2014-05-24 00:00:00

Barış İçin Şimdi Ne Yapılmalı?

Toplantı Sonuç Bildirisi

 

Türkiye Barış Meclisi, 10 Mayıs 2014 Cumartesi günü İstanbul’da ‘Barış İçin Şimdi Ne Yapılmalı’ başlıklı iki oturumdan oluşan bir istişare toplantısı gerçekleştirdi.

Doç. Dr. Ayşen Candaş’ın moderatörlüğünü yaptığı birinci oturumunda Prof. Ferhat Kentel, ‘barış/çözüm penceresinden’ bir süreç değerlendirilmesinde bulundu.Türkan Uzun’un moderatörlüğünü yaptığı ikinci oturumunda Hüsnü Öndül, ‘belirsizliği ve güvensizliği giderecek politikalar’ konusunda sunum yaptı. Toplantının son konuşmacısı Murat Çelikkan ise yapılan önerileri tasnif ederek heyete sundu.

Toplantıya Katılan Davetliler:

Akın Özçer, Altan Öymen, Ayşen Candaş, Ayhan Ogan, Ayşegül Doğan, Bekir Berat Özipek, Bülent Küçük, Büşra Ersanlı, Celal Korkut Yıldırım, Cevat Öneş, Cuma Çiçek, Ekrem Bilek, Emine Uçak, Erol Katırcıoğlu, Esra Mungan, Evren Balta, Engin Sustam, Fatih Polat, Ferhat Kentel, Feyza Akınerdem, Gençay Gürsoy, Hayko Bağdat, Hüsnü Öndül, İbrahim Betil, Maya Arakon, Meryem Koray, Merve Özdemirkıran, Murat Çelikkan, Mustafa Paçal,  Necdet İpekyüz, Nil Mutluer, Nükhet Sirman, Osman Kavala, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Ruşen Çakır, Şemsa Özar, Seyfi Öngider, Turan Sarıtemur, Ufuk Uras, Yüksel Taşkın, Zeki Kılıçaslan, Ziya Halis.

 

SONUÇLAR

Bizler, barışın siyasi partilere olan mesafemizle ilişkilendirilmeksizin, siyasi tercihler üstü ve toplumsal bir siyaset haline getirilmesinin yaşamsal olduğunu vurgulamak istiyoruz.

Bu çerçevede ortaklaştığımız birincil konu, Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri ve içinden geçtiğimiz dönemin en önemli adımı olan Kürt meselesinde çözüm/barış sürecinin geri dönülemez bir süreç olduğudur.

Bu nedenle Barış Meclisi ve katılımcıları olarak, sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için hızla güven artırıcı önlemler alınması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.

Sürecin bir güvenlik sorunu olarak algılanıp yürütülmesinin, sürecin toplumsallaşması önünde en büyük engellerden biri olduğuna inanıyoruz.

Barış yanlıları olarak bir an önce İmralı’da yapılan görüşmelerin yasal çerçevesi belirlenmiş müzakere aşamasına taşınması ve sürecin mümkün olduğu kadar şeffaflaştırılması gerektiği inancındayız.

Sürecin sekteye uğramaması ve kalıcı çözüme yönelmesi için öncelikli olarak alınması gereken önlemleri şöyle sıralayabiliriz:

Güven Artırıcı Politikalar Hemen Hayata Geçirilmeli

  • Milli İstihbarat Teşkilatı’nın görüşmeyi sürdüren tek aktör olarak görülmesi, toplumsal, kültürel, hukuki, vicdani, siyasal ve ekonomik boyutları olan sorunun güvenlik meselesinden ibaretmiş gibi algılanmasını güçlendirmektedir. Süreç hızla yasal çerçevesi belirlenmiş bir müzakereye dönüştürülmeli ve mümkün olduğu kadar şeffaflaştırılmalıdır.
  • Çözüm sürecinde TBMM etkin hale getirilmelidir.
  • Başta CHP olmak üzere, siyasi partiler de yapıcı bir rol üstlenmelidirler.
  • Abdullah Öcalan’ın temasları MİT ve HDP temsilcileriyle sınırlanmamalı, daha geniş kesimlerle, toplumun kanat önderleriyle ve STK temsilcileriyle görüşmesi sağlanmalıdır.
  • Bu çerçevede gözlemci işlevi görecek mekanizmalar inşa edilmelidir.  Akil İnsanlar Heyeti çalışması değerlendirilerek benzeri bir yapının tekrar devreye sokulması hem sürecin toplumsallaşması, hem de çıkabilecek sorunlarda uyuşmazlık ve aksamaların giderilmesi açısından işlevsel olabilir.
  • Türkiye Barış Meclisi gibi sivil toplum kuruluşlarının çözüm sürecini daha etkin izlemeleri ve gelişmeleri toplumla paylaşmaları gerekmektedir.
  • Siyasi aktörlerin zaman zaman barış dilinden uzaklaşmaları toplumsal kutuplaşmayı artırıcı etki yapmaktadır. Bu bağlamda ötekileştirici, dışlayıcı, düşmanlaştırıcı, duygusal kırılmalar yaratıcı, sürece olan inancı yıpratıcı dil ve tutumlardan uzaklaşılmalıdır.
  • Çözüm Sürecinde güven arttırıcı adımlar bağlamında 163’ü ölüm aşamasında olan 500 hasta tutuklunun tahliyesi, hem insan onuruna yaraşır bir tutumun, hem de hasta haklarına saygının bir gereği olacaktır.

Barışın Kalıcılaşması ve Sürecin çatışmasızlıktan tam çözüme evrilmesi için

  • Başta anadilde eğitim olmak üzere kültürel hakların kullanılmasının bir ihsan değil, tüm yurttaşlar açısından bir hak olduğunun kabul edilmesinin;
  • Çözümün kolaylaşması ve kalıcılaşması bakımından, sivil ve demokratik anayasa hazırlıkları sürdürülmeli, bu yapılırken aynı zamanda TBMM’de üzerinde uzlaşılmış maddeler bir an evvel yasalaştırılmasının;
  • Siyaset yapmanın önündeki engellerin kaldırılması; temsilde adalet ve yüzde 10 barajının kaldırılması gibi siyaset alanında özgürlükleri artırıcı reformların gerçekleştirilmesinın,
  • Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekincelerin kaldırılması ve bunun Türkiye için öneminin topluma anlatılmasının;
  • BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne konulan çekincelerin kaldırılmasının;
  • Geçici Köy Koruculuğu uygulamasına bir an önce bir plan ve program dâhilinde son verilmesinin;
  • Bölgede, Suriye’de özellikle de Rojava’daki, yani yurtiçindeki ve yurtdışındaki gelişmeleri aynı anda dikkate alan bir barış ve çözüm politikasının izlenmesinin;
  • Savaşın mağduriyetini ağır ve yakından yaşamış olan kadınların barış sürecine aktif katılımlarının sağlanmasının, barışın en önemli güvencelerinden biri olacağına inanıyoruz.

Türkiye’de yaşayan farklı halklardan, farklı etnik kimlik ve siyasi görüşlerden gelen bizler barışın vazgeçilmez olduğu inancındayız. Bunun için atılacak adımlar Türkiye’de kutuplaşmanın da geride bırakılmasını getirecektir. Kuvvetle ve kararlılıkla inanıyoruz ki Türkiye’nin barıştan başka şansı yoktur.

21 Mayıs 2014

İstanbul 

Türkiye Barış Meclisi

Yorumlar