2009-05-06 00:00:00

Adalet bakanlığı vicdanlarda mahkûm olmuştur

MAZLUMDER''in, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığa, İsrail yöneticilerinin ''soykırım'' ve ''insanlığa karşı suç'' kapsamında cezalandırılmaları istemiyle yaptığı suç duyurusu Adalet Bakanlığının, İsrail yetkilileri hakkında soruşturma izni vermemesi üzerine, Başsavcılık, ''kovuşturma yapılmasına yer olmadığına'' karar vererek, dosyanın işlemden kaldırılmasını kararlaştırdı. MAZLUMDER Genel Başkanı Dr. Ömer Faruk GERGERLİOĞLU Adalet bakanlığının bu tutumuna ilişkin bir basın açıklaması yapmıştır.

 

İSRAİL’Lİ  YETKİLİLER  HAKKINDA   SORUŞTURMA  AÇILMASINA  İZİN VERMEYEN  ADALET  BAKANLIĞI  VİCDANLARDA  MAHKÛM  OLMUŞTUR

 İsrail ordusu, 27 Aralık 2008 tarihinde, Gazze şeridinde bulunan yerleşim yerlerini önce havadan, daha sonra denizden ve karadan yoğun bombardımana tabi tutmuş, ardından tank ve ağır silahlarla işgal girişiminde bulunmuştu. Bu saldırılarda sivil halka, Birleşmiş Milletler binaları ve görevlilerine, medya kuruluşları ve mensuplarına, insani yardım kuruluşlarına, hastanelere, okullara, camilere saldırılmış ve bu saldırılar neticesinde; 1350’den fazla kişi ölmüş, 5.500’den fazla kişi çeşitli şekillerde yaralanmış ve 100.000’den fazla Filistinli evsiz kalmıştır.Saldırıya maruz kalan bölgede faaliyet gösteren gözlemcilerin ve hastane yetkililerinin verdikleri bilgilerde, İsrail’in uluslar arası anlaşmalarla yasaklanan silahları kullandığı ve bu yönde birçok bulguya rastlandığı ifade edilmiştir. İsrail bu saldırılarda ilk defa bir takım silahlar ve uluslar arası anlaşmalarla yasaklanan “Fosfor bombaları” kullanmış, bunların izleri de maktul ve yaralıların bedenlerinde açıkça görülmüştür. Sadece bu durum bile İsrail’in işlediği insanlık suçunu ve soykırımı özetlemektedir.  İşgal devam  ederken  dünyanın  birçok  yerinde  olduğu gibi  Türkiye’nin  her  tarafında  büyük  kitlesel  basın  açıklamaları,  mitingler  düzenlenmiş  ve  Türkiye  halkı  Siyonist  vahşeti  şiddetle  lanetlemişti. Hükümetten  İsrail  hakkında  etkin  yaptırımlar  uygulanması  istenmişti.

 

MAZLUMDER  işgal  devam  ederken  halkın  duygularına  çeşitli etkinlikler  düzenleyerek  tercüman  olmakla  kalmamış,  Gazze’ye  bir  gözlemci heyeti de   göndermiştir. Gazze’de  ayrıntılı gözlemler, görüşmeler  ve   tespitler yapılarak  Gazze  raporu  hazırlanmış  ve  Gazze’de  insan  vücutlarından  alınan  parçaların  Yıldız  Teknik üniversitesi  Kimya  laboratuarlarında   inceletilmesi  sonucu  dünyada  ilk  olarak  Türkiye’de  yapılan  bir  araştırma  ile  İsrail’in  Gazze’de  savaş  suçu  oluşturan Fosfor  bombası  kullandığı  ispatlanmıştı.

 

BM'de  hazırladığı  bir  rapor  ile  Birleşmiş Milletler tesislerine ve içindeki kişilere saldırılamayacağının anlaşmalarla sabit olduğu   halde   İsrail'in Gazze harekatında bu kuralı ihlal ettiğini   belirtmiştir. Gazze harekatı sırasında İsrail, El Fakura adlı bir okuldan Hamas militanlarının ateş açtığını iddia ediyordu. Sözkonusu okulun yakınında kırk Filistinli hayatını kaybetmişti. Ancak BM kurulu, okuldan ateş açılmadığını belirterek İsrail'in bu iddiasını da   geri çevirdi. BM'nin raporunda İsrail, beyaz fosfor içeren mermiler kullandığı için de eleştirilmiştir. Gazze'de bir okulun yakınlarına atılan beyaz fosfor nedeniyle iki çocuğun öldüğünü söyleyen BM soruşturma kurulu, İsrail'in okulda saklanan Filistinlilerin hayatını hiçe sayan bir eylemde bulunduğunu belirtiyor. İsrail askerlerinin  Filistinli  sivillere  aşırı  ve  gereksizce  ateş açtığı  raporda net  bir  şekilde  belirtiliyor.

 

 Evrensel   yargılama  yetkisi  (Universal Jurisdiction) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile hukuk sistemimize girmiş olup,   aralarında İsrail ‘in de bulunduğu 15 farklı ülkede uygulama alanı bulmaktadır. Evrensel Yetki ile insan hakları ihlallerinin, ağır suçların failleri veya azmettiricisi konumunda olan devlet ve hükümet başkanları da  dâhil olmak üzere  pek çok ülkenin askeri ve sivil üst düzey yöneticilerinin yargılanması yolunu açılabilmektedir. TCK'nın 13  ve  14.  maddelerinde  belirtilen  ve  Cenevre sözleşmelerince de  öngörülen  ve  bağımsız   kuruluşlarca  ispatlanmış  suçlar  yüzünden  kamu davası açılmasını,    şüphelilerin Türkiye

 

 

Cumhuriyeti sınırlarına girmeleri halinde tutuklanmaları için yakalama emri çıkartılmasını talep etmiştik.

 

MAZLUMDER'in,   Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına,  İsrail yöneticilerinin ''soykırım'' ve ''insanlığa karşı suç'' kapsamında cezalandırılmaları istemiyle yaptığı suç duyurusu Adalet Bakanlığının, İsrail yetkilileri hakkında soruşturma izni vermemesi üzerine, Başsavcılık, ''kovuşturma yapılmasına yer olmadığına'' karar vererek, dosyanın işlemden kaldırılmasını kararlaştırmıştır.

 

Gazze’ye  yapılan  insanlık  dışı  vahşi saldırı  karşısında  adalet  arayan  ve  en  büyük  tepkiyi  topyekün  bir  toplum  olarak  veren  Türkiye  halkı  bu  karar  ile  büyük  bir  hayal  kırıklığına  uğramıştır. Seçtiği  ve  icraat  yapma  yetkisi verdiği  hükümet,   halkın  hislerinin  aksine  hareket  etmiştir. Halkın  değil  siyasi  çıkarların  temsilcisi  olduğunu  göstermiştir. Alınan  bu  çok  önemli  karardan  sadece eski    Adalet  Bakanı  Mehmet  Ali Şahin’in  sorumlu  olduğu  düşünülemez. Karar  hükümetin  kararıdır  ve  Başbakan  Recep  Tayip  Erdoğan’ın  Davos’ta sergilediği  ve bu  sırada  desteğimizi  ifade  ettiğimiz  tavrı  yalanlamaktadır. Zulmü örtbas  etmeye  çalışanlara  “one  minute”  diyen  diller,  zalimlerin  sorgulanmasına  izin  vermemiştir. Bu  tarihi  fırsat  bizzat  hükümet  tarafından engellenmiştir. Oysa  evrensel  yargı  ilkesinin  olduğu  Belçika’da  İsrail  eski  Başbakanı  Ariel  Sharon’un savaş  suçları  yargılanmış  ve Sharon  uzun süre  Belçika’ya  ayak  basamamıştı.Yine İspanya’da  halen  devam  eden  bir  soruşturmada  İspanya  ulusal  mahkemesi    2002  yılında  1 tonluk  bir  bombayı  sivillerin  üzerine  atarak  15  sivili  katleden  İsrail  eski savunma  bakanı  ve  askeri  yetkililerini  yargılamaktadır. İngiltere’de de İsrail ordu görevlileri hakkında açılan davalar ve tutuklama kararları nedeniyle, İsrailli komutanlar İngiltere’ye girmemektedirler. Belçika,  İspanya  ve  İngiltere'de   yapılabilen  Türkiye'de  yapılamamıştır. T.C.hükümeti   adaletin  yerine  gelmesi isteğini  ve herhangi  bir  konuda   hiç  rastlanmamış  olan    bu  büyük halk    konsensüsünü    gözardı  etmiştir.

 

Reel  politik,  zalimce  katledilen  kadın,  çocuk  ve  diğer  sivillerden  üstün  tutulmuştur. Tüm  dünyada  tartışılabilmiş  bir  Davos  resti   sadece   Davos’ta  kalmıştır. 21.  yüzyılın  bu  unutulmayacak  katliamının dünyayı  umursamaz  katilleri   ödüllendirilmiştir. T.C  hükümeti  ne  askeri  anlaşmaları  iptal  etmiş, ne diplomatik  ilişkilerini  kesmiş,  ne de  en  ufak  bir  yaptırımda  bulunmuştur. Tüm  dünyada  büyük yankı  oluşturan  bu  soruşturma  için     siyasi  bir  mekanizma  ile  izin  verilmemesi      hem  TCK’daki    evrensel  yargı ilkesine  gölge  düşürmüş  hem de  İsrail’li  Siyonist  katilleri  sevindirmiştir. BM    ve diğer tüm  insan  hakları  kuruluşlarının  raporları  görmezden  gelinmiştir.

 

Bu  kararı şiddetle  protesto  ediyoruz. Hiçbir  politik çıkar ve  kaygı  bu  denli  açıkça  ispatlanmış  ve  lanetlenmiş  bir  katliamı  gözden  kaçırtamaz. İsrail,  toplumun vicdanında mahkum  olmuştur  ama  kararını  zamana  yayarak  açıklayan ve  bu  yolla  tepkileri  önlemeye  çalışan   Adalet  bakanlığının şahsında,  hükümette  mahkum  olmuştur. Gazze  katliamını  ne  zamanın geçmesi  ne de  adı  adalet  olan  bakanlığın  verdiği   adaletsiz kararlar   unutturamaz. İsrail’li  yetkililerin  yargılanması  çabamızı sürdüreceğiz  ve konuyu  Uluslar arası  ceza mahkemesine  taşıyacağız. Zalimleri  ve  onlara  göz yumanların    peşini  hiçbir  zaman  bırakmayacağız  ve  icraatlarını  ifşa  edeceğiz.

 

 

                                                                         Dr. Ömer  Faruk  GERGERLİOĞLU

                                                                         MAZLUMDER  Genel  Başkanı

Yorumlar