2010-05-20 00:00:00

Anayasa  maddelerinin  kabulü  ile birlikte  artan  PKK  baskınları…Karakol  baskınlarında   Türk silahlı  kuvvetlerinin  yaşadığı  büyük  acziyet  …12  saat  süren  bir  çatışmaya  sağlık ekiplerinden  sonra  varma hali…Artık farklı  tüm  köşe  yazarlarını  isyan  ettiren  yardım  beklerken  çaresizlik içinde  ölen  gencecik  askerler  ve  artan  toplumsal  tansiyon…

 

Anayasa  maddelerinin  oylanması  sırasında  Türkiye’nin  vahim  gerçekleri  ortaya  çıkıyor. CHP,  MHP  ve  BDP  ittifak  yapıyor. Birbirleri  ile  çok  ayrı fikirleri taşıdığı  düşünülen  bu  partiler  anayasa  maddelerinin  oylanmasında  sıkı  bir  ittifak  sergiliyorlar.  Bu  ittifakın,    tüm  Türkiye halkı  için ayrımsız  demokratikleşme  öneren  maddeler  karşısında  yapılması  kafalardaki  soru  işaretlerini  arttırıyor. Aslında  kafaları  netleştiriyor  desek  daha  doğru  olur. Zira  Türkiye’de  sorunların  devamından  nemalanacak  olanlar   ortaya  çıkıyor. Farklı  kesimlerden  sorunların  çözümsüzlüğünü  isteyenler bir ortak  noktada  buluşuyor. PKK  ise    siyaseti  iyi  takip  ediyor. Tam  bir  konu  çözülmek  üzere  iken,  tam  bir  ihtilaflı  konuda  taraflar  birbirine  yaklaşmışken ,  tam  insani  duygular  kin, nefret  ve  milliyetçiliğe galebe  çalmışken  devreye  giriyor  ve eylem  koyuyor. PKK’nın  yekpare  bir  anlayış  içinde olmadığı  da  anlaşılıyor. Bilhassa  Duran  Kalkan  yönetimindeki  Tunceli  bölgesinde  mevzilenmiş  olan  Alevi  ağırlıklı  birliklerinin  genel  merkezlerinden  bağımsız  hareket  ettiği  anlaşılıyor. Yargıdaki,  siyasetteki  aşırı   mezhepleşme  kadrolaşmanın   PKK’da  da   yaşandığı  anlaşılıyor.  Bu  mezhepçi  anlayış  “her  türlü  demokratikleşme    Sünni  dincileşmeye  hizmet  eder , o  halde  her  türlü  normalleşmenin  karşısında  olmalı,  tek yol  savaş,  tek yol  devrim,  tek  yol  mücadeledir”  anlayışındadır. Bu  anlayış   Sosyalist  sol ağırlıklıdır  ve  mezhep  aracılığı  ile  ideolojilerinin  hedeflerine  hizmet  etme  arzusundadır. 50- 60  yıl  önceki  soğuk  savaş  döneminin  jargonları  ile  düşünen  ve  konuşan  bu  anlayışın  başarılı olma  şansı  yoktur.  Zira  en  başta Alevi  toplumu bu  anlayışı  sollayıp geçmiştir. Bir    cemaati  köşeye  sıkılmışlık  içinde  tutmaya  çalışan  ve  azınlık  psikolojisi  üzerinden  bir   uzlaşmazlık  ve  saldırı  kültürü  çıkarmaya çalışan  bu  zihniyet  başarısız  olacaktır. Çünkü  oynanan  bu  oyunun   2010  versiyonu  artık  çok  acemicedir. Mezhepçilik  üzerinden  taşeron  örgütsel  faaliyet    derin  devletin sırıtan  yüzünü ortaya çıkarıyor. Aslında demokratikleşme,  toplumun her  kesiminin  rahatlamasına  vesile  olur.Her  farklı kesim  düşünce  ve  inançlarını  daha mutlu  bir  şekilde  yaşar. Artık  çoklarınca  anlaşılan bu  gerçeğin,  at  gözlüğü  takanlar  tarafından  anlaşılmaması  ise  normaldir.

 

 Tarihi  anayasa  oylamalarında  parti  kapatma ile ilgili  madde  düştü.  AK  Parti’nin  bazı  milletvekilleri  ve  bilhassa  bu  konuda  büyük  mağduriyet yaşamış  BDP’liler  sayesinde  oldu  bu. Parti  kapatmaların  devlete  ve  millete  zarar vermekten  başka    hiç  bir  şeye  zarar  vermediğini  hep  söylüyoruz. Ak  Parti’nin  kapatılan  Fazilet  parti  geleneğinden,  BDP’nin de  kapatılan  DTP  ve  bir  dizi  parti  geleneğinden  geldiğini  bilmeyen  yoktur. Bir  kısım  Ak  Parti’linin  ve  tüm  BDP’lilerin “bizi  kapatabilirsiniz” demesi  çok  ilginçtir. Ergenekon soruşturmasında  sık  geçen  Ergenekon  zanlılarının  “Ak  Parti içindeki  adamlarımızı  harekete geçmek  için  fırsat  kolluyoruz”  şeklindeki  sözleri  şimdi  daha  iyi  anlaşılıyor. Milliyetçi  muhafazakar camiadan  demokratikleşme  diye  bir  derdi  olmayan  ve  olmayacak  olan  milletvekili  transfer  etmenin  maliyeti  işte  şimdi  ortaya çıkıyor. BDP  ise  tam  da  bir  demokrasi  imtihanı  anında             “büyüklerinin”  sözünü  dinliyor  ve  modası  geçmiş  Sosyalist  sol’un   çıkmaz  sokağına  dalıyor,  saplanıyor.

 

Son  gelişmelerin  Türkü  ve   Kürdü  ile, Sünnisi  ve  Alevisi  ile  hakkaniyete  uygun  bir  yaşam  dileyen  toplum  kesimlerinin  gözünü  açacağı  ortadadır. Başörtüsü  konusunda  anayasa  değişikliği  teklifi getirmiş  bir  MHP’nin  samimiyetsizliği  anayasa  oylamalarındaki  radikal  tavrı  ile ortaya  çıkmıştır. BDP  ise  nasıl  bir  çözümsüzlüğe oynadığını  30  yıllık  savaştan  çok acı  çekmiş  taraftarlarına  göstermeye çalışmaktadır. Türkiye  çok  önemli  bir  ülke. Bu ağır  doğum sancılarının daha  özgür  ve gerginliklerden kurtulmuş  bir  Türkiye  ortaya  çıkaracağı  inancım,  aksi  yöndeki  tüm  işaretlere  rağmen her  geçen  gün  artıyor. Çünkü  doğru  ve  adaletli  olan  kısa  vadede  kaybetse de  uzun  vadede  hep  kazanır.

Yorumlar