2015-07-17 00:00:00

TÜM KAPRİSLERE VE ÇÖZÜMSÜZLÜKLERE “HAYIR” DİYORUZ

Çözüm süreci bu toprakların yüzyıllık sorunu olduğu için yıllar sonra kazanılmış önemli bir fırsattır. Sürecin başlamasıyla tüm ötekileştirilmişler ve onları anlayabilenler ümitlenmişken, şu anda çözümle ilgili oluşan karamsar hava tedirginlik oluşturmaktadır.

Yıllardır çıkmaz sokağa itilen ve kör dövüşüne sahne olan Kürt sorununun çatışma dışında bir düzlemde çözüm isteğine insan haklarından yana olan herkes yüreğini açmıştı. Ancak şimdi bu opsiyonun barış yanlılarını kahreden bir çözümsüzlüğe ve belirsizliğe itildiğini gözlemliyoruz.

Süreç bu toprakların ve halklarının sürecidir ve hiç kimsenin kaprisine kurban edilmemelidir. Çatışmaların başlaması en kötü bir barışın bile savaştan iyi olduğunu hepimize hatırlatacaktır.

Sadece çatışmaların durması ve silah bırakılmasının sağlanmasıyla barış gerçekleşmeyecektir. Barış, her vatandaşın devlet tarafından eşit görüldüğü ve haklarının “ihsan” mantığıyla değil hak ettiği için verildiği bir anlayışla olur.

7 Haziran seçiminde alınan sonuç, siyasi çekişmelerden ve kaygılardan uzak bir anlayışla okunmalıdır. Uzun vadeli süreçteki halkın güncel tercihleri taraflar açısından karşı tarafa bir koz veya hayal kırıklığı şeklinde değerlendirilmemelidir. Toplumun tercihi ne olursa olsun barışa özlem konusundaki konsensüs devam etmektedir.

Suriye’de devam eden savaş, sürecin yeni bir mantıkla ele alınmasını zorunlu hale getirmektedir. Kürt sorunu sadece Türkiye topraklarının değil Ortadoğu’nun önemli bir sorunudur. Bu yüzden eşit vatandaşlık konusunda tarafların mutabık kalacağı ve yılların mağdurlarının gerçek bir güvene kavuşacağı bir duruş oluşturulmalıdır. Realite, hakların sağlanmasının ve güvence altına alınmasıyla silah bırakılabileceğini gösterdiğinden sorunu çözümsüzlüğe sürüklemenin iyileştirici bir yönü yoktur. Göstermelik adımların silah bırakmayı sağlamadığı ortadadır. Karşılıklı kalıcı güven oluşturan adımların atılması öncelenmelidir.  Toplumun barışa olan hasretini devlet ve PKK istismar etmemelidir. Çatışmasızlığın sağladığı ortamı, T.C. Devleti ve PKK tarafından rakibine üstünlük sağlama fırsatı olarak değerlendirilmesini kabul etmiyoruz.

Seçim üzeri iyice askıya alınan çözüm süreci, sonrasında da hareketsiz bir haldedir. Çözümü oluşturması gereken devlet aygıtının hoyrat bir dille konuyu sürüncemede bırakması sonrası bir üzücü haber de KCK’nın ateşkesi bitirdiğine dair açıklamasıdır. Sorunu çözmesi gereken ana sorumlu olan devlet, toplumun barışa olan isteğini, sabrını, tahammülünü daha da zorlayacak dilden ve girişimlerden vazgeçmelidir. PKK ise yıllar sonra bu topraklarda konuşulabilen barış ihtimalini ateşle yok etmemelidir. Bu açıklamanın ve arkasından oluşabilecek olayların çözüme ve barışa zarar vermekten başka bir şeye yaramayacağını düşünüyoruz.

Çatışma çözümlerinin uluslararası tüm bilimsel usullerine riayet edilmeli ve süreç kişilerin inhisarında kalmamalıdır. Öcalan’a uygulanan görüş yasağı kaldırılmalı, çözüm için daha sağlıklı bir  diyalog ortamı oluşturulmalıdır. Dolmabahçe mutabakatı hayata geçirilmeli, izleme kurulu oluşturularak çözüm, müzakere aşamasına getirilmelidir.  Toplumsal bir sorun toplumun tüm kesimlerinin katkısıyla çözüm bulacağı için  tüm aktörlere hareket kabiliyeti verilmelidir.

Ömer Faruk Gergerlioğlu
Kocaeli Barış Platformu  Sözcüsü

İsmail Lüleci
Medine Küçük
Zekeriya Soydaş
Mustafa Timuçin Özoğuz

Yorumlar