2013-04-27 23:27:00

“Anayasa’da Son Dönemeç” te tavrimiz ne olmalı?

Bugün İstanbul'da Taksim Hill oteldeki Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi'nin etkinliğinde konuşmacıydım. “Anayasa’da Son Dönemeç” başlıklı sempozyumda Aydın Engin'in yönettiği son oturumda söz aldım. Farklı kimliklerden anayasa üzerine sözü olan arkadaşlarla bir forum gerçekleştirdik. Mecliste partilerin uzlaşma komisyonundan partilerin uzlaşısını beklemediğimi, bu durumda Ak Parti -BDP'nin bir anayasa oluşturabilme ihtimali olduğunu söyledim. Ama böylesi bir durum da dertlere deva değildir. Zira biz toplumun tüm kesimlerinin sorunlarını en yüksek oranda çözebilecek( %100 demiyorum ancak olabilecek en yüksek oranı kastediyorum) bir anayasa üzerinde çalışmadıkça ilerde hayal kırıklıkları yaşayabileceğimizi ifade ettim. T.C. nin kurulmasından sonra 90 yıl geçti şimdi artık yanlış oluşturulmuş bir yapıyı değiştirmeye çalışıyoruz toplumun tüm dertli kesimleri olarak. Bu sefer acele etmeyip doğru dürüst bir anayasa çalışması yapmalıyız ki 100 yıl sonra “bu da olmadı, yine yanlış yaptık” demeyelim. İlk hata olabilir ama ikinci kez insan ısırılmaz.

Toplumsal sözleşme olarak anlamadığımız sürece anayasayı tüm gruplar bir tarafa çekiştirecektir. En özgürlükçü gruplar bile “bizim ki kadar özgürlükçü olmayacağı için bizimkine herkesin razı olması gerekir” der. Ama bu hoşuna gitmese de bir sözleşme yaparak karşısındakinin isteklerini kabul etme kavramına aykırıdır. Hoşumuza gitmese de sözleşme kavramına hep birlikte uyarak toplumsal barışı sağlayabiliriz.

Özgürlükçü anayasalar istiyoruz ama halk bunu istiyor mu? veya anayasa ,ile ilgili çok ciddi talepleri var mı? Bu soruya ideallerimize uygun cevapları bulmak zor. Belki çok güzel bir anayasa yapıp halkın önüne sunacaksınız ama halk hala “devlet baba” anlayışında olduğu için bu da ne? diyecek. Bunun için yeni bir anayasa için çok acele etmeyip il ili ilçe ilçe köy köy yeni toplumsal sözleşmenin niçin gerekli olduğunu konuşmalıyız. Toplumun konuşması dozu birbirine hakaret boyutuna vardırmadığı müddetçe iyidir. O yüzden konuşmayı, anlamayı teşvik etmeliyiz.



Özerkliğin ancak bazı ayrımcılıkları çözdüğü iddia ediliyor. Ancak böyle bir durumda azınlık olarak kalacak olanların işi çok zordur. Bu yüzden ideal olanı yakalama konusunda gerçekten aceleci olmamalıyız.

MAZLUMDER'de Genel Başkan olduğum dönemde üzerinde çalışılan ve daha sonraki dönemlerde netleştirilip Meclis'e sunulan anayasa önerisinden bazı örnekler vererek konuşmamı bitirdim.

82 anayasası yamalı halde 30 yılda 119 madde değişmiş, uygulanmayan[7], uygulanması unutulmuş[8] ve ya zaman zaman tehdit, yıldırma için kullanılan[9] çelişik, hakları yok sayan onlarca düzenlemeden müteşekkil hantal bir mevzuat kütlesi ortaya çıkmıştır.
82'yi siviller yapmış ama mantığı militerdir.
İdeal bir anayasada “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ifadeleri olmamalıdır.
Kamu hukukunda ortak olmak kaydıyla, özel hukukta vatandaşlara, felsefi veya dini inanışına göre “seçmeli çok hukukluluk ” imkanı tanınmalıdır
Hiçbir ırki temele atıf yapmayan, toplumu oluşturan tüm etnik kimliklerin “tek yumurta ikizleri gibi” eşit kabul edildiği bir vatandaşlık tanımı yapılmalıdır.
“hizmetkar devlet” anlayışına uygun, katılımcı, şeffaf, toplum tarafından denetlenebilir, adem-i merkeziyetçi bir yapıyı ve yerinden yönetimi esas alan bir yapılanma anayasal teminat altına alınmalıdır.

Teklifler
1.982 Anayasasının başlangıç metni olarak bilinen metni tamamen Anayasadan çıkarılmalıdır
2.Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı (1982 Anayasası m.2)” gibi resmi ideolojiye hizmet eden, dayatan ifadelere yer verilmemelidir.
3.Değiştirilemez Maddeler” ile ipotek konmamalı
4.”Egemenlik” başlıklı 6. Madde 1961 Anayasasındaki hali ile düzenlenmeli “……………yetkili organları eliyle kullanır.” İbaresi özelikle madde metininden çıkarılmalıdır.
5. 10 madde kalmalı “Hiç kimse dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep sebebiyle ayrımcılığa maruz bırakılamaz. Ayrımcı uygulamalarla, çalışma hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı, siyasal ve sosyal hakları ve bu hakların kullanması engellenemez.” şeklinde hüküm konulmalıdır.
6. Temel hak ve hürriyetlere ilişkin genel ilkeler korunmalı (m.13, m.12 vs.) “Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması” başlıklı 14. Maddesine muadili maddeler yeni Anayasa metnine alınmamalıdır. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması başlıklı 15. Maddenin temel hak ve hürriyetlerin varlığını inkar eden 1. Fıkrası gibi hükümlere Anayasa'da yer verilmemelidir.
7. 61, 82 de çok olan bu tarz muğlak kavramlar içeren kısıtlama sebepleri, maddelere konmamalıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşme'sine uygun hale getirilmelidir.
8.Etnik vurgu yapılmamalıdır
10 Siyasi Partilerin kapatılmasına ilişkin hüküm tamamen değiştirilerek siyasi partilerin sadece suç sayılan fiillerin işlenmesine bulaşması ve ya şiddete açıkça teşvik etmesi halinde kapatılması öngörülmelidir.
11. Merkezi ve mahalli idari kuruluşlar ile Yüksek Öğretim Kurulu, RTÜK, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurum, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kamu kurumları Anayasada düzenlenmemelidir. İdari hizmetlere ilişkin sadece genel ilkelere Anayasada yer verilmelidir.
12. İnkılap kanunlarını korunması gibi baskıcı dönemlerden kalma maddeler Anayasaya hiç alınmamalı, devrim kanunları gibi ibarelere de, Anayasada yer verilmemelidir.

14. Yerinden yönetim ilkesi esas alınmalı, adalet ve güvenlik dışındaki tüm alanlarda, merkezi idarenin hantal yapısına son verilmelidir.
15. Madde Metni: Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkes Türkiye Cumhuriyetinin eşit ve saygın vatandaşlarıdır.ile anayasal vatandaşlık olmalı.
16. Farklı dillerde yaratılmış olmanın eğitim konusunda bir engel teşkil etmemesi gerekmektedir. Okul çağına gelen çocuklar hem hakim dilde hem de kendi anadillerinde öğretim almalıdırlar.
18. Resmi dil Türkçe'dir. Farklı etnik kimliğe mensup vatandaşlara kendi dilinde eğitim imkanı tanınmalıdır.

Yorumlar