2010-10-11 00:00:00

28 Şubat 1000 yıl sürecek mi? Halen devam ediyor mu? Bitti mi?Yeni 28 Şubat’lar olur mu?.Bu makalede bunları irdelemeye çalışacağız.

Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ GATA’daki Emine Erdoğan ile ilgili başörtü rezaletinden sonra “Keşke bu olay yaşanmasaydı. İnsani boyuttan bakarsak bu olayı bugün savunmamız mümkün değil. bunu savunmak mümkün değil” demiş. Bu ifade artık sözün bittiği noktada farklı birçok kesimin isyan ettiği bir olay sonrası Genelkurmay başkanı tarafından söylenen önemli bir cümle. Zira askerler hiçbir zaman neden oldukları akılalmaz olayları eleştirmemiştir ve sürekli savunmuşlardır. Bu itiraf bir çorap söküğü gibi 28 Şubat’ın diğer faşizan uygulamalarının da yanlış olduğu itirafını ileride getirecektir.

13. yılını idrak etmek üzere olduğumuz 28 Şubat kararları gündemde ve kararlar olayın yıldönümünde yine hararetle tartışılacak önemdedir. O dönemin Deniz kuvvetleri komutanı Oramiral Güven Erkaya 28 şubat sonrası bir medya organına verdiği bir mülakatta “Biz 28 Şubat hazırlıklarına 1992 yılında başlamıştık” der. 1992 sonrası ne olmuştu? 1993 ‘de Turgut Özal öldü (veya öldürüldü), Kürt sorunu konusunda aktivitesi olan gazeteci, yazar, asker vb. bazı önemli şahsiyetler öldürüldü.Sorun çözümsüz bırakıldı ve militarizmin her türlü derde deva olacağının sanıldığı bir tablo oluşturuldu. Sivas katliamı yaşandı ve ardından Alevi vatandaşlar laisizmin korucusu ve kollayıcısı olarak görülmeye başlandı. Bunun lokomotifliğini O zamanların Cumhurbaşkanı Demirel yapıyordu ve 28 Şubat’çılar için bulunmaz bir zemin oluşuyordu. Bu misyonu demokrat bir zihin refleksi ile reddeden Alevi aydınlar olsa da biçilen bu rol çok fazla reddedilmedi ileri gelen Alevi STK’lar tarafından.. Bilhassa bir kuvvet komutanlığındaki eğilim dikkat çekiyordu. Deniz kuvvetleri komutanlığı 28 Şubat’tan bugünlerdeki Ergenekon ve Balyoz eylem planına kadar uzayan bir şekilde cunta faaliyetlerinin kolay yuvalandığı bir yer oluyordu.

Dönemin kudretli generali Erol Özkasnak “savaşmadan istediğimizi aldık” diyordu 28 Şubat için. 1992’lerde hazırlığı yapılan yapılanma belli bir ivme tutturmuş ve 28 Şubat’ı gerçekleştirecek hale gelmişti. Post modernini de aşarak gerçek bir darbe tehdidi savurarak Sincan sokaklarında dolaşan askerler istediklerini alıyor ve hükümet 28 Şubat’tan 5 gün sonra kararları imzalıyordu. 8 yıllık zorunlu eğitim, katsayı kararları , başörtüsü yasaklarıyla artık dini hortlayamayacağı bir şekilde mezara indirdiğini düşünüyordu 28 Şubat’ın mağrur komutanları . Ama olmadı. Bugün Türkiye 28 Şubat’çıların istediği bir yerde değil.

Postmodern 28 Şubat darbesi başarılı oldu mu? 28 Şubat bir zorbalık harekatı idi. Çeşitli senaryolar icat eden bir hile ve desise harekatı idi. Fadime Şahin’leri, şimdilerde uyuşturucu kaçakçılığından yakalanan Ali Kalkancı’larıyla 28 Şubat önemli bir tezgahdı. Şimdilerde darbenin hoş bir şey olmadığı yolunda yazılar yazan yazarları olan bir çok gazete o günlerde “topyekün savaş” çığlıklarını sevinç ile atıyor ve yargı mensupları gibi brifinglendiriliyorlardı. 28 Şubat MGK’sında dönemin başbakanına hakaretler yağdıran askerler ise “devir hep böyle gidecek” sanıyor ama kısa bir süre sonra Çevik Bir’in cumhurbaşkanlığı hayallerinin suya düşmesiyle acı gerçeği hissettikleri ilk tokadı yiyorlardı. Ardından o ünlü söz geliyordu. 18 Nisan seçimlerinden sonra dönemin Genelkurmay başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu “28 Şubat 1000 yıl sürecek” diyordu.

Post modern 28 şubat darbesi hakikaten kaç yıl sürecek? .Danıştay’ın hiçbir vicdanın kaldıramayacağı katsayı kararları konusundaki ısrarlı tarafgirliği sürüyor. “Eşitlik eşitler arasında olur” diyor Danıştay. Bu söylemleri ile niye bu konuda ısrarcı olduğunu da ağzından kaçırıveriyor. Toplum’u elinde bulunduran güçleri eleştirmek amacıyla 1945’de yazdığı Hayvanlar Çiftliği kitabında George Orwell “Hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir” dedirtir, yönetimi bir darbe ile geçiren faşist ve yalancı güçlerin sözcüsü olan Domuz’a. Hakikaten Orwell’dan bu yana değişen bir şey yok. Anayasa mahkemesi ise başörtüsü konusunda oldukça siyasi mülahazalarla yasakçı tavrını sürdürüyor. O halde 28 Şubat 1000 yıl mı sürecek?

Doğu bloku ülkeleri de Sovyet bloğu çözülmeden önce demirperde ülkeleri olarak bilinirlerdi. Bu ülkelerdeki sert yönetim tarzının ülkenin rejiminde bir değişikliğe hiç fırsat tanımayacağı düşünülürdü. Ancak öyle olmadı ve Sovyetlerdeki özgürlükçü rüzgarlar sonucu hepsi bir iskambil kağıdının bir birine etkisi ile akılalmaz bir şekilde yıkılıverdi, dökülüverdi. 28 Şubat’ın faşizan yasalarını da böyle bir akıbet bekliyor. Bu hangi zaman diliminde olur bilinmez ama hiç tahmin edilmeyen bir zaman ve şekilde olacağı da kuvvetli bir mantıki yargıdır.

Pekala o zaman yeni ve önemli bir soruyu soralım. Yeni 28 Şubat’lar olabilir mi?

Yeni bir 28 Şubat olması için yeni bir “Güven Erkaya şiddetli arzusu” gerekir. 5 yıl sabırla bir darbeyi olgunlaştırma azmi ve iradesi kolay kolay bir tarafta toplaşmaz. Şu an böyle bir irade hayali olsa da onu icraate geçirecek bir konjonktür yoktur.Yeni bir 28 Şubat oluşturacak bir ivme yoktur. Zira Türkiye artık 1990’ların Türkiye’si değildir. Türkiye artık askeriye içindeki illegal yapılanmaların cuntaların ortaya çıktığı bir Türkiye’dir. 2000’lerden sonra bir çok adla darbe planları yapılmıştır ve fakat “ivme” yoksunluğundan dolayı başarılamamıştır. 28 Şubat’ın kudretli generali Çetin Doğan bugün TV’lerde kendini zor bela savunmaya çalışıyor, demokrat yazarlar karşısında emekli generaller açık oturumlarda zor dakikalar yaşıyorlar. Daha çok tartışan bir Türkiye olabilmeyi başardığımız için halk gerçeği görüyor ve sistemin iç yüzü net bir şekilde ortaya çıkıyor. Faşizmin uzun süreli bir zamk olamayacağı ortaya çıktı en önemlisi. Muhalifi oldukları bir fikrin halkın iradesi ile gönderilmesinin çok hoşa gitmeyen (!) ama sağlıklı bir yol olduğunu idrak etti birçok 28 Şubat destekçisi.

28 Şubat’çılar “yeniden bir ivme bulamaz” denilemez.. Ancak şu şartlar içinde kısa vadede yeni 28 Şubat’lar oluşturabilmeleri kolay bir hadise değildir.

Yorumlar