2018-06-10 00:00:00

Yıllarca kentimizde insan hakları ve fikir özgürlüğü hakkında yapmış olduğu çalışmalarla dikkat çeken fakat daha sonra sosyal medya üzerinde yapmış olduğu bir paylaşım nedeniyle adeta linç edilerek bir nevi ilimizden sürgün edilerek Batman'da çalışmaya ve yaşamaya mecbur kalan Ömer Faruk Gergerlioğlu HDP Kocaeli Milletvekili adayı olarak Kocaeli'ne geri döndü… Hem seçim sürecine dair hem de eski yaşanmışlıklara dair kendisiyle güzel bir röportaj gerçekleştirdik…

Röportaj: Bigman Çakman

İşte HDP Kocaeli Milletvekili Adayı Ömer Faruk Gergerlioğlu'yla yapmış olduğumuz röportajımızın tamamı;

 

*Seçim çalışmaları nasıl gidiyor?

-Gayet güzel gidiyor, hızlı başladık. Toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışıyoruz. Halkların Demokratik Partisi’ne yönelik önemli bir heyecan görüyoruz. Sahada arkadaşlarımız heyecanlı ve aktifler, AK Parti belki Kocaeli’nin en büyük partisi ama bir heyecanları kalmamış, içleri çürümüş bir parti. Biz belki baraj sınırında dolaşan bir partiyiz ama güçlü heyecanlı, inanmış bir kadromuz var, istekli bir ekip var. İzmit Topçular, Körfez, Dilovası ve Gebze gibi birçok yerde seçim bürolarımızın açılışını yaptık. Tüm STK’larla, medya organlarıyla görüştük. Vatandaşlarımızla görüşüyoruz, sahadayız, herkesle el sıkışıyoruz, herkesin halini hatırını soruyoruz.

 

*HDP’nin Kocaeli’nde ki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-HDP Kocaeli’nde zaten 7 Haziran’da 1 milletvekili çıkarmıştı biliyorsunuz. Kocaeli’nde güzel bir potansiyelimiz var biz bu potansiyeli daha da yukarı çekmek için çalışıyoruz. Halkların Demokratik Partisi sonuçta demokrasi ve hukuku çok önceleyen bir parti. Ortak vatanda demokratik cumhuriyette, eşit vatandaşlığı öneren bir partiyiz. Bunlar son derece önemli argümanlar toplumda barışın hâkim olmasını istiyoruz. Adaletin, demokrasinin, kardeşliğin hâkim olmasını istiyoruz.

                                                                                                                                           

*Vatandaşların teveccühü nasıl?

-Halkların Demokratik Partisi’nde her etnik kesimden insanımız var. Türk’ü, Kürt’ü, Afro-Türk’ü, Çerkez’i, Arap’ı, Roman’ı, Süryani’si, Ezidi’si, Laz’ı, her kesimden insanımız var. En renkli aday tablosu bizde, bunu gururla söylüyorum. Her kesimden insan, ezilenlerin yanında olmak sorunları çözmek için, bir araya gelmiş durumda, dindarı da bizde, dinsizi de bizde ve biz bundan rahatsız olmuyoruz. Hepimiz bir arada bulunmayı ve biz bunu bir zenginlik olarak görüyoruz ve bu da bize bir ivme katmaya başladı. Belki şu anda cumhurbaşkanı adayımız tutuklu, eğer Selehattin Demirtaş dışarıda olsaydı daha da artan bir ivme, daha da artan bir rüzgâr olacaktı.

 

 

*Kocaeli’nden bir nevi sürgün edilmiştiniz, bunla ilgili bir şeyler söylemek ister misiniz?

-Bu memlekete 17 yıl hizmet vermiş bir insanım. Canla başla çalıştık. ihtisası mı bitirdim İzmit’e geldim ve buradan hiç ayrılmadım. Ailem Bursa’daydı, Bursa’ya çağırdılar girmedim. Ben artık İzmit’e yerleştim, buralı oldum, Bursa’ya gelmeyi gerekli görmüyorum, burayı benimsedim dedim. Uzun süre SSK hastanesinde çalıştım. Tüm bölgenin zorluklarını biz yaşadık. Yıllarca tek başıma çalıştım, ayaklarıma karasular indiği günler bile nöbet tutum. Canla başla hizmet ettik ve sonrasında ihraç edildim, böyle bir haksızlık olamaz. Hastalarıma en iyi şekilde bakmaya çalıştık. Karşılığında siyasi nedenlerle hayatını karartmaya çalıştılar.  Bunu da niye yaptılar? “Kürt meselesi çözülsün, kardeşlikle, barışla, adaletle çözülsün, gelin bu işi oturalım konuşalım” demiştim, bu yüzden yaptılar.

 

*Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

-Ben hem bir doktorum hem de bir insan hakları savunucusuyum. Benim tek bir derdim yok, ben her türlü haksızlığa karşı çıkmış, yıllarca her hafta başörtüsü eylemi yapmış bir insanım. Başörtüsü yasağına şiddetle karşı çıktım, yıllarca Filistinliler için eylem yaptım. Kim zulme uğramışsa onun yanındaydık. Cemevlerine baskı yapıldığında, Kiliselere saldırı yapıldığında biz oradaydık. Romanlar için saha çalışması yaptık, herkes için hiçbir ayrım yapmadan elimizden geleni yaptık. Herkese derdin neyse çözmeye çalışalım dedik. Müslüman olmayan herkesten de takdir de aldık. Protestan Kilisesi’ne saldırılar yapıldığında onların hakkını savunduk Pasteur gelip bize teşekkür etti. Hukuki yardım sağladık. Biz “Hristiyan olmayabiliriz ama senin inancını yaşamanı istiyoruz”, dedik. Her zaman böyle demokrat bir perspektiften bakıyoruz.

 

*Peki çözüm sürecinde neler yaptınız? O dönemde size karşı genel tavır nasıldı?

-Kürt meselesinde, bu işi barışla, adaletle çözeceğiz, çatışmayla olmaz dedik, birçok hakarete maruz kaldık. Daha sonra çözüm süreci başladı bu sefer eleştirenler ve hakaret edenlerin hepsi bizi alkışlamaya başladı. Hükümet benim dün söylediğimden daha fazlasını söylüyordu. Çözüm sürecinde Kocaeli’ne akiller heyeti geldiğinde bizi görevlendirdiler. Kocaeli Valiliği, Emniyet Müdürlüğü emrimizdeydiler. Çözüm süreci bitti. Ama benim söylemlerimde bir değişiklik olmadı. Hep aynı sözleri söyledik, bize terörist dediler. “Bu çatışmalar toplumu bitirir, analar aynı, bayraklar farklı, gelin bu çatışmaları durduralım, bu çocukların cesedi yan yana duracağına dirileri yan yana, kardeşçe, eşitçe, omuz omuza dursun” diye bir yazı yazmıştım, bazıları kıyametleri kopardılar.

 

 

*HDP’nin Kocaeli’nde ki potansiyelini nasıl buluyorsunuz

-Biz bu alanda karşıladığını alacağımızı düşünüyoruz. Önemli bir teveccüh var. 7 Haziran havasını hissediyoruz, Kocaeli halkı bizi tanıyor. Yürüyüş yolunda yürüdüğümde bir sürü hastam beni görüyor. Belki aynı görüşten değiliz. Hocam çok sevindik iyi ki aday diyen kişilerde oldu. Hem bir doktor hem bir insan hakları savunucusu olarak siyasette vicdanın, merhametin, ahlakın egemen olacağı bir bakış açısını hâkim kılmayı çalışacağız. Siyasette ahlakı korumak, güzel işler yapmak kolay değil. Bunu hakkını da vereceğiz inşallah. Yolumuz kolay değil, zor.

 

*Demirtaş’ın tutukluluğu hakkında neler söyleyeceksiniz?

-Demirtaş’ın tutukluluğu çok büyük bir haksızlık. 5 kişi dışarıda koşuda birisini tutmuşsunuz diğerleri koşturuyor. Siz buna yarış diyorsunuz, yarış bitecek, birisi kazanacak, sizde adil bir yarış diyeceksiniz. Aklın mantığın nasıl kabul etmediği bir şey ise, Demirtaş’ın cezaevinde cumhurbaşkanlığı yarışına katılması da öyle akla mantığa aykırı bir durum, çok büyük bir haksızlık, çok büyük bir zulüm. Tamamen siyasi nedenlerle içeride ve hukuk ortada yok, yargı bağımsızlığı yok, insanlar keyfi bir şekilde içeride tutuluyor. 2013’te ki davadan dolayı anlamsız bir şekilde cezalandırılıyor. Demirtaş’ın getireceği çok farklı bir hava var, bunu engellemeye çalışıyorlar, Türkiye’de ki tüm farklı kesimlere sempatik bir dille yaklaşan, kucaklayan, kuşatan bir dilli var aslında Demirtaş’ın, siyasete önemli bir oluk getirecek biri. Yaşlı başlı siyaseti böyle insanların üzerinde zorbalık yapmak, olarak bilen siyasetçilere karşı, siyasete bir neşe, tat, heyecan, bir zekâ getiren bir insan oldu. O yüzden Selahattin Demirtaş tutuklu olmasa, dışarıda olsa önemli bir şey getirecek diye düşünüyoruz. İvme getirecekti ve bunu engellemek istiyorlar aslında, Türkiye toplumunun da barışmasını sağlayacaktı. Çünkü Demirtaş hep bunu söylüyor, bir kesime değil Türkiye toplumuna sesleniyor, karşılığını da 7 Haziran’da önemli bir şekilde almıştı. Çatışmalarda Türkiye’yi eski Türkiye’ye döndürmeye çalıştılar. Çözümsüz bir şekilde şu anda insanlarımız ölüyor. Bu insanların ailesi var, çoluğu çocuğu var. Bende bir babayım 3 tane çocuğum var, o insanların ölümünü gördüğüm zaman içim sızlıyor, mümkün değil bir baba olarak buna kayıtsız kalmak, yüreği parçalanan babaları seyretmek çok zor. Asker cenazelerine bakıyorsunuz ne kadar vahim tablolar var. Bebekler, anneler, çocuklar, dedeler, babalar ağlıyor, Türkiye bu durumu hak etmiyor. Senin çocuğun ölüyor mu kardeşim, senin çocukların askere bile gitmemiş. Garibanın çocuğu ölüyor, bütün gariban evlerine cenazeler gidiyor. 6 tane cumhurbaşkanı adayı var birisi cezaevinden katılıyor, onun 5 dakika bile televizyonlara röportaj vermesini bile engelliyorsun, miting yaptırmıyorsun, sonrada bunun adına yarış diyorsun, kabul edilecek bir şey değil.

 

*AKP ile HDP arasında bir ortaklık olacak mı?

-Yok, öyle bir şey yok. Maalesef şu anda sarayın iradesi geçerli ve sarayın niyeti bozuk, saray bu çatışmayı, savaşı, kanı devam ettirmek istiyor maalesef, niyeti belli. Daha keskin bir şekilde hâkimiyetini sağlamaya, demokrasiden daha fazla uzaklaşmaya çalışıyor. Olumlu bir adım atacaklarını çok sanmıyorum. Yoksa barış her zaman kolaydır. Barışa elini uzatana herkes uzatır. Bizde kimseye kapılar kapalı değil. Biz her şeyde barış dedik. Yeni ölümleri önleyelim. Benim davam bu. Bu kim nefret propaganda ne gelin Türkiye bunları aşmak zorunda, Türkiye çok güçlü bir ülke. Herkes bize bakıyor, herkes bizi değerli buluyor, gelişebilecek bir ülke, yanı başında savaşlar oluyor etkilenmiyor. İlla Suriye mi, Libya mı olalım, bu gidişat oraya doğrudur. İnanımız bunu anlamıyor. Suriyeliler bin pişman demokrasiye neden yaklaşmadık diye. AKP’lilere de söylüyorum, Erdoğan’a da yazdım, bu yaptığınla kazansan da kaybedeceksin. Çünkü bu doğru değil. 24 Haziran’da Erdoğan kazandı, benim için hiçbir anlamı yok çünkü içi çürümüş bir yapı, patlamaya hazır bir balon, kokuşmuş bir yapı kazansa ne olur, Türkiye kaybedecek. Bu araba yürümüyor, külüstür olmuş, iteliyorsun, kakalıyorsun, kendi karizmasıyla yürütmeye çalışıyor, bağırıyor çağırıyor, seçimde rüşvet dağıtıyor herkese, seçim ekonomisi uyguluyor, milyarlarca dolar cari açık oluştu, hesapsız kitapsız işler yapıyor.

 

 

*Ekonominin gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Ekonomi çok kötü, zaten hukukun, demokrasinin olmadığı bir ortamda ekonominin olması mümkün değil. Tek adamcılığın olduğu serbest girişimin olduğu bir ortamda canlı ekonomik bir ortam oluşamazdı. Daha dışarı bağlı bir ekonomik ortam oluştu, cebimizden her gün para çalınıyor inanılmaz bir şekilde. Zenginler daha zengin oluyor, fakirler daha fakir oluyor. Para artışı var ortalıkta ama zenginin cebine giriyor, ara gitgide açılıyor. Yatırımcılar yatırım yapmak istemiyor, herkes daha çok garanti işlere yöneliyor, 3 5 kuruş elinde olan gidip daire alıyor, inşaat yapıyor, inşaat yap yap yap nereye gidecek. İnşaatla bir ekonomi getirmeye çalışıyorlar, inşaat ekonomi oldu. Hem sağlığı bozan hem de çevreyi bozan hantal hantal yapılar ortaya çıktı.  Dolar belki seçim sonrası daha da patlayacak, üretici artık tarlasında malını yakıyor.  Her şeyi ithal ediyorsun, tarım, hayvancılık, sanayi bitmiş, her şey taşıma suyla yapılmaya çalışılıyor. Üreticiyi mahvettin, dışarıdan getiriyorsun ne olduğu belli olmayan etleri sonra ucuz et getirdim diyorsun. Emekli inim inim inliyor, Bin TL seçim rüşveti getirmişsin. Asgari ücretli perişan halde, standart bir hayat 6 bin olarak olmuş. Adam dedi ki ben tek adam olacağım, hukuktur, demokrasidir tanımam dedi, bankacılarla faiz kavgası ediyor. Faizler şöyle olacak diyor, sen sus diyor, sende sus diyor adam böyle ülke yönetiyor. Ona diyor sen onu bilmezsin. İnsan bir edebini bilir, ben bir doktorum, bir mühendis adamın işine burnumu sokmam.

 

*Son olarak Kocaelililere neler söyleyeceksiniz?

-Kocaeli halkına önemli mesajlarımız var. Beni bir doktor olarak tanıyorlar. 17 yıldır bu memleket hizmet ettim. 2007 yılından beri medyadan da tanıyorlar, çıkarlarım için hiçbir zaman ön planda olmadı bunu herkes biliyor. Yurtdışın da önemli gazeteleri de insan hakları savunucusu olduğum için benimle röportaj yaptı. Zalim yöneticiler bizi insanlarımızdan uzaklaştırdılar. İnşallah vekil olacak döneceğim. Ben sahayı biliyorum, koşturan biriyim, çalışkanım, üretkenim, her türlü teklife açığım, olumlu bakarım hayata, herkese açığımdır. Aslen Şanlıurfalıyım ama uzun süre batıda yaşamış birisiyim. Batıyı da, doğuya da çok iyi biliyorum, Kürtler ve Türkler arasında bir köprü olabilecek biriyim, bu çok önemli bir şanstır. Bu şansı halkımız kaybetmemelidir. HDP hakkında ön yargılar var biliyorum ama yıllarıdır tanıdıkları Ömer Faruk Gegerlioğlu buradaysa hiçbir endişe etmesinler, gönül rahatlığıyla oy verebilirler, zaten ben bunu bana gelen özel mesajlarda görüyorum. MHP’liyim ama sana oy vereceğim diyen insanlar var, hiç HDP’ye vermeyi düşünmezdim ama ordasınız diye size vereceğim diyen var. Sen kazan diye her akşam dua ediyorum diyen teyzelerimiz var. Bunlar benim arkamda, arkamızda hiçbir maddi güç yok ama inşallah bunlar sayesinde kazanacağımızı düşünüyoruz.

Yorumlar