2018-02-08 00:00:00

.

.

İnsan hakları savunucusu, eski Mazlumder Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, İPA’nın sorularını cevapladı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ifade özgürlüğü anlamında en karanlık günlerin yaşandığını söyleyen Gergerlioğlu, AKP’nin artık anketlerle bile toplumun kendisini uyarmasına tahammülü kalmadığını belirtti.

Türkiye’nin 2 haftadır bir numaralı gündemi Afrin Harekatı. Medya günün 24 saati harekatla ilgili haberler yayınlıyor. AKP iktidarı harekâtı bir varlık-yokluk mücadelesi olarak anlatıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

40 yıldır aynı operasyonlar yapılır ama bir sonuç alınmaz. Büyük maliyetleri olur, insanlar ölür ama bir sonuç alınmaz bunu biliyoruz. Çözüm Süreci sonrası devlet ve asker savaş konseptinde karar kılmış durumda. Sorunları silahla çözme yanlısı. Harekâtın yeni bir yönü yok. Öncekiler gibi yine çözüm alıcı bir anlamının olmadığını düşünüyorum. Oraları el geçirme düşüncesiyle çıkıldı ama orası başka bir ülke. Oraya Türk bayrağı dikerek ele geçirmek çok anlamlı değil. Tampon bölge olabilir ama uzun vadeli olmaz.

İç siyasete hitap eden bir harekât. OHAL koşullarında sıkışan Cumhurbaşkanı Erdoğan milliyetçi bir koalisyonla, milliyetçi, dindar bir koalisyona ulusalcı bir anlayışı ekleyip gücünü artırma ve sıkıştığı alandan çıkmak istiyor. Hamaset ve sloganlarla insanlara cihat ilan ettiğini düşündürtüyor.

Mesele sadece iç siyasetle sınırlandırılabilir mi?

Erdoğan AB projesiden vazgeçti. Dış ülkelerin kendilerine yönelik eleştirilerini kabul etmek istemiyor. Kendi başına hareket etmek istiyor. AB, ABD ve NATO işbirliğinden vazgeçip Avrasyacı bir yöneliş içinde. Bu yüzden Batı’nın ne dediği umurunda değil.

Gerçekçi mi bu anlayış?

Tabi ki değil. Avrasyacı bir anlayışla demokrasiye erişmezsiniz. Batı’yı ne kadar eleştirseniz de bir demokratik standartları var. Ve hani yerine göre herkes kendi menfaati için kullansa da AB projesi bir demokratikleşme projesiydi. Kriterlerle hareket etmek, adımlar atmak daha demokratik bir ülke yolunda adımlar atmak… Ama bundan vazgeçti. Gücün ve bildiğini okumanın hakim olduğu bir anlayışı tercih etti. O yüzden Putin’le anlaşıp Avrasyacı bir anlayışa yönelmesi bunu gösteriyor. Güç ve dedigini itirazsız yaptırma yoluyla kendini ispata çalışıyor.

‘MHP İLE İTTİFAK YAPIP PERİNÇEK’İ DE EKLEDİ’

Erdoğan, OHAL 1.5 yıldır devam etmesine ve ic sorunları aşamadığı için sıkıştı. MHP’yle ittifak yaparak yanına Perinçek’i de ekleyerek ‘milli ittifak’ adını verdiği bir yapıyla sorunların üstünü örtmeye çalışıyor. Suriye harekatı bundan başka bir şey değil. Uzun süreceği de belli. Bundan dolayı kimsenin sesini çıkarmasını istemiyor.

‘TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNİN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN EN AĞIR KISITLANDIĞI 15 GÜNÜ YAŞADIK’

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ifade özgürlüğünün en ağır kısıtlandığı 15 günü yaşadık. Bundan sonra ne olur bilmiyoruz. En ufak bir muhalif sesi bile kısıyor. İnsanlar artık tweet atmıyor, Facebook’ta paylaşım yapmaya korkuyor Sosyal medyada trafik çok yavaşladı. Gerçekten karanlık günler yaşadık. Bu anlayışla gidecek bir yer yok. Harekatın başarılı olacağına da inanmıyorum. Afrin ele geçirilsede yine normal sınırlara dönülecek. Maalesef bataklığa girmiş durumdayız. Maalesef can kayıpları artmaya başladı. Karşı tarafın tankları vuran silahlarının olduğu yeni mi fark edildi bilmiyorum.

Ben kendi sosyal medya hesabımdan da paylaştım bir asker cenazesi fotoğrafı. Yürek dağlayan bir fotoğraf. Asker cenazesi askerlerin omuzlarında ilerlerken belli babası olan bir kişi onu tutmaya calışan yakınlarının arasından feryat ederek cenazeye doğru koşmaya çalışıyor. Hangi insan bu fotoğrafa baksa savaşın ne kadar kötü olduğunu görür. Bu cok büyük bir acının fotoğrafı.

Bir de Erdoğan’ın bir şehit cenazesinde kolunu tabuta yaslayıp yaptığı konuşma var. O fotoğraf da çok konuşuldu.

Evet. Aslında o fotoğraf devleti idarenlerin ölümlere nasıl baktığını gösteriyor.

TTB ve Furkan Vakfı’na yapılan operasyonlarla ilgili ne söylersiniz?

Türk Tabipler Birliği savaşa karşı olduğunu söyleyen bir açıklama yaptı. Benim de aralarında olduğum 170 aydın akademisyen gazeteci oyuncu ve senarist de bir mektupla savaşa karşı olduğunu söylemişti. Erdoğan yine çok ağır hakaretler etti. Yargıya gitme imkanı yok. Şu şartlarda hangi hakim savcı bir karar verebilir. Tabipler Birliği’nin açıklaması da gayet normal bir açıklamaydı. Çünkü doktorların işi savaş ortamında dahi yaşatmak. Ama harekata muhalefet edecek diğer kesimleri korkutmak için en başta çok sert tedbir alıyorlar. Yine bu 15 gün içinde Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç tahliye edilmesine rağmen serbest bırakılmadı. Oysa adadaki toplantının sıradan bir toplantı olduğu çok net şekilde ortaya çıkmış durumda artık.

Furkan Vafkı Operasyonu’na gelirsek…

Furkan Vakfı Türkiye ölçeğinde oldukça küçük bir grup. Diğer bazı cemaatlere göre etki alanları sınırlı. Ama işin bu noktaya geleceği belliydi. Geçen yıl Adana’daki bir toplantıya izin verilmeyince Furkan Vakfı üyeleri tepki göstermiş ve polis tazyikli suyla gruba müdahale etmişti. Alparslan Kuytul, politik arenada ise Erdoğan karşılığı olan biri değil normalde. Sadece kendince doğru olanları söylüyor. Ama iktidar, Suriye harekâtı ve Kürt meselesinde İslamî referanslarla yapılan bir itirazın tabanında yankı yapacağını düşünüyor ve bunun için çok sert bir müdahale yaptı.

‘AKP’NİN YAPTIKLARINDAN ÇOK DİNDARLARIN SESSİZLİĞİ YARALIYOR’

AKP’nin olaylara müdahale ederken ki sertliği mi İslamcı kesimin yapılanlar karşısındaki sessizliği mi daha çok ürkütüyor sizi?

Maalesef diğer dini cemaatler AKP iktidarından besleniyor. Yurtlar vakıflar dernekler vs… ‘Öyle veya dindar bir iktidar baştan giderse kazanımlarımızı kaybederiz’ diye korkuyorlar. O yüzden yapılan haksızlara ses çıkarmıyor. Beni AKP’nin yaptıklarından çok kendisini dindar olarak tanımlayan bu insanların sessizliği yaralıyor rahatsız ediyor.

Erdoğan’ın siyasi ömrü biterse gerçekten geriye bir ‘kazanım’ kalır mı İslamcılar için?

Ne yazık ki hayır. Atılan bütün adımlar Erdoğan’ın gücünü tahkim etmeye dönük. Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi adına birşey yapılmıyor.

Son soru: AKP geçtiğimiz günlerde ilginç şekilde iktidara geldiği günden bu yana düzenli olarak yaptırdığı anketleri Erdoğan’ın talimatı doğrultusunda askıya aldı. Niye yaptı bunu sizce?

Cumhurbaşkanı Erdoğan anketlere önem veren biri. Bunu herkes biliyor. Partiden yapılan açıklamada aylık 100 bin lira masraf olduğundan söz edilmiş. Ama AKP bunu rahatlıkla şimdiye kadar ödedi ve önemsemedi. Bence Erdoğan özellikle Afrin konusuna o kadar kilitlenmiş ki AKP toplumdan ve özellikle kendi tabanından anketler yoluyla gelecek eleştiri ve uyarıları dahi duymak istemiyor.

İpahaber

Yorumlar