2013-08-16 15:39:28

Bu akşam Öğ-der'in düzenlediği programda İzmit Gençlik merkezi salonunda yakın zamanda Türkiye'ye gelmiş olan İslam dünyasının ünlü alimi Suriye'li Cevdet Said'i dinledik. 82 yaşında olmasına rağmen üstad Cevdet Said bir genç delikanlı gibi aşkla şevkle heyecanla Kur'an'dan anladığını ve anlaşılması gerekeni anlatıyordu.

14 yıl Esad'ın zindanlarında kalmış olan Said şiddet karşıtı bir söylem kullanıyor.

-Kur'an'ın yaşayan kur'an olarak anlamanız gerekir. Ordaki her örnek, tarihi olaylar günümüzde Kur'an'ın günümüzü aydınlatması, açıklaması için ışık tutucu işlev görmelidir.

Konuşmasından bazı anektodları size aktarayım. “Ezher'de 10 yıllık tahsilimi tamamlayınca her şeyi biliyorum zannı içindeydim ama Malik bin Nebi'nin kitaplarıyla karşılaşınca yaşayan Kur'an anlayışını edindim ve bu çağa hitap eden ve müslümanları uyuşukluktan kurtaracak ve onları yeryüzünün geçek vekilleri, halifeleri edecek bir anlayış içinde olunması gerektiğini anladım. Malik bin Nebi islam aleminin sorununun herkesin zannettiği gibi Filistin olmadığını, köleleşme olduğunu söyledi. Bunu farklı bir coğrafyada Ali Şeriati de söylemişti. İslam dünyasının probleminin insanların eşekleştirilmesi” olduğunu söylemişti.

-Esasında insanlığın tarihini, insanlığın geçmişini, öncelikle onu bilmek lazım, onu öğrenmek lazım. İhya'i Ulumiddin'den bile önce okunacak bir kitabı söyliyeyim mi size. Bu konuda benim çok faydalandığım ünlü bir İngiliz filozof var; Arthur Herbert Wilde. Ben herkese onu okumalarını tavsiye ediyorum. İnsanlığın tarihiyle ilgili, insanlığın dünya üzerindeki geçmişiyle ilgili çok güzel bilgiler veren (1906 basımı History of Ancient Civilization adlı) bir kitabı var.

-Japonya iki atom bombası yedi, teslim oldu ama bugün Japonya bir dünya devleti, gelişimini tamamlamış bir devlet. Cezayir 2,5 milyon insan hayatını kaybederek bağımsızlığını kazandı ama sürünüyor. Çocuk ana karnından ilk doğduğunda ne dili vardır, ne dini vardır. Çocuk annesinin diliyle dillenir. Beni annem Çerkez olarak doğurmadı, beni annem insan olarak doğurdu. Ama annemin dili Çerkezceydi, ben Çerkez oldum. Annem namaz kılardı, dolayısıyla onunla beraber ben de Müslüman oldum. Hatta anne öyle bir şey ki, çocuğunu kucağına aldığı zaman çocuk annenin yüzüne bakar ve o yüzden bile bir feyz, ilim alır. Annenin yüzü, çehresi bile çocuğun büyümesinde çok değerli bir etkendir.

-Abdülaziz telefonla konuşunca, ‘Sen şeytan aletiyle konuşuyorsun’ diye buna karşı çıktılar. O insanı yönlendiren âlimler böyle konuşunca, Abdülaziz de bu alimleri temizledi. Bunlar İbn Teymiye’nin kitaplarını okuyarak yetişen âlimlerdi.

-İran'da Şah'ın zalim askerlerine karşı ayağa kalkan insanların önderi Ayetullah Humeyni'yi heyecanla karşıladım zira o bir sözü ile Şah'a haddini bildiriyordu. Onun başlattığı hareketteki sır kendilerine ateş açan askerlere gül atan inanmış o muazzam topluluklardaki engellenemez zulme karşı adaleti eksen alan ruh haliydi. Ama ne zamanki Irak ile savaşa girdi. Çok uzağa gitmeyeceğim, İran ve Irak 8 yıl savaştılar. Humeyni, “Saddam düşmeden bu savaş bitmez. Ben Şah’ı bile devirdim” diyordu. Ama Humeyni bir şeyi bilemedi; Şah’ı devirdiğinde kadınlar çiçeklerle, güllerle askerlerin karşısına çıktılar.

– İran'lilar benim devrim sonrası onlara muhabbetimi görünce beni Üran'dak bir kayıp imam, beklenen mehdi konferansına çağırdılar. Ben de onlara “kusura bakmayın ben kayıp imam anlayışına inanmıyorum. Gelmiyeyim” deyince onlar “bir tane de inanmayan olsun” diyerek ısrarla çağırdılar. Gittim ve konuşmamda dedim ki İmam geldi arkadaşlar şu anda bu dünyada hani nerede diye sorunca işte Avrupa'lılar AB'yi kurmuş onlar kayıp imamlarını bulmuş bizim de kayıp imamımız islamı anlamak ve ittihad'ı islamdır demiş.

-Cevdet Said, demokrasiyi ise Müslüman toplumlar için mutlaka ulaşılması gereken bir hedef olarak görüyor. Bu konuda Avrupa Birliği’nin 27 ülkeden müteşekkil halinin bir örnek teşkil ettiğini belirten Cevdet Said, tıpkı Başbakan Erdoğan gibi BM Güvenlik Konseyi’nde 5 ülkenin sahip olduğu veto hakkını ise kıyasıya eleştiriyor.

KENDİSİNE İKİ SORU SORDUM “TÜRKİYE'YE HOŞ GELDİNİZ , ALLAH SİZİN ÖMRÜNÜZÜ BEREKETLENDİRSİN Kİ DÜNYAYI AYDINLATASINIZ” dedim.

-1. SORU- Kendisine Habil'in kardeşine söylediği Ey Kabil bana vurmak için elini kaldırsan da ben sana elimi kaldırmayacağım” sözünü müslümanlar için rehber olması gerektiği sözünü eleştirenlere cevap vermesini istedim. Şiddet karşıtı söylemiyle şiddeti uygulayan yapıları eleştiriyor, Cevdet Said her yıl milyarlarca doları silaha yatıran İslam ülkelerini de eleştirdi.

-2. SORU-Bir de demokrasi kavramına bakışını sordum. O da “Bizim sıkıntımız demokrasi algımızda. Biz demokrasiyi maalesef İslam dünyasında uygulayamıyoruz. Demokrasinin özü sandıktır. Sandıkta da en üstteki alimle en alt tabakadaki insan aynı derecede yönetime katılır. Sandığın öz budur. Demokrasiyi aslında zenginler çıkardı, icat etti. İncil’de güzel bir söz vardır; ‘Bir devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin cennete girmesinden daha kolaydır.’ Deve iğne deliğinden geçer ama zengin cennete giremez. Bizim Müslüman düşünürlerimiz meselelerle hiç ilgilenmiyorlar, dünyevi işlerle ilgilenmiyorlar.” dedi.

Cevdet Said Kimdir?

Cevdet Said 1931 yılında Suriye’nin Golan bölgesindeki Bir Acem köyünde doğdu. Çerkes mütefekkir, Cezayirli büyük düşünür Malik Binnebi’nin seçkin öğrencisi ve izleyicisi olarak ün saldı. Bozulmaların ve kokuşmaların bataklığı kabul ettiği büyük kent hayatından uzakta, beslediği iki ineğiyle Şam yakınlarında Golan Tepesi’nin eteğinde Bir Acem köyünde yaşadı. Cevdet Said, Suriye’deki olaylar nedeniyle Türkiye’ye yerleşmek zorunda kaldı. Temel görüşü, şiddete ve kaba güce karşı olmak, İslam dünyasının felsefi ve kültürel değerlerini yeniden dirilterek öze dönmektir.

Cevdet Said’in Türkçe’ye çevrilen başlıca eserleri şunlardır:
• Bireysel ve Toplumsal Değişimin Yasaları
• Âdem’in Oğlu Habil Gibi Ol / Yeni Bir Kimliğin İnşası
• Güç, İrade ve Eylem
• Değişim Rüzgârı
• Din ve Hukuk
• Oku! / İslami Mücadelede Bilginin Gücü
• Ademoğlunun İlk Mezhebi / İslam ve Şiddet Üzerine

 

Yorumlar