2012-03-30 00:00:00

 

Ezgi Başaran 27 Mart 2012 tarihli Radikal gazetesinde yayınlanan dünkü makalesinde Müslümanlar arasında hak talebi konusuna yaklaşımdaki çifte standardı eleştirmiş. Bu eleştirisinden dolayı aforoz edilebileceğini de düşünmüş. 20. yüzyılda tarihin çöplüğüne atılmak istenen, afyon muamelesine tabi tutulmaya çalışılan din, İslam günümüzde herkesin gündemindedir kaçınılmaz olarak.İslam tarihinin yüzlerce yıllık birikimi ve kitabın okunduğu topraklarda İslam’a yabancı kalanları aydınlatmak, polemik konusu yapmadan yanlışları telafi etmek boynumuzun borcudur.

 

Müslümanların hak ile ilgili bazı konularda çifte standartlı olması maalesef doğrudur. Fakat bunu İslam’a mal etmek yanlış bir tutumdur, bir hastalığın teşhisini yanlış bir isim koyarak bulmak gibidir.

 

Farklı etnisitede ,dinde olanlara karşı yapılan haksızlıklarda görmezlikten, duymazlıktan gelme ve fakat kendisiyle ilgili, hak ihlali olduğunda feryat eden bir anlayış maalesef İslami kesimlerde yaygın bir hastalık. Ancak bu ve benzeri hastalıkların nasıl tedavi edildiği de hem Kur’an’da hem de hak eksenli tarihi olaylarda izah edilir. Kur’an ‘da Allahü teala en başta Resul’i Ekrem efendimizi bazı konularda uyarır. Zengin ve güçlü Mekke müşriklerine büyük bir tebliğci özlemi ile konuşan peygamberi ibn’i Ümmi Mektum isimli ama bir adam sopası ile arkasından rahatsız eder. Yüzü buruşan ve “bu da nereden çıktı” şimdi tavrına giren peygamberin yönelişinin hatalı olduğunu Allah ayeti ile bildirir. (Abese suresi) Peygamber bile zelle denen küçük hataları yapabilir ama Kur’an mihengine vurunca bunu düzeltir. “En iyiniz olmadığım halde başınıza getirildim” der ilk Halife Hz. EbuBekir. “Yanlış yaparsam beni neyle düzeltirsiniz” sorusunu soran Hz. Ömer'e yönettikleri “seni kılıcımızla düzeltiriz” cevabınıverirler, bu cevaba Hz. Ömer’in cevabı böyle bir adalet eksenli topluluğu yönettiği için hamd ettiği yönündedir.

 

Hz. EbuBekir kızı Ayşe’ye ifk hadisesinde yapılan zina iftirası olayına çok üzülmüştü. Bu iftirayı yapan da fakirliği nedeniyle zekatını verdiği bir kişi idi. Bu iftiraya öfkelenip maddiyardımını kesmek istediğini söyleyince Ayşe’nin aynı zamanda eşi de olan Hz. Peygamber “Kur’an bunu nehyeder, bir güzelliğin karşı tarafın haksızlığı yüzünden iptal edilmesini yasaklar” der.

 

Allah adaleti emreder. Çifte standartları,kardeşini, yandaşını, hemşerisini, dindaşını haksız olduğu durumlarda korumayı, kollamayı yasaklar. Kur’an bunun sayısız örneğini içeren ayeti ile doludur. O halde “niye böyle adil bir kitap ve dinden sağcı, konservatif zihniyet sahipleri oluşabiliyor” diye sorarsanız bunun maalesef sanıldığından da yaygın veciddi bir müslüman hastalığı olduğunu kabul ederim. Başkalarının yaptığı çifte standartlarıgördükçe müslüman bilinçaltında bu hastalık büyüyor maalesef. Zira kriter başkasıolunca hastalığın büyümemesi, kronikleşmemesi imkansızdır. Bu çifte standartlarda dönüp de kitabına bakmaması müslümanın en büyük hatasıdır. Ama “bu dünyada herkes çifte standart yapıyor biz enayimiyiz ki en büyük mazlum olan Müslümanları haksız da olsa koruyup kollama geleneğimizi bozalım” şeklinde itirazların gelebileceğini biliyorum. Ancak “kötü örnek, örnek değildir” kuralını burada tekrar hatırlatmadan da geçemiyorum.

 

En son olarak da Ezgi Hanım’aşahsımızdan örnek verelim. MAZLUMDER Kocaeli şube Başkanlığı yaptığım 2005 yıllarıydı. İzmit’teki Protestan kilisesine bomba atılmak suretiyle saldırı yapılmıştı. Başörtüsü konusunda her hafta açıklama yapan bir kişi olarak bu saldırıyı duyar duymaz kim tarafından yapıldığını araştırma ihtiyacı hissetmeden bir kınama açıklaması yapmıştım. Bu açıklama üzerine derneğimize teşekküre gelen papaz Wolfgang Hade “ben islamı kılıçların dini olarak bilirdim ama siz bizim ibadethanemize yapılan saldırıya ilk karşı çıkan oldunuz” diyerek dindarların çoğunlukta olduğu bu dernekten , anlayıştan böylesi adil bir açıklama karşısında çok şaşırdığını ama bir o kadar da mutlu olduğunu beyan etmişti.İslam tarihinde de Hariciler olabildiği gibi adaletli davranışlarıyla unutulmaz izler bırakanlar vardır.

 

İdeolojiye gerek yok her bilim mensubu da yanlış yapabilir. Doktorların hatası tıp bilimine nasıl ki mal edilemiyorsa Müslümanların yanlışı da islam’a mal edilemez.

 

Sağcı, muhafazakar kimliğin yıllarca yaptığı çifte standartlar, İslami anlayışa coğrafi olarak yurt dışında olmasa bile dışarıdan bakan aydınlarımıza yanlış sözler söyletebiliyor. Bunun vebalini , sorumluluğunu tüm Müslümanlar omuzlarında hissetmelidir.

Yorumlar