27 Ekim 2020

Plan Bütçe Komisyonu

TBMM

YouTube

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
    Şimdi, burada Bütçe Komisyonu görüşmelerine başladık ama maalesef iktidar yalanlarıyla başladık.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Al işte!
    Sayın Başkanım, Sayın Başkanım…
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Bize tatlı, pembe hayaller anlatıyorlar.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkanım, az önce Sayın Paylan’ın ifadelerine…
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Biz burada gerçekleri söyleyeceğiz size şimdi.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Paylan’ın ifadelerine…
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Biz size gerçekleri söyleyeceğiz, lütfen sözümü kesmeyin.
    Bakın, tatlı, pembe yalanlardan sonra gerçekleri söyleyeceğiz, tamam mı?
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Yalan söyleyen kendisi.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Alman ekonomist Steve Hakke’nin çok önemli bir açıklaması var.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Yakışıyor mu size “Yalan söylüyorsun.” demek.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Alman ekonomist Steve Hanke diyor ki…
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Yakışıyor mu size, yakışıyor mu size!
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Bir saniye arkadaşlar…
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Ayıp değil mi, ayıp değil mi!
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Diyor ki: “Enflasyonun artışı, faizlerin artışı…”
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Ne demek “Yalan söylüyor.” ya! Ne demek “Yalan söylüyor.”
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Bir saniye, bir saniye arkadaşlar, bir saniye. Sayın Gergerlioğlu bir saniye, sakin olun, sakin olun.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Olur mu öyle şey ya! Ne demek “Yalan söylüyor.” Hayatımda yalan konuşmadım, hayatımda yalan konuşmadım.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Hayatınız yalan.
    NİLGÜN ÖK (Denizli) – Sen, bizi kendin gibi zannetme. Komisyona geleli on beş dakika oldu ama herkese “yalancı” diye hitap ediyor.
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Arkadaşlar, lütfen oturunuz.
    Şimdi, arkadaşlar… Sayın Gergerlioğlu düşünceniz varsa ifade edebilirsiniz ama bir kişiyi, bir kurumu itham edemezsiniz. Yani böyle bir yaklaşım doğru değil ama bir tespitiniz varsa siz şunu söyleyebilirsiniz: Sayın Aydemir, siz şu rakamı kullandınız ama bu rakam doğru değildir diyebilirsiniz ama topyekûn efendim “Söylediklerinizin hepsi yalandır.” gibi ifadeler doğru ifadeler değil değerli arkadaşım ya! Burada, rakam üzerinden söylediği bir ifade varsa ve o ifade…
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Dinlemiyor ki…
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Bir saniye Sayın Gergerlioğlu.
    …doğru değilse dersiniz ki : “Ya siz asgari ücretle ilgili şu ifadeyi kullandınız ama bu böyle değil, şöyle.” diyebilirsiniz. Bizim buna bir itirazımız olmaz ama doğrudan aynı ithamı size yapsalar sizde tepki gösterirsiniz Sayın Gergerlioğlu. Onun için lütfen konuşmamıza dikkat edelim, ben süreyi baştan başlatıyorum size.
    Buyurun.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim.
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Bir saniye efendim, buyurun.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim.
    Gerçekleri söylüyoruz tahammül edilemiyor.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Yine aynı şey. Ben az önce size ne dedim, ne biçim konuşuyorsun!
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Arkadaşlar, lütfen.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Alman ekonomist Steve Hanke’nin önemli bir tespiti var.
    Ya ne kadar sabırsız, tahammülsüz bir insansın. Tabii ki sizin yalanlarınızı burada ortada çıkaracağız.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Doğru dürüst konuş, doğru dürüst konuş.
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Arkadaşlar, lütfen.
    Sayın Aydemir.
    Arkadaşlar, lütfen oturunuz lütfen.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Mikrofonumu niye kesiyorsunuz Sayın Başkan?
    NİLGÜN ÖK (Denizli) – Hangisi yalan bir örnek versin, hangisi yalan örnek ver örnek. Böyle bir şey yok örnek versin.
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkanım, tekrar gerçekleri söylüyorum diyor olur mu öyle şey.
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Arkadaşlar, lütfen, lütfen.
    Sakin olun Sayın Gergerlioğlu lütfen.
    Kardeşim gerçeğin neyse onu söyle ya. Sayın Gergerlioğlu, gerçeğin neyse söyle ama birilerini yalan söylüyorsun diye itham edemezsin, itham edemezsin.
    NİLGÜN ÖK (Denizli) – Hangisi yalan bir örnek ver, hangisi yalan bir örnek ver. Başkanım böyle bir şey yok ya.
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Evet, sürenizi tekrar başlatıyorum Sayın Gergerlioğlu, buyurun lütfen.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, bu kadar tahammülsüzlükten sonra bırakın konuşalım. Şimdi, bakın, dünya çapında önemli bir ekonomist var, Alman Ekonomist Steve Hanke. Tüm ekonomistlerin saygı duyduğu bir insan. Onun çok önemli tespitleri var: Türkiye’nin sefalet endeksinde çok kötü bir yerde olduğunu söylüyor ve her geçen yıl kötüleştiğini söylüyor. Enflasyonun arttığını, faizlerin arttığını, işsizliğin arttığını ve sefalet endeksinin bu nedenle kötüleştiğini, gayri safi milli hasılanın da düştüğünü söylüyor. Bu nedenle ortamın, ekonominin kötüye gittiğini, sefalet endeksinin arttığını söylüyor. Bunlar apaçık, net gerçekler. Bakın, pandemi başladı ve diğer ülkelere göre bizde para yok, gereken yardım paketleri halka tahsis edilmiyor. İhtiyat akçesi 21 milyar çekildi, hazineye alında ve kefen parası da boşa çıkarılmış oldu. Yine örtülü ödeneğe ayrılan 5,5 milyar liranın ne olduğunu da çok iyi biliyoruz.
    10 milyon işsizin olduğu bir ülkede, gençlerin eğitim ve istihdamdan uzak olduğu bir ülkede bu gerçekleri söylemek suç mu? Apaçık gerçekleri söylüyoruz işte. Bu pembe, tatlı hayallerle uğraşmayın diye boşuna mı söylüyoruz? Gençlerin yüzde 70’inin işsiz olduğu bir Türkiye’den bahsediyoruz. Sayıştay raporlarını herkes gördü; devletin kurumlarının paçalarından çok açık bir şekilde pislik akıyor. İşi iyi bilen ekonomistler bunun görünenin binde 1’i olduğunu, çok daha vahim yolsuzlukların olduğunu net bir şekilde söylüyorlar. Bu denli ağır usulsüzlerin olduğu bir ortamı konuşuyoruz.
    Değerli arkadaşlar, bakın şehir hastanelerinin, şirketlere ödenen sekiz aylık parayla yapılan hesaplamalara göre ne kadar hastane yapılıyor biliyor musunuz? 500 yataklı 17 tane devlet hastanesini devlet kendisi yapabiliyor. İşte bu kadar vahim, felaket bir tabloyu daha nasıl savunabiliyorlar anlamıyorum.
    Yine, Türkiye bir hukuk devleti olmaktan öylesine çıkmış ki geçen sene Sayın Fuat Oktay’a ben burada bir soru sormuştum, kendisi de bana bir cevap vermişti. Aradan bir yıl geçti ve o cevabı sorguluyorum, kendisi bakalım bana ne diyecek? Ben, geçen sene kendisine kaçırılan insanlardan bahsetmiştim, Türkiye’de bir hukuk devleti olmadığını, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak bunu cevaplaması gerektiğini söylemiştim. OHAL döneminde -dört yıl boyunca en az tespit edilen- 29 kişinin kaçırıldığı, aylarca bir yerlerde tutulduğu apaçık ortada ve kendisi geçen sene bize cevaben şu ilginç cümleyi söylemişti: “Türk devletlerinin tarihinde insan kaçırma gibi bir suç olmamıştır, olmayacaktır.” Sayın Oktay, siz bu cümleyi söyledikten sonra o kaçırılan insanlardan bir kısmı ortaya çıktı biliyor musunuz? O insanlardan ikisi ortaya çıktı ve mahkemede ne anlattı biliyor musunuz? Birisi altı ay, birisi dokuz ay boyunca resmî görevliler tarafından korkunç işkencelere uğratıldığını söyledi. Birinin adı Yasin Ugan’dı, öbürü Gökhan Türkmen’di. Bütün bunlardan sonra biz bir hukuk devleti olalım diye beklerken daha geçtiğimiz ay Van’da ne oldu? Tüm köylülerin gözü önünde helikoptere bindirilen, âdeta kaçırılan 2 Kürt köylüsü üç gün sonra yoğun bakımda kemikleri kırılmış, beyin kanaması geçirmiş, iç kanaması geçirmiş bir şekilde bulundu.
    İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Bunların hepsi yalan, hiçbiri doğru değil, yalan söylüyorsun!
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Bütün bunlardan sonra yirmi gün önce ne oldu biliyor musunuz? İstanbul Havalimanında Bahtiyar Fırat diye Yüksekovalı bir genç tüm insanların gözü önünde kaçırıldı. Onu daha önce polis sorgusuyla geciktirmişlerdi ve uçağını kaçırmıştı. Daha sonra eşine telefon açtığında demişti ki: “Beni 4 resmî araba takip ediyor, kaçırılabilirim, eğer kaçırılırsam savcılığa koş.” Daha sonra, yirmi gündür kimse ondan haber alamıyor.
    İşte böyle bir şeyi siz geçen sene savunmuştunuz, aradan bir yıl geçti, böylesi bir felaket tablosu devam ediyor. Ben boşuna mı “tatlı yalanlar” diyorum, “boş hayaller” diyorum.
    İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – İşte yalan söylüyorsun!
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Apaçık gerçekleri söylüyorum size. Bunların neresini reddedebileceksiniz? İnsan kaçırılıyor bu ülkede, işkence ediliyor insanlara, cezaevlerinde, emniyetlerde, gözaltı merkezlerinde işkence ediliyor. (AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sen kimin gözüne girmeye çalışıyorsun!
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Bunları barolar raporluyor, kimse bunları araştırma ihtiyacı hissetmiyor.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Evet, bir saniye arkadaşlar.
    İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – İftira atıyorsun, yalan söylüyorsun.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) -Ne iftira atması! Hepsini bilgi ve belgelerle söylüyorum!
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Arkadaşlar…
    UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sen kendini bu şekilde ifade ediyorsun, böyle ifade ediyorsun. Sabahtan beri burada duruyoruz, sen gelene kadar…
    BAŞKAN LÜTFİ ELVAN – Evet, arkadaşlar, lütfen.
    Sayın Gergerlioğlu süreniz doldu ama ek süre vereceğim, lütfen tamamlayınız efendim.
    Buyurun.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Biz, bilgi ve belgelerle konuşuyoruz. Bize bir yıl önce “Böyle bir şey olmamıştır.” diyenlerin önüne apaçık bilgileri sunuyoruz, belgeleri sunuyoruz, helikopterle götürüldükten sonra beyin kanaması geçirmiş, tüm kemikleri kırılmış insanları sunuyoruz. Kaçırılma girişimleri olup da son anda kendini kurtaran insanları söylüyoruz, kaçırılan insanları söylüyoruz, bir hukuk devletinde olmadığımızı söylüyoruz, bir hukuk devleti olmadığımız için ekonominin de dibe vurduğunu söylüyoruz, bütün bunların boşa olmadığını söylüyoruz.
    Geçen sene biz burada bütçe yaptık, sanki Meclisle dalga geçer gibi o bütçeyi hiçe sayıp kendi kafalarına göre yeni bütçeler oluşturup, bütün kasaları talan ettiler, başka bir şey değil.

Yorumlar