün Bol, Nevzat Çiçek, Mehmet Bekaroğlu,Abdurrahman Dilipak, Ufuk Çoşkun, Fatma Bostan Ünsal, Yılmaz Ensaroğlu, Taner Ayaz, Betul Ayaz, Emrullah Beytar, Cihan Aktaş, Gülcan Tezcan, Cahit Koytak, Adnan İnanç, Neslihan Akbulut, Hilal Kaplan, Fadime Özkan, Özlem Albayrak, Burhan Kavuncu, Bülent Şahin Erdeğer, Yasin Aktay, Ramazan Kayan, Hüseyin Hatemi, Kezban Hatemi, Nureddin Şirin.

Görüşmeye grup temsilcileri

Cemal Uşşak (Gazeteciler ve yazarlar vakfı Başkan yardımcısı)
Yıldız Ramazanoğlu (Araştırmacı, Yazar)
Hilal Kaplan (Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı)
Ömer Faruk Gergerlioğlu ( MAZLUMDER eski Genel Başkanı, Milat gazetesi köşe yazarı)
Katılacaktır. Görüşme sonrası basın açıklaması yapılacaktır.

Saygılarımızla

 
Adalet talebimiz var imza insiyatifi

ğrıcıları

Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Cemal Uşşak, Cevat Özkaya, Rıdvan Kaya, Hidayet Şefkatli Tuksal, Ahmet Faruk Ünsal, Üstün Bol, Nevzat Çiçek, Mehmet Bekaroğlu,Abdurrahman Dilipak, Ufuk Çoşkun, Fatma Bostan Ünsal, Yılmaz Ensaroğlu, Taner Ayaz, Betul Ayaz, Emrullah Beytar, Cihan Aktaş, Gülcan Tezcan, Cahit Koytak, Adnan İnanç, Neslihan Akbulut, Hilal Kaplan, Fadime Özkan, Özlem Albayrak, Burhan Kavuncu, Bülent Şahin Erdeğer, Yasin Aktay, Ramazan Kayan, Hüseyin Hatemi, Kezban Hatemi, Nureddin Şirin.

Görüşmeye grup temsilcileri

Cemal Uşşak (Gazeteciler ve yazarlar vakfı Başkan yardımcısı)
Yıldız Ramazanoğlu (Araştırmacı, Yazar)
Hilal Kaplan (Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı)
Ömer Faruk Gergerlioğlu ( MAZLUMDER eski Genel Başkanı, Milat gazetesi köşe yazarı)
Katılacaktır. Görüşme sonrası basın açıklaması yapılacaktır.

Saygılarımızla

 
Adalet talebimiz var imza insiyatifi

X

Yorumlar