2019-01-28 00:00:00

TBMM – Halime Gülsu Mersin Cezaevinde Kendi Cinayetini Ölümünden 4 Gün Önce BİMER e Yazdı!

17 Ocak 2019

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün size çok önemli bir mektup okuyacağım, beni dikkatle dinlemenizi istirham ediyorum. Ölümünden dört gün önce cinayetini yazan bir hasta tutuklunun mektubunu okuyacağım. Ölümünden dört gün önce hakkındaki ihlalleri BİMER’e bildirmesine rağmen cevap alamayan ve yakınlarının da dokuz ay geçmesine rağmen bir cevap alamadığı bir hasta tutukluyu anlatacağım, skandal bir vaka.

Halime Gülsu, Tarsus Cezaevinde kalıyordu. Halime Gülsu 34 yaşında bir İngilizce öğretmeniydi; hasta bir kişiydi, bekâr bir hanımdı, kronik sistemik lupus eritematozus isimli çok ciddi bir hastalığa sahipti. On beş yıldır hastalığı devam ediyordu ve ciddi bir tedavi altında ancak normalleştirilebilmişti. Bu kişi gözaltına alında ve başına gelmeyen kalmadı değerli arkadaşlar. Bakın, mektubu burada. Dokuz ay sonra ortaya çıkan bir mektup bu. Bu nasıl bir devlet? Bir hasta tutuklu ölüyor ve dosyalar sümen altı ediliyor, sonunda dokuz ay sonra mektubu ortaya çıkıyor ve cinayetini anlatıyor. Bakın, ne diyor dört gün öncesinde Halime Gülsu: “Görevli polisler tarafından ailemi aradıkları yönünde verilen bir kâğıdı imzaladım ancak tutuklanarak cezaevine gönderildikten sonra ağabeyimle görüşüm esnasında o dönem aranmadığını, hatta ilaçlarla ilgili bir bilgisinin olmadığını söyledi. Gözaltındayken bir hafta sonra günlük olan ilacı yazılı bir kâğıtla gönderemediğim için görevli polisler yüzünden tarafıma ulaştırılamadı. Evde bulunduğu hâlde ilacımın iki haftalık 2 dozunu gözaltındayken alamadım.” Yani polisler bir hafta müddetçe bu hasta kişinin nerede olduğunu ailesine bile haber vermiyorlar ve ilaç kendisine ulaşamıyor. Bitmedi, hâkim ve savcılara ağır bir hasta olduğunu, cezaevi koşullarında yaşamasının çok zor olduğunu söylemesine rağmen tutuklanıyor. Bu kişi bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanıyor. Ben de bir hekimim, biliyorum, böyle bir hasta cezaevinde viral enfeksiyonlar karşısında çok zayıf bir duruma düşebilir, zaten girdiği cezaevi de çok kötü bir cezaevi, Tarsus Cezaevi. 12 kişilik koğuşta 21’i kadın 3 çocuk, 24 kişi kalıyorlardı; yerde yatan insanlar vardı. Böyle bir cezaevine hasta bir kişiyi sokuyorsunuz. Devam ediyorum: “Cezaevi kuralları gereği revire çıkmak için defalarca, sayısını dahi hatırlayamadığım ve üzerinde ‘acil’ ibaresi düştüğüm dilekçelerime cevap dahi verilmedi ve revire de götürülmedim. Gözaltına alınmamdan tutukluluğum süreci dâhil bir ay kadar sonrasında ancak dâhiliye servisine…” Bir ay doktora götürülmüyor ve dâhiliye yerine romatoloji bölümüne götürülmesi gerekiyor, oraya da gidemiyor. Gereken tahliller yapılmıyor. Bu arada, TEM şube müdürlüğünde hastalık raporu kayboluyor. Skandallar bitmedi daha, dahiliye doktoru yaptığı tetkikler üzerine yanlış bir teşhis koyuyor ve “Bir şeyi yokmuş.” diyor. Cezaevi görevlileri artık hasta değil muamelesi yapıyor, “Bir şeyin yokmuş.” diyorlar. Bu kişi iki ay boyunca ilacını kullanamıyor. İlacını kullanamazsa bu hastalık nükseder arkadaşlar. “Bu arada hastalığım tekrar nüksetti, halsizlik, yorgunluk ve eklem ağrılarım tekrar başladı, ayrıca mide bulantılarım da başladı. Revire tekrar dilekçe yazdım ve revir görevlilerince dâhiliye servisine tekrardan sevkim yapıldı.” Ancak yine ilgili bölüme gidemiyor, romatolojiye yine gidemiyor, elli sekiz gün oluyor ve romatoloji bölümüne gidemiyor. Günler geçiyor, ölümüne bakın yedi-sekiz gün var. “112 Acil servisten ambulans geldi, ambulans görevlileri hastalığımı anlattığım hâlde tansiyonumu ve nabzımı ölçerek, ‘İnşallah bir şey olmaz.’ diyerek beni koğuşuma geri gönderdiler.” Aslında bu sırada genel yoğun bakıma kaldırılması gereken bir hastadır bu. “Cezaevindeki görevli infaz koruma memurları, yalan söylediğimi düşünmekteydiler ve beni azarlamaktaydılar.” diyor. “Hastalığım son derece ciddi ve ölümcül bir hastalık olup gözaltına alındığım günden itibaren tutuklu bulunduğum ve dilekçeyi yazdığım bugüne kadar dilekçe içerisinde bahsettiğim olayda görevini ihmal eden, savsaklayan sıralı tüm görevliler için Mersin Emniyet Müdürlüğü…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen Sayın Gergerlioğlu.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – …TEM şube müdürlüğü, Tarsus Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Tarsus Devlet Hastanesinde gerekli işlemlerin başlatılmasını talep ediyorum.” diyor ve abisi ölümünden iki üç gün önce onu ziyaret ettiğinde infaz koruma memurlarının dalga geçtiği bu insan, abisine diyor ki: “Ağabey, ben çok kötüyüm, çok kötüyüm ağabey.” Ve 28 Nisanda vefat ediyor Halime Gülsu, cezaevinden tabutla çıkıyor.

Bu, devriiktidarınızın büyük bir utancıdır çünkü dokuz aydır ben bu konuyu takip ediyorum, konu hakkında dokuz ay önce makale de yazdım, bu makalede bu ölümün nasıl olduğunu da tahmin ettim ve bir doktor olarak tahminim de doğru çıktı. Adli Tıp Kurumu raporu da var burada, diyor ki: “Akciğerlerde ödem ve konjesyon sonucu ölmüştür.” 4 profesör, 1 doçent ve 1 uzmanın raporu, bakın ne diyor: “Kişinin ölümünün sistemik lupus eritematozus hastalığı ve gelişen komplikasyonları sonucunda meydana gelmiş olduğunun kabulü gerekir.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi bağlayın Sayın Gergerlioğlu.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bu ne demektir? Bu hasta içeride ilaçlarını kullanamamıştır ve sonucunda önlenemeyen bir şekilde vefat etmiştir.

Ben Ceza Tevfik İşleri Müdürüne de gittim iki ay önce, daha bu raporlar çıkmadan önce bu konuyu takip ediyordum bir insan hakları savunucusu olarak ve ona bu cinayeti sorduğumda bana dedi ki: “Hastaneye gereken miktarda gitmiş, niye bizim başımızı ağrıtıyorsun? Gerekenler yapılmış.” Adalet Bakanına da sordum, aynı cevapları aldım. Soru önergesi de verdim.

Bu bir utanç vakasıdır arkadaşlar, ben bu vakanın peşine sonuna kadar da düşeceğim. Dokuz aydır düştüm ve sonunda bu evrakları ele geçirdim ama adalet yerini bulana kadar da bütün bu yetkililerin, sorumluların peşine de düşeceğim değerli arkadaşlar.

Bakın, bu cezaevinde, Tarsus Cezaevinde şu anda 80 yaşında Sise Nine de var. Son derece hasta bir insanı devriiktidarınızda hapiste tutuyorsunuz. Adli Tıp Kurumunun aslında onu tahliye etmesi gerekiyor ancak öylesine bir adaletsizliğe boğdunuz ki ülkeyi… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – …hasta, yaşlı, hamile, bebek demeden cezaevlerine insanları dolduruyorsunuz ve sonunda böyle cinayetler oluyor. Bunun hesabı verilemez arkadaşlar. Azıcık vicdanı olan bunun hesabını veremez. (HDP sıralarından alkışlar)

Yorumlar