2018-03-04 00:00:00

28 Şubat Süreci’nin etkisi, aradan 21 yıl geçmesine rağmen birçok kesim üzerinde hâlâ devam ediyor. 28 Şubat’ta MAZLUMDER yöneticisi olarak yapılan haksızlıklara ve mağduriyetlere göz yummayan ve darbecilere karşı mücadele veren Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, bugün de farklı bir elle belli bir kesime karşı yürütülen operasyonlara karşı yine mağdur ve mazlûmların yanında. “28 Şubat dönemine dair unutamadığınız ve sizde iz bırakan olay nedir?” diye sorduğumuz Gergerlioğlu, şunları söyledi; “Sırf başörtüsü için bir insanın hayatının alt üst edilmesi, imam hatiplerin önünün kesilmesi tabiî ki din alerjisindendi ve unutabileceğimiz olaylar değil. Dindarlar çok yoğun bir fiziksel, sosyolojik, psikolojik, ekonomik baskı altındaydı. Ancak bir olay var ki inanılmaz bir vicdansızlık örneğiydi. Son dönem kanser hastası başörtülü Medine Bircan  teyze’nin onkoloji tedavisinin başörtüsü yüzünden engellenmesi sanırım unutulmayacak en vicdansızca hadiselerdendir.” 

28 Şubat uygulamalarının bir benzerini KHK’lılara uyguluyorlar

“28 Şubat dönemi bitti mi? Mücadele başarıya ulaştı mı?” sorularına ise Gergerlioğlu’nun cevabı şöyleydi; “28 Şubat başarıya ulaşmamıştır.” 28 Şubat bin yıl sürecek “diyorlardı, ama bunun hukuktan uzak bir elitist despotluk olduğunu biliyorduk ve uzun sürmeyeceğini anlıyorduk ve öyle oldu. 28 Şubat’a karşı olan mücadelenin ilkeselliği asıl meseledir. Çünkü 28 Şubat’ta olması gereken mücadele hangi kesime karşı olursa olsun zalimce uygulamaları engellemekti. Bugün o zulme uğrayan kişiler bir takım gerekçelerle 28 Şubat uygulamalarının bir benzerini KHK’lar ile ihraç edilen kişilere ve diğer muhaliflere uyguluyor. Kendilerine yapılan için bir vicdan muhasebesi yapmış değiller. “Güç elimize geçti, oy oranımız da iyi olduğuna göre millî irade yaptığımızı destekliyor” diye düşünüyorlar ve hiçbir kaygı taşımadan T.C. tarihinin en insafsız hukuksuzluklarını, insafsızlıklarını, keyfiliklerini yapıyorlar.”

28 Şubat’ta bu denlisi yapılmamıştı 

28 Şubat ve 15 Temmuz sonrası süreci karşılaştırmalı olarak değerlendiren Gergerlioğlu, “Bu iki dönemi karşılaştırdığımızda sadece Türkiye coğrafyasında değil, Ortadoğu coğrafyasında nasıl bir demokrasi eksikliği içinde olduğumuzu görüyorum. Bugün yaşananlarla 28 Şubat’ta yaşananlar arasında hiçbir fark yok, maalesef bugün fazlası var. 28 Şubat’ta bu denlisi yapılmamıştı. Güya din adına yapıldığında yapılana göz yuman, “daha fazlasını yapın” diyen bir kitle varsa bu daha tehlikeli bir durumdur. Çünkü dindarlar vicdansız uygulamalara güya dinden de destek bulduklarını sanıyorlar. Dindarların kriterinin hukuk, adalet, özgürlükler olmadığını acı tecrübelerle tekrar gözlemledik. Farklı kesimler de genelde çok farklı değil, bu yüzden dindarların, Ak Partililerin özeleştiri yapması zorlaşıyor. Ama örnek tavır gösteren her farklı kesimden demokrat insanlar  da var ve onlar bu toplum için umut vaad ediyor, zaten şu anda tünelin ucunda görünen tek ışık bu” ifadelerini kullandı.

71 yaşındaki teyzeye peruklu fotoğraf

Gergerlioğlu’nun hatırlattığı Medine Bircan olayı sürecin içler acısı örneklerinden biriydi. Rahim ve mesane kanseri tedavisi gören Medine Bircan, 71 yaşında bir ‘teyze’ idi. 

Böbrek yetmezliği hastalığı olan ve diyalize bağlanması gereken Medine Bircan’ın,  o yıllarda kullanılan İstanbul Üniversitesi Emekli Sandığı’nın verdiği sağlık karnesindeki fotoğrafı başörtülü olduğu için rapor işlemleri tamamlanmıyordu. Çünkü İstanbul Üniversitesi  Personel Dairesi Başkanlığı 10.05. 2002 tarihinde, sağlık karnesi alacak üniversite personeli ‘yakınlarına’ başı açık fotoğraf verme zorunluluğu getirmişti. Medine Bircan’dan da sağlık kurulu raporu ve diğer işlemlerin tamamlanabilmesi için başı açık fotoğraf istendi. Fakat Medine Bircan’ın saçı yoktu. Malûm kanser tedavisi, yaşı genç olan insanlarda bile saç dökülmesine sebep oluyordu. Üstelik 71 yaşındaki bu ağır hasta kadın, ayağa kalkıp yürüyecek ve fotoğrafçıya gidecek halde de değildi. Bircan’ın oğlu, kabul edilmeyen fotoğraf ile birlikte fotoğrafçıya giderek annesinin resmine photoshopla saç ekletti. Medine Bircan, 71 yaş çizgilerine gürül gürül eşlik eden kes-yapıştır saç telleri sayesinde sağlık karnesi almaya hak kazandı. Ancak yeni sağlık karnesinin çıktığı gün vefat etti. Ölümün gazetelere yansıması dolayısıyla üniversite, personel yakınlarına uyguladığı söz konusu yasağı kaldırdı. Ancak bu durum başörtüsü yasaklarının en keyfi, en dramatik, en absürt ve en ürkütücü boyutunun Medine Bircan hikâyesiyle hafızalara kazıdı.

RÖPORTAJ: ÜLKER YILMAZ CABA

ulkery.caba@hotmail.com

Yeni Asya

Yorumlar