2018-11-22 00:00:00

Nazi Almanyası’ndan bize doktorlar gelirdi, şimdi doktorlar Almanya’ya kaçmaya çalışıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu söylemek isterim: Günlerdir Komisyonda ve Genel Kurulda üzerinde konuşulan KHK’li doktorlardan birisiyim. KHK’li doktorlar adına konuşacağım; artı, KHK’li tüm meslek grupları adına konuşacağım çünkü onların dertlerini, sıkıntılarını çok iyi biliyorum. KHK’li olmasam da konuşurdum, aynı şeyleri söylerdim çünkü insan hakları savunucusuyum.

Şimdi, bu yasa teklifi üzerine, iki yıl dört aydır Sağlık Bakanlığı yetkilileri tam tersi bir uygulama yapıyordu, doktorların özel hastanelerde çalışması üzerine bir genelge yayınlamışlardı ve doktorlar çalışabiliyordu. Ne oldu da böyle bir yasaklama getirildi? Ben bunu bakan yardımcısına da bakana da sordum, cevap veremediler.

Şimdi, değerli arkadaşlar, sadece doktorlar değil, öğretmenler, hukukçular, akademisyenler ve diğer meslek grupları özelde çalıştırılmıyor, çok büyük bir hak ihlali var. Bakın, ben size örneklerini de getirdim. Abdülhalim Bitkin bir sağlık teknikeri arkadaşımız, mezuniyetten sonra iki yıldır güvenlik soruşturması sonucunu bekliyor ve çalışamıyor. Kendisine sordum: “Abdülhalim, çalışamıyorsun, ne yapıyorsun, nasıl geçiniyorsun?” “Hocam, hamallık yapıyorum.” dedi. Bakın, fotoğrafını da gönderdi. Sağlık emekçisine hamallık yaptırılan bir sistemde yaşıyoruz.

Yine geçtiğimiz gün odama bir KHK’li profesör geldi. Kendisiyle konuştuk, çok çarpıcı şeyler söyledi, lütfen dinleyiniz. Çalışma yaptığı üniversitede bir çalışmada Bank Asyadan ücret almış ve daha sonra KHK’yle ihraç edilmiş, kendisinin kontenjanından doçent eşi de ihraç edilmiş ve ardından -tıp dışı bir akademisyen- çeşitli fabrikalara giderek çalışmak istemiş ancak “Hocam, sen çok iyi bir akademisyensin, Amerikalarda eğitim görmüşsün ancak KHK’lisin, seni çalıştıramayız.” denmiş. Daha sonra parasız kalınca, malını mülkünü satmış iki yıl boyunca. “Onlar da bitince ne yaptın Hocam?” dedim, dedi ki: “Şu anda pazarda pazarcılık yapıyorum.” Profesörüne pazarda pazarcılık yaptıran, sağlık emekçisine hamallık yaptıran bir Türkiye oluşturdunuz. Allah’tan korkun.

Bakın, net, somut örnekler veriyorum. Cenk Yiğiter Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Akademisyeni. İşinden ihraç ettiniz. Yetmedi, bilimsel toplantılara katılamıyor, bilimsel dergilerde makalesi yayınlanamıyor ve bunun üzerine tekrar üniversite imtihanına girdi ve gazetecilik bölümünü kazandı. Ancak bu bölümde de öğrenci olarak başlayamadı. Rektör “Biz seni ihraç ettik. Burada üniversite öğrencisi olarak bile bulunamazsın.” dedi.

Yine bir başka vaka, iki gün önce -bakın, bunu duyun lütfen- Diyarbakır’da yaşandı.

Çalışma izni verilmeyen bir öğretmen iki yıldır işsizdi güçsüzdü, parası yoktu, GSS yaptıracak parası da yoktu, borçlar içinde yüzüyordu. Eşi hamileydi, GSS’si de olmadığı için dört aylık bebek anne karnında öldü. 21’inci yüzyılda Türkiye’de yaşandı bu. Bunlar Nazi Almanyası’nda yaşanmıyor, Türkiye’de yaşanıyor. Elli-altmış yıl önce Nazi Almanyası’ndan Türkiye’ye doktorlar gelirdi, şimdi Türkiye’den Almanya’ya doktorlar kaçmaya çalışıyor. Buna dikkat edelim.

En çok da bu zulümlere AK PARTİ’nin başörtülü vekilleri niye karşı çıkmıyor diye merak ediyorum. Çünkü, bakın, bir hanımın başındaki başörtüsünden dolayı eğitim alamaması, çalışma hayatının kısıtlanması kadar büyük bir zulüm yoktur. Ben bu zulme yıllarca karşı çıktım. Beş yıl boyunca her hafta Kocaeli’nde başörtüsü yasağına şiddetle karşı çıktım. Eski vekiliniz Fatma Benli de ara sıra gelirdi bizim gösterilerimize, hep birlikte “Zulme karşı direneceğiz.” diye slogan atardık. Peki, nerede şimdi başörtülü vekil arkadaşlarımız? KHK’li diye bir arkadaşımız üniversiteye öğrenci olarak bile başlayamıyorsa bu, zulüm değil midir? Bu zulmü nasıl onaylıyorsunuz? Bir KHK’li hekimin özel hastanede çalışmaması, bir KHK’li öğretmene çalışma izni verilmemesi, hukukçuların avukatlık ruhsatının verilmemesi zulüm değil mi arkadaşlar? Bunu asıl siz nasıl onaylıyorsunuz, bunu aklım almıyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın Sayın Gergerlioğlu

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bakın, bu zulmü sizin onaylamamanız gerekiyordu, vicdanınızın bunu size kabul ettirmemesi gerekiyordu ama nasıl oluyorsa Komisyonda kabul edildi, buraya geldik.

Değerli arkadaşlar, bakın, ben size önemli bir sözü hatırlatıyorum, tarihî bir çağrı yapıyorum. Rachel Corrie’yi çok iyi bilirsiniz, Yahudi bir Amerikalıdır. İsrail’de Filistinlilere karşı devletin, İsrail’in yaptığı zulme karşı mücadele etmiştir ve hayatını feda etmiştir. O bir Yahudi Amerikalı olarak diyordu ki: “Zulüm bizdense ben bizden değilim.” Siz niye baş örtülü eski mazlumlar olarak şu anda bu yeni zulümlere karşı çıkmıyorsunuz? Bu büyük bir vebal değil mi arkadaşlar?

Değerli arkadaşlar, bu, madde 5, gerçekten, vicdanların kabul edebileceği bir yasa teklifi değildir. Bunu tümden iptal etmek zorundayız. Biliyorsunuz, güvenlik soruşturmasıyla ilgili de problemler var. Bu, güvenlik soruşturmalarını da inceledik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen bağlayın sözlerinizi.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bu, güvenlik soruşturmaları tam bir skandal. Fişleme notları, hepsi var elimde, bakın, burada; mahkemelerden sızan fişleme notları bunlar. İşte kişinin abisi HDP il yönetiminde çalışıyormuş. Yok, annesi kreşte aşçı olarak çalışıyormuş. Bunlardan dolayı kişi hakkında hiçbir şey bulunamadığı hâlde güvenlik soruşturmaları olumsuz verildi. Mahkemelerin kararlarını da getirdim, burada 5 tane idare mahkemesi kararı var. Bunlar bu, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin kararlarını iptal etti ancak şimdi kalkmış, bu, güvenlik soruşturmalarıyla biz bu doktorları sabıkalı, vebalı doktor ilan ederek dört yüz elli gün beklemelerini istiyoruz, artı, üstüne, bu, daha yeni mezun arkadaşlarımızdan para ödemelerini istiyoruz. Bu hangi vicdana, insafa sığar? Bir kere, bu, güvenlik soruşturmaları skandalını ilk önce masaya yatırmamız lazım. Bu denli hukuk dışı fişlemelerle insanların hayatı hayatları boyunca karartılamaz.

Değerli arkadaşlar, baş örtülü arkadaşlara bir şey söyledim, önlerine bakıyorlar, telefonla konuşuyorlar. Çok üzülüyorum gerçekten. Bu zulümdür arkadaşlar, bu zulme karşı çıkalım.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

YouTube

Yorumlar