2009-12-30 00:00:00

ÖZEL  HARP  DAİRESİ    VAR,  JİTEM  YOK!…

 

Özel  kuvvetler  komutanlığında    aramalar  devam  ediyor. Bülent  Arınç’ın  evinin  önünde  şüpheli  bir  şekilde  yakalanan  2  üst  düzey  Özel  harekatçı  sonrası tüm  Türkiye’yi  sarsan  önemli  gelişmeler  yaşanıyor.  Karargah’ta  görevli  bir  askerin  dinlenen  tel.  konuşmasında  Özel  Harekat  Dairesi’ndeki  belgeleri  yaktıklarına  dair  ifadelerden  sonra  ilk  ziyarette  engelleme  ile  karşılaşan  savcı  aramada  ısrar  etti  ve    dördüncü  kezdir   çok  özel  bir yerde  arama yapılıyor. sağlığında  Can  Dündar’a  verdiği  bir  röportajda  Bülent  Ecevit  başbakanlığı dönemindeki  bir  önemli  hatırasını  anlatmaktadır. “Dönemin  Genelkurmay  başkanı  benden  örtülü  ödenekten  para  sağlanmasını  talep  etti. “Niçin  bu parayı  istiyorsunuz”  deyince  Genelkurmay  başkanı  “Özel  Harp  dairesi  için”  der.  Sonra  aktardığı  çok  önemlidir.  “Özel  Harp  dairesi”  nerededir  diye  soran  bu  kurumu  ilk  kez  duyan  kişi  olan  T.C  devletinin  başbakanıdır  ve  ona “bu  daire   Amerika’liların  üssünde  görev  yapıyor”  diyen de  T.C  Genelkurmay  başkanıdır.

 

Soğuk  savaş  yıllarında  Komünizm  tehlikesine  karşı  A.B.D  himayesindeki  ülkelerde  sonraları  demode  olacak  işgal  veya  devleti  ele  geçirici  ayaklanmalar  sonrası  uyur  vaziyette  olan  sivilleri  de  silahlandırarak  bir  direniş  organize  edecek  olan  Özel  Harp  Daireleri  kurulmuştu. Bu  daire  Türkiye’de  Türk  milliyetçisi  kişileri  aktive  ederek bu  gizli  yapılanmayı  çevik  bir  güce  dönüştürmeyi  düşünüyorlardı. Amerikan  üssünde  görev  yapan  ve  olağanüstü  bir durumda  Türk  milliyetçilerini  Harekete  geçirecek  olan  bir  yapı… Nasıl  gayet uyumlu  değil  mi? Bir  ırkın  milliyetçiliğine  soyunmuş  olanların  bir  başka  ülkenin  himayesinde   aktif  görevler  üstlenmesi… Aslında  bu çok  garip  değil. Türk  milliyetçilerinin  yıllardır  “komünizm  öcüsü” ile  her fırsatta  reaksiyoner  bir  tavır  içinde  olmaları  zaten bu  işler için   uygun  bir  zemin  oluşturuyordu.

 

Genelkurmay  bütün  bu gelişmeler  olurken  yine  ilginç  bir tavır  gösterdi.  Özel  Harp  dairesi tüm   gerçekliği  ile gözler  önünde  iken  Diyarbakır  mahkemesi’nin  JİTEM  diye  bir  kuruluşun  var  olup  olmadığına yönelik  olarak sorduğu soruya  “böyle  bir kuruluş  yoktur” şeklinde  cevap  verdi. Türkiye’de  JİTEM  diye  bir kuruluşu  sağır  sultan bile  duymuşken  Genelkurmay  yargının  sorusuna gayet   net  bir  cevap  veriyor  ve bu kuruluşun  varlığını  reddediyor. Türkiye’nin  çeşitli  il  ve ilçelerinde  askerliğini  Güneydoğu’da  yapmış  bir  çok  şahıs zamanında   JİTEM  içinde    bulunduklarını  ve  önemli görevler  üstlendiklerini  ifade  ededursunlar    Genelkurmay  hala  “nerede,   nerden  çıkmış  o  da  kim?”  gibi  gayet   ciddi(!)  cevaplar  verebilmektedir.  Ülkede  bir  sivil cumhuriyet  mi  var  yoksa  Genelkurmay  cumhuriyeti mi  var  diye   şüpheye kapılmamak  mümkün  değil. Kimse  kendini  sorgulanamaz  hissetmemeli. Güneydoğu’da  17.000  fail-i meçhul  var  ama  JİTEM  yok!…Cizre’de  görev  yaparken  bir  çok fail’i  meçhulün  faili  olmakla  suçlanan  ve  11  aydır  tutuklu  olan  ünl  komutan  Cemal  Temizöz  var   ama    JİTEM  yok!…Tabii  daha  üst  düzeye  gerek  yok,     bir  başbakan,    ABD’nin  güdümündeki  bir  Özel  Harp  dairesinden  bahsediyor  ve    yer  yerinden  oynamıyorsa  JİTEM’in de  olmaması  gayet  doğaldır!…

 

Komediler  ülkesiyiz. Hukuk  zor  bela da olsa  Özel  kuvvetlere  girebiliyor  ama  hala Türkiye’de gayet  rahat  bir  şekilde yapılan  açıklamalarla    halkın  en  güvenilen  kurum  olarak  gördüğü  TSK  artık  herkesin  bildiği  bir  yapılanmayı  reddedebiliyor. Adeta  kendisi,    anketlerdeki  güven  oranını   düşürmeye çalışıyor.  Bir  askeri  güç  fazlasıyla  ideolojikleşir  ve  halkın  isteklerine  karşı  yapılanmayı  görev  addederse  olacağı  budur.

 

Zamanında derin devlet denirdi. Bu  söyleme  karşı  olanlar da “nerede  bu  derin  devlet , hiç öyle  şey  mi  olurmuş”  derdi. Herkes  işinde  gücünde  idi. Çok  da  fazla dip  dalışı  yapabilecek ve  derinleri  keşfedecek    güç  ve  cesarette  kişi  ve  kuruluş  yoktu. Ancak  gün  geldi. O  derin  devlet  gözümüzün  içine  baka   baka    “ben  buradayım”  dedi de  birileri  hala  onun  üstüne  bir  şal  atıyor  “o  gördüğünüz  serap’dır”  diyebiliyor. Oysa  şu  an  on  yılların  sis  perdesinin  aralandığı  ve  örtülemez  gerçeklerin  ayan  beyan  ortaya  çıktığı  andır.

 

Türkiye  çok  zor  dönemlerden  geçiyor. Büyük  sancılar  yaşıyor.Ama  ümitvar  olmak  lazım Bu  sancılar  belliki  bir  doğum sancısı. Her  geçen  gün  saklanmaya çalışılan  gerçekler  ortaya  çıkıyor. Aslında  ortaya  çıkması,    gizleyenler  açısından  daha  iyi. Artık  gizlenemeyecek  bir  yapı  var  ortada  ve  bunu  hala  ilkel  metodlarla,  3.  dünyacı  reflekslerle  önlemeye  çalışmak  beyhude  bir  çaba  ve  failinin  daha da    aleyhine. Bunda ısrar  zaman  israfı ,  kendi  kendini  aldatmave   halkı  aptal  yerine  koymk  demektir.

 

Çok önemli  bir  jeoplitiğe,  sosyolojiye  sahip  olan    ve  bütün  bunların    yaşanmasının  hiç  garip  olmadığı  bir  ülke’yiz.  Bu  pozisyonda  tarihi  gelişmelerin  olmaması   mümkün  değil  artık. Önemli  olan  gelişmeleri  doğru  okumak ve  doğru  olanın kazanacağının bilincinde olmaktır.

Yorumlar