2011-03-31 00:00:00

Kayseri’de  1.5  yıldır kayıp  olan  3  çocuğun akıbeti  nihayet  belli  oldu. Çocuklar  tecavüz  edilerek  vahşice  öldürülmüş. Bu  haber  aileleri  üzerinde  olduğu  kadar  toplumun  tüm  kesimleri  tarafından da  büyük  bir  üzüntü  ile  karşılandı.
 
Cinayetleri  işleyen  kişinin  çocukları  öldürmekteki  kastı  işlediği  cinsel  suçun  duyulmaması  ile  ilgili. Demekki  olayın  ana  nedeni  cinsel  nedenli  bir  suç . Sapıklık  düzeyinde  olan  çocuklara  yönelik  bu  cinsel  suçların  artması  anlaşıldığı  kadarıyla  sanılandan  çok  daha  büyük  bir  tehlikeyi  işaret  ediyor. Her  geçen  gün  topluma  ölçüsüzce  salınan  cinsel  uyaranların  toplumda  ne  denli  büyük  bir tahribata  başladığı bu  olaylarla  kendini  daha  iyi  belli  ediyor. Ergenlik  yaşının  düşmesine yol  açan bir  sınır  tanımaz  durum  var. Cinselliğin  iğrenilecek  bir  porno  ve  pedofili  düzeyine  indirildiği  ve  bazı  ülkelerde  cinsel  sapkınlıkların  yasalarla  merulaştırıldığı  bir  dönemi  yaşıyoruz. Cinsellik  üzerinden  bir  endüstri  kurulduğu  ve  bunun  meşrulaştırıldığı  bir  dönemi  yaşıyoruz. Çocukları  sapıklardan  koruma  önlemleri  sayılıyor  ama  asıl  sapıklık  oluşturan  sınır  tanımaz  serbestliğin üzerinde  durulması  gerekiyor. Zira  insan  iradesi  ile  aşağıların  aşağısına  inebileceği  gibi  insan’ı  kamil olma potansiyeli de taşıyan  bir  canlı. Hangi  yönde  teşvik  edilirse  o  yönde  ilerleyen  bir  canlı. Bu  gibi  olayların  bir de  aysbergin  altında  kalan  bir  kısmı  var. Gizlenmiş  ensest  ilişkiler,  eşe  ihanetler,  işyeri  ortamı  cinsel  tacizler  de  var. Bunları  önlemenin  yolu  sınır   tanımazlığı  kaldırıp  ölçülü sınırlarla  bay  bayan  ilişkilerini  devam  ettirmektir.
 
Kayseri’de  çocukları  öldüren  ve  buna  benzer kişiler  nasıl  bu  denli  canavarlaşabiliyorlar? Tatlı,  masum  çocukları  nasıl  bu  kadar  insanlık  dışı  bir  şekilde  öldürüp  soğukkanlı  bir  şekilde  yaşayabiliyorlar? Yürekler  parçalayan  bu  cinayetleri  işlerken  hiç mi  vicdanları  sızlamıyor? Katil  Dilruba’yı  öldürürken  arkadan  boğazını  sıktığını ve  çocuğun  bir  müddet  direnip çırpındığını  ve  daha  sonra  kendini bırakıp  öldüğünü  Bu  görüntünün  gözünün  önünden  gitmediğini  söylemiş. Bu  sahne  gözümüzün  önüne  geldiği  zaman  bir masumiyetin, bir  safiyetin  hayata  gözlerini  kapatma  anı  gözlerinizin  önüne  geliyor. Anne  babasının  üzerine  tirediği bir  yavrunun  bir  zalim  el  altındaki  bu  son  hali  bu  sapık  katilin bile  unutamadığı bir an  olmuş. Bu  anı hatırlıyor  ve tüm  masum  çocukları  koruyamadığımız  için  kahroluyoruz. Hangi  suçtan  öldürüldüler  diye  sorar  yüce  kitabımız  cahiliye  döneminde  öldürülen  çocuklar  için. Bizde  soruyoruz  nasıl  bir  toplum  olduk ki canavarlaşan  bireylere yetiştirmeye  başladık,  hangi  ihmalden  bu  yavrularımız  canavar  ellerde  öldürülüyor  ve  bizler  bu  son  feryada,  bu  son  çırpınışa  neden    yetişemiyoruz.
 
Korkunç cinayetler  işleme vb  suçlar    bir  anda  gerçekleşen  bir  hadise  değil. Tarih  boyunca  çok  büyük  zalimler  ve  yaptıkları  vahşetler  olagelmiş. Bu bir  süreç.  Bir insan  nasıl  bu  kadar  insanlık  dışı  olmuş dediğiniz  durumlar  birçok yer  ve  zamanda  olmuş. Masum  bir  bebek, çocuk  kısa  bir  süre  sonra  canavarca  işlenen  bir  cinayetin  sorumlusu  oluyorsa  bunu  iyi  tahlil   etmek  gerekir. Adalet  ilkesini  unutma  bunun  ilk  basamağı  ise  daha  sonraki  basamaklar  benmerkezcilik, sorumluluk  hissinin  kaybı,  şefkat  ve  merhamet  hislerinin  kaybolup  mekanikleşen  bir  canlı  haline  gelmemizdir. Sadece  sonuca  bakıp  bir  insanı  yargılamamak  gerekir. Bu  olumsuz  basamakların  adımlanmasının  sonucu  ortaya  çıkaracağını  unutmamamız  gerekir. Bu  olumsuz  basamakların ,  bu  sürecin    önlenmesinin  asıl  marifet  olduğu  bilinmelidir.
 
Bu  tür  suçlar  gündeme  geldiğinde  “idam  geri  gelsin”  deniyor. Tabiî ki  toplum  bu  denli  aşağılık  suçlar  işleyen  bir türdeşi  ile  aynı  dünyada  bulunmak  istemez. Ancak kaynağı  kurutmadan  sinekleri  öldürme  tedbirini  de  konuşmak  çok  anlamlı  değildir. Öncelikle  eğer  önlem  alınmazsa  ve  aileler  bay  bayan  ilişkileri  konusunda  sınır  tanımazlığa  karşı  çıkmazsa  bu  acı  olayların  daha  çok  canlar  yakacağını  belirtelim. Evlenen  çiftlere   çok  ciddi  bir  şekilde aile  eğitimi  bazı  ülkelerde  olduğu  gibi  verilmelidir. Bu  eğitimde  başarılı  olduğuna kanaat  getirilmelidir. Çocuk  eğitimi  anne  babaların  en önemli  gündem  konusu  olmalı  ve  ehil  ellerde  bunun  takibi yapılmalıdır.

Yorumlar