2008-06-13 00:00:00

İLKER ÇINAR HAKKINDA Kİ İDDİALAR AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMALI

 

Son birkaç günden beri eski Papaz İlker Çınar hakkındaki iddialar gerçekten ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Bilindiği gibi İlker Çınar, 15 yıldan beri Türkiye’nin değişik bölgelerinde misyonerlik faaliyetlerinde bulunmuş son olarak ta Tarsus bölgesinde Papaz olarak görev yapmıştı. Daha sonra 2005 yılında tekrar Müslüman olduğunu iddia eden Çınar, bu tarihten itibaren ülkenin değişik bölgelerinde misyonerlik aleyhine konferanslar vermiş ve çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. Ne garip bir rastlantıdır ki, tam da Çınar’ın misyonerlik aleyhine çalışmalar yürütüp bu çerçevede televizyon programlarına çıktığı ve misyonerlerin Türkiye için ne kadar tehlikeli olduklarını iddia ettiği dönemde ardı ardına gelen siyasi cinayetler bütün toplumu derinden sarsmıştı. Hatırlanacağı gibi Trabzon’da işlenen Rahip Santoro cinayeti ve birkaç ay sonra gerçekleştirilen Malatya’da ki Zirve Yayınevi katliamı, Çınar’ın “Türkiye’de 40 bin kilise ev olduğunu, misyonerlerin ülkede cirit attığını, eğer önlem alınmazsa ülkenin elden gittiğini” iddia ettiği açıklamalarının arkasından yaşanmıştı.

 

Son günlerde basında yer alan iddialara göre; Çınar, Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde istihbarat elemanı (Ajan) olarak çalışmış. Yapılan araştırmalara göre; Emekli Sandığı Mersin Bölge Müdürlüğü'ne 16.08.1992 tarihinde 706661XX sicil numarası ile kayıt olan Çınar'ın, o dönemde papazlık yapmasına rağmen “uzman çavuş” göreviyle sigorta primleri düzenli olarak yatırılmış.     

 

Eski istihbaratçı Bülent Orakoğlu’na göre Çınar, “”Cunta (darbe) grubu içinde ülkede darbe şartları yaratmakla görevlendirilmiş olabilir”. EMASYA gurubu içerisinde de görevli olabileceği ileri sürülen Çınar’a, bu durumda görevi EMASYA komutanının vermiş olması kuvvetle muhtemeldir.

 

Genel Kurmay Başkanlığının söz konusu iddialar hakkında derhal bir açıklama yapması gerekmektedir. Şemdinli’de ki Kitapevi bombalanmasında yakalan (iyi çocuk) astsubaylar henüz kamuoyunun hafızasında canlılığını korurken, bu son konuda Genel Kurmay Başkanlığının kamuoyunu tatmin edici bir açıklama yapmaktan imtina etmeye hakkı yoktur. Ordu içinde varlığı iddia edilen gladyo türü yapılanmalar, Türkiye’de demokrasiyi ve hukukun üstünlüğü ilkesini tehdit eden en önemli unsurlardır.  

 

Bütün bu iddialar kamuoyunu son derece tedirgin etmektedir. Söz konusu iddiaların doğru çıkması halinde, son aylarda zaten büyük ölçüde güç kazanmış olan “Türkiye’de demokrasinin ve bir Hukuk Devletinin bulunmadığı” yönündeki tezler bir kat daha güçlenecektir

 

Biz MAZLUMDER olarak, iddialar karşısında ilgili mercileri gerekli açıklamaları yapmaya davet ediyoruz. Ülkeyi bir şiddet ve kaos ortamına sürüklemek amacıyla suç işleyenlerin hangi kurum içinde yer alırlarsa alsınlar ortaya çıkartılmalarını ve yargılanarak hak ettikleri cezanın verilmesini talep ediyoruz.

MAZLUMDER Genel Başkanı

                                                                                 Ömer Faruk GERGERLİOĞLU

Yorumlar