2008-10-04 00:00:00

Balıkesir, Ayvalık-Altınova Beldesi Olayları MAZLUMDER Gözlem Raporu

MAZLUMDER Genel Merkez, MAZLUMDER Bursa Şubesi ve MAZLUMDER İzmir Şubesi tarafından Hazırlanan Balıkesir, Ayvalık-Altınova Beldesi Olayları MAZLUMDER Gözlem Raporu

BALIKESİR, AYVALIK- ALTINOVA  BELDESİ OLAYLARI  MAZLUMDER GÖZLEM  RAPORU

 

 

MAZLUMDER  Genel  Merkezi

MAZLUMDER  Bursa  Şubesi

MAZLUMDER  İzmir  Şubesi

 

4-10-2008

 

OLAY             : Altınova beldesinde 30 Eylül 2008 günü beldeye daha önce yerleşmiş bir kısım Kürt gençler ile belde yerlisi diğer bazı belde sakinleri arasında yüksek sesle müzik dinleme yüzünden çıktığı belirtilen tartışmanın büyümüş, olay yerinde bir kalabalık oluşmuş, tartışmanın taraflarından olan bir Kürt gencin kendine ait kamyoneti   kalabalığın üzerine sürmesi ile 2 kişi ölmüştür. Bunun üzerine oluşan kalabalık Kürtlere ait olduğu bildirilen bazı ev ve işyerlerini 3 gün akşamları taşlayarak hasar vermişlerdir. Bunun üzerine bir heyet oluşturularak olayın meydana geldiği beldeye gidilerek incelemelerde bulunulmuştur.

 

 AMAÇ: Altınova beldesinde yaşanan olaylarla ilgili olarak inceleme ve gözlemde bulunarak olayların   çıkış ve kitleselleşme nedenini belirlemek, olayların varsa  provokatif   boyutunu gözlemlemek,  güvenliğin sağlanmasında varsa yaşanan ihmal ve zaafları tespit etmek, tarafsız gözle elde edilen bilgileri  kamuoyu ile paylaşarak doğru  bilgilenilmesini sağlamak, hazırlanacak gözlem raporu doğrultusunda ilgili resmi makamları bilgilendirerek, alınması gerekli önlemler konusunda ilgilileri uyarmak  suretiyle harekete geçmelerini sağlamak, can ve mal emniyetinin korunması ile  huzur ve güven ortamının yeniden tesisine  katkıda bulunarak hak ihlallerine engel olmak.

 

 

İNCELEME HEYETİ          : MAZLUMDER Gen.Bşk.Ömer Faruk GERGERLİOĞLU, Bursa şb. Bşk.Hasan ÜNAL, İzmir Şb.Yk.üyesi Av.Mehmet GÜN, İzmir Şb.üyesi Ethem TATAR’dan oluşan bir heyet ile beldeye gidilmiştir.

 

YAPILAN GÖRÜŞMELER:  Görüşmeler üç kategoride yapılmıştır.

a)      Mağdurlarla yapılan görüşmeler

b)      sivil vatandaşlar ve kanaat önderleri ile yapılan görüşmeler

c)      Resmi makamlarla yapılan görüşmeler

 

 

 

 

MAĞDURİYET  YAŞADIĞINI  BELİRTEN   KİŞİLER  İLE GÖRÜŞMELER        :

 

            Olayın mağdurlarından Kasım YEĞİN ile görüşme;    Kendisi Ağrı’lı olup ailece 30 yıl önce beldeye taşındıklarını, beyaz eşya dükkanı işlettiğini, gençler arasında çıkan kavgadan haberinin olmadığını, ölüme sebebiyet veren kişi ile herhangi bir akrabalığının olmadığını, yapılan taşlı saldırılarda dükkanının camlarının kırıldığını, içindeki satışa sunulan malların tahrip edildiğini, taşlamak için toplanan kalabalığın PKK aleyhine slogan atarak kendilerine saldırdığını, oysa kendilerinin herhangi bir şekilde PKK ile irtibatlarının olmadığını, DTP ile de ilgisinin olmadığını, herkesin de bunu bildiğini,  jandarmanın her olayda geç geldiğini, geldikten sonra da ciddi bir müdahalede bulunmadığını, yıllardır dostluk yaptıkları kişilerin dahi  dükkanlarına  saldırdığını   görmekten büyük üzüntü duyduklarını, ayrıca belediye başkanının kışkırtıcılık yapıp dolmuşlarla çevreden insan getirdiğini, kamyonetle taş getirterek dükkanın olduğu caddeye döktürdüğünü ilave olarak beyan etmiştir. Dükkanının   üstünde olan evinin camından baktığında bunları gördüğünü, belediye işçilerinin de taş atan ve saldıranlar arasında olduğunu belirtmiştir. Olaylar nedeni ile 300.000.YTL civarında zarar gördüğünü ifade etmektedir. Kürtlerin beldeye gelerek zengin olmasını kimi belde halkının kıskandığını belirtmiş, kendileri ve çocuklarının dışarı çıkamadığını, okullar açıldığında okula gönderemeyeceklerini, çünkü hayatından endişe ettiklerini, konuya acil müdahale edilmesi gerektiğini beyan etmiş ve  ek  olarak“ Bir çok yatırımım var. Gördüğünüz apartmanların bir çoğunu ben yaptım. İşimizle uğraşıyoruz. Başka şeyle işimiz olmaz. burada sabaha kadar evimiz işyerimiz taşlanıyor,  saldıranganlarla   boğuşuyoruz. Taşlıyorlar, jandarma müdahale ediyor, gidince yine aynı şey. Malları bile alıp götürüyorlar. Bizim ne suçumuz var. Cinayeti biz işlemedik, hiçbir ilişkimiz yok. Kavgayı çıkartanlar zaten serserilik yapanlar. Seserilerle bizim ne işimiz olur. İş güç sahibi insanlarız. Yerlerimizi evlerimizi yakıp, yıkıyorlar. Asker sonra geliyor. Bayrak taşıyıp bayrak sallıyorlar. kime karşı taşıyorsunuz? hepimiz burada yaşıyoruz. doğulu isen hemen PKK damgası vuruyorlar. ne Azeri  ne de  başkasını ayırmıyorlar. Doğulu olman yetiyor. Doğulu olup Azeri kökenlilerde saldırıya uğradı, zarar gördüler. 30  kişiye bakıyorum, ben ne yapıyım şimdi? Dağa mı çıkayım.  Dışarı çıkamıyoruz. Kavga eden başkaları ama  bizim camları indiriyorlar.

Bayramın İlk günü ben burada evim de oturuyorum. kardeşim bir ara dışarı çıktı. Koşa koşa geldi “abi” dedi “dışarıda birbirini öldürüyorlar” Erdoğan diye bir nakliyecinin oğlu. kavga etmişler. çocuğun zaten kafası  yerinde değil. Serserinin teki. geçmiş kalabalığın üzerine sürüyor arabayı. babasını dövmüşler, oda dayanamamış diyorlar. bizim haberimiz bile yok.

Kimileri Rant peşindeler. 10 yıldır benim ekmek verdiğim elektrik işimi yapan adam bile baktım akşam camlarımı taşlıyor. “ ayıp değil mi” dediğimde de “ kusura bakmayın yapmak zorundayım, yoksa bizi de dövecekler” diyor. Söylüyorum  yanlış yapıyorsunuz diye ama bir faydası olmadı. çocuğu   öldürülen  kadın bile   “kardeşim, çocuksa, benim çocuğum   öldürülmüş , size ne oluyor? Siz ne yapıyorsunuz? Komşumun evine niye saldırıyorsunuz” diyor. Çevre köylerden dolmuşla adam getiriyorlar. şu anda ara sokaklar bile tahrip edilmiş vaziyette. Komutanı arıyorum “işte buradalar saldırıyorlar diyorum”, diyor “ne yapayım bende engelleyemiyorum. Eskidende ufak tefek çekememezlikler vardı. ama şimdi başka. İlk  gün  karanlık basınca  elektrikleri kestiler, saldırıyı başlattılar. saldırı bitiyor, elektrikler geliyor. Belediyede çalışanlar da kavgaya katıldı yaralı olanlar bile var. İlk gün bayram günü akşam yürüyüş yaptılar işyerimi darmadağın ettiler. 10 dan fazla işyerini harap ettiler.

Dün kadınlar mağazaya girdi her şeyi kırıp döktüler. İşyerindeki mallarımızı alıp götürdüler.

Bu işe belediye de karıştı. Altınovaya  gelen  miletvekillerini   içeri sokmadılar. Ama her nasılsa dışardan toplanan taşlar geliyor. Zararımız çok fazla. Trilyonluk alacaklarım var ama Hiç birini alamıyorum. şu anda bütün hayatım durdu. Bütün işim durdu. Ortam sakinleşmedi. Bu gece(2 Ekim Perşembe   gecesini kastediyor) sabaha kadar taşladılar yine. bu akşam Molotof kokteyli atıp, iki yeri yaktılar. Gece saldırıyorlar birbirimizi taşlıyoruz ama karşı taraf,  sonra gidip “komutanım Kürt bayrağı astılar” diyorlar. Yalan söyleyip tahrik ediyorlar. Tamamen provokasyon işi. Ben burada dünyanın işini yapıyorum. PKK ile ne bağlantım olabilir.  Diyarbakır Ak Parti milletvekili Abdurrahman beyi aradım “abi, ne olacak halimiz” dedim. “ilgileneceğim” dedi ama hala perişan vaziyetteyiz.Şu anda bile güvenlik oldukça yetersiz. Mahvolduk gitti.

Akşam karakol komutanı söyledi  saldıranlar   “bu gece şu kadar PKK’lı geldi” söylentisi yayıyorlarmış. Çocuğum  , akşam jandarmaya “abi görmüyor musunuz niye bir şey yapmıyorsunuz” demiş   onu  cevapsız  bırakmışlar.milyarlık iş verdiğim   benden  ekmek  yiyen  adamlar bile şimdi bize karşı.  İş başka yöne gidiyor diyorlar.Yıllardır  birbirimize  kız aldık, kız verdik.  çoğu bu işten rahatsız ama bir grup bunu tahrik ediyor. en büyük kışkırtıcı da   başkanın kendisi.Kendi sokağımıza kimseyi sokmamaya çalışıyoruz. Ama diğer sokaklar tarumar. bir tek çıkmaz sokağa(oturduğu sokağın ismi) giremediler. Saldırganlar  “çıkmaz sokaktan kimse çıkmayacak”  diyormuş.Yemeğimizi, ekmeğimizi bir komşumuz temin ediyor. Biz çıkamıyoruz

 

      İsmini vermek istemeyen bir esnaf ;   Kürt olduğunu, 40 yıldır beldede yaşadığını, genel olarak kendilerine Kürt oldukları için tahammülsüzlük yapıldığını, adeta “doğulu isen ekmek yok” denildiğini, meydana gelen olaylardan sonra  çok tedirgin olduklarını, aldıkları duyumlara göre Kürt olan esnafa ambargo konulması çağrılarının yapıldığını, yerel esnafın da bunu fırsat bildiğini, ölen kişilerden  Kürt  olmayan  birinin hanım tarafından akraba olmasına rağmen cenazesine korkudan gidemediğini, daha önceki karakol komutanının ilçede birçok kişiye beldedeki Kürtlerin hepsinin PKK’ lı olduğunu ve sürülmeleri gerektiğini söylediğini, evleri ve işyerleri taşlanan esnafın ne PKK ile ne de DTP ile ilgilerinin olmadığını, olaylarda Küçükköy beldesinden gelen bazı kişilerin etkili olduğunu, bu kişilerin beldeye girmesine jandarmanın engel olmadığını, ama arabalarla taş getirildiğini ve evlerin taşlandığını bu taşların kontrolden nasıl geçtiğini anlayamadığını söylüyor. “Kavgada bir suçumuz olmamasına rağmen neden saldırdıklarına  bir anlam veremiyorum. Birkaç ay önce yine burada yerliler arasında buna benzer cinayetin işlendiğini ancak bundan dolayı kimsenin galeyana gelip öldürenlerin yakınlarının evlerine saldırmadığını ancak şimdi hiç ilgimiz olmamasına rağmen sırf öldüren kişi doğulu diye galeyana gelip infiale kapılıp tüm doğu kökenli vatandaşların hedef yapıldığını anlayamadığını söyleyip bütün bunları çok yanlış ve anlamsız bulduğunu belirtiyor. Saldırıdan zarar görmediğini ancak kendisini emniyette de görmediğini ifade ediyor. “Artık kimse emniyette değil. Birileri bu olayı kullanıyor. Evime büyük bir bayrak astım. Saldırıya uğrayanların hepsi öyle yaptı. Bayrak asarak kendimizi korumaya çalıştık”. Belediye başkanının  halkı yatıştırma için çağrılar yapması  halinde  olayların önlenebileceğini ancak başkanın bunu yapmadığını  beyan etmiştir.

 

Evi  ve  işyeri  taşlanan  Harun YEĞİN  ile yapılan görüşme;   Ölüm olayından haberinin olmadığını, bayramın 1.günü akşam evinin önüne yaklaşık   400-500 kişinin toplanıp evini taşladığını, ilk gün jandarma 500 m uzakta olduğu halde ancak bir saat sonra geldiğini, ikinci gün 15 dk sonra bir panzerin geldiğini pek etkili davranmadığını  göstericilere  “Arkadaşlar haydi  dağılalım  artık  yeter”  diyerek  gayet   kibar hitaplarda bulunulduğunu,    hatta evin altındaki kiracısının dükkanının dahi taşlandığını, ev ve işyerinin   olay yerine  1 km uzaklıkta olduğunu, olaya karışanlar ile herhangi bir akrabalıklarının olmadığını, kendi ailesinden ve akrabalarından göz altına alınan kimsenin olmadığını , dışarı çıkamadıklarını , alışveriş yapamadıklarını ancak ekmek almaya ufak çocuklarını gönderebildiklerini onların da rahatsız edildiklerini , evinin  salonunun  kırılan  camlarını yaptıramadıklarını,   tüm doğuluların işyerlerine saldırıldığı, kendilerinin varlıklı olmalarının kıskanıldığını, aslında herhangi bir siyasi kişiliklerinin olmadığını kimseyi tahrik edici bir harekette bulunmadıklarını ancak Türkiye’de Kürtler ile ilgili bir gerginlik olduğunda tam belli edilmese bile buradaki halkın da etkilendiğini PKK’ ya olan kinlerini bütün Kürtlere yönelttiklerini  , aslında bu olayların içinde tüm partilerin parmağının olduğunu, belediye başkanının kendilerini hiç ziyaret etmediğini , kalabalığı yatıştırıcı herhangi bir girişimde bulunmadığını , karakol komutanın da aynı şekilde ziyaret edip destekte bulunmadığını ancak ruhsatlı silahı ile saldırıları def etmek için birkaç el havaya atış yaptığı için hemen jandarmanın gelip evini aradığını,genelde yerel halkın özele MHP’ lilerin düğün ve sünnetlerde – secimlerde fırsat bilip sloganlar attıklarını bozkurt  işaretleri yaptıklarını  hatta çoğu zaman diğer partililerin de iştirak ettiğini  pazartesi okulların açılacağını ancak çocuklarının okula göndermeyeceklerini can güvenliklerinin olmadığını  beyan  etmiştir. hiç ummadığı en yakın komşusunun evini taşladığını   beyan  etmiştir.  “Birileri kışkırtıyor. Bir tahammülsüzlük var. En çok da bu kadar insan içinden hiç mi aklı başında birileri yoktu ki bu saldırıları durdurmak için kimse hiçbir çaba sarf etmedi  Ne PKK ‘ lılığı kabul ediyorum   ne de husumeti. Bizim bir sorunumuz yoktu diyor. Evimin   camları yerle bir,  altta marketim   taşlanmış. Camlar  kırık  perdeler sağa sola savruluyor  soğuk  oluyor, yaptıramıyorum. Hiç kimse gelip halimizi sormadı. Ne Başkan ne kaymakam ne de jandarma. Jandarma hep taşlamadan  sonra geldi. ilkinde bir saat sonra geldiler. Sonrakilerde de 15 dakika sonra geldiler. “ şeklinde beyanda  bulunmuştur.

 

Harun Yeğinin 19 yaşındaki oğlu Hakan  Yeğin  :     En iyi arkadaşlarım onlardı. Hep beraberdik. Kimseye ayrım  yapmazdım. Önce onlar   bizi  taşladı. Küçük çocuklar bile gelip taşladı.  Ama lafa geldi mi hep biz hain gösteriliyoruz.  bize bayrak sallıyorlar. Şehit cenazelerinin kaldırıldığı günler genellikle bize hep tavır alırlardı. Ama başka bir şey olmazdı sonra tekrar normale dönerdi. Yani Türkiye de ki terör gerilimi şehit cenazesi burayı da etkiler “hepiniz aynısınız” derlerdi .Bize  imalı bakış  ve davranışlarda bulunurlardı,  ama üzerinde durmazdık. Allah’a havale ettik hepsini , gitmemizi mi istiyorlar. Nereye gideceğiz. Belki öldürürler ama bir yere gidemeyiz”   şeklinde beyanlarda  bulunmuştur.

 

 

SİVİL VATANDAŞLARLA  YAPILAN  GÖRÜŞMELER:

 

Konuşmak isteyen gönüllü bir  vatandaş:   İsmini vermek istemeyen bir vatandaş yanımıza gelip  önce kim olduğumuzu soruyor kendimizi tanıtıyoruz. “olaylar iki kişinin öldüğü kavga ile başladı. Saldırıya uğradıklarından şikayetçi olanlar kışkırttı bunları. Kavgaya da karıştılar. Ölen adamlara bir darbe de onlar vurdu. Kameraya çekildi hepsi. Ben gördüm bunların görüntülerini. Millet bunun için kızgın. Yani kendileri sebep oldular.” Yanında ki arkadaşı itiraz edecek gibi oluyor tersleyip susturuyor hemen. Ona konuşmasını söylüyoruz ama konuşmaktan kaçınıyor.

 

Belde halkından kahveci Mustafa AKSOY;   olayın başlangıçta siyasi bir yönünün olmadığını, evleri taşlananların da olayla ilgilerinin olmadığını, sadece doğulu oldukları için saldırıların yapıldığını beyan etmiştir.

 

İsmini vermek istemeyen, ancak MHP’li olduğunu söyleyen  bir  esnaf;   “Kürtlerle etnik bir sorunumuz yok. yıllarca birlikte yaşadık. Kız alıp kız verdik. Burada mal mülk sahibi oldular. Büyük işler aldılar. Kimse onları rahatsız etmedi. Ama farklılar düğünlerini ayrı yapıyorlar. Düğünlerde silah kullanıyorlar. PKK bayrağı renklerini taşıyor  ve silah  kullanıyorlar. Tahrik ediyorlar. Gençleri silah taşıyor. Çocukların kavgalarına tüm kürt kadınları aynı anda müdahil oluyorlar. Halbuki burada yaşıyorlarsa  bizim gibi yaşamayı bizimle yaşamayı öğrenmeliler. Ya bizim gibi yaşayacaklar ya da şikayet etmeyecekler. Tahrikten kaçınacaklar. PKK ya destek çıkmayacaklar. DTP li milletvekili buraya gelmiş bu açıkça  tahriktir. Ne işi var böyle bir günde burada. Olayları başlatan kavga siyasi değildi. Bu kavgada kimsenin rolü yok. Adli bir vaka. Ama insanların üzerine araba sürülüyor. zaten eskiden beri bir rahatsızlık da vardı. PKK bayrakları taşıdılar. Üç beş Kürt zengin var bunları yönlendirip tahrik eden. Bunlar elini çekerse diğerleri durulur. burada bütün Kürtlere saldırılmadı sadece DTP ye destek veren Kürtlere saldırıldı. Bu zenginlerin   sermayelerini PKK gönderdi deniliyor. bizi ilgilendirmez ama düğünlerinde silah atıp PKK renklerini taşırlarsa  bundan başkasını bekleyemezsiniz. Her şeyin bir sınırı var. Bakın size bir örnek vereyim. Cenazenin kaldırıldığı gün; millet yürüyüş halinde. Onlar ise yürüyüş yapanların gözü önünde, daha önce olaylarda kırılan/indirilen arabalarının camlarını yeniden takmaya çalışıyorlar. Yani siz kırsanız da biz yeniden takarız havasındalar. Bu tahriktir. Beraber oturuyoruz, Kürtçe konuşuyorlar konuşsunlar ama  yanımızda  yanlış anlayacağımız  şekilde  konuşmasınlar bu da bir tahrik yani. Halk öyle galeyan haline geldi ki sırf esmer olduğu için bir JİTEM görevlisini zor kurtardım ellerinden. Bazen böyle de olabiliyor. Pazartesi okullar açıldığında çok olayların çıkabilir” demiştir.

 

 

Siyasi parti temsilcileri ile görüşme:

 

Ziyaret ettiğimiz  Demokrat parti ve CHP de  yetkili kimse  bulunamadı. DSP belde başkanı bize hiçbir açıklamada bulunamayacağını gerekli bilgileri kaymakamlıktan ve belediye başkanlığından almamızı salık vermiştir.  DTP’ nin belde teşkilatı  olmadığı  öğrenildi. MHP belde başkanı da aynı şekilde belediye başkanı ile görüşüp görüşmediğimizi sorup,  görüştüğümüzü    belirtince de   “başkan ne söylediyse bizde aynı şeyleri söylüyoruz.” deyip görüşmeyi  bitirmiştir. AK Parti belde başkanı yapılan görüşmede, kendi çocuğunun da olaylara karışma nedeni ile gözaltında olduğunu, bu nedenle detaylı açıklama ve beyanda bulunacak durumda olmadığını belirtmiştir.

 

           

Belediye başkanı Mehmet Ali AKÇAL ; Olayın adli bir olay olduğunu, Kürt- Türk çatışması gibi yansıtmanın uygun olmadığını, bazı kışkırtıcıların olayları abarttığını ve kışkırttığını,  ölenlerin çevresinin geniş olmasının da etkisi ile olayların büyümüş olabileceğini ancak endişe edecek bir durum olmadığını belirtmiştir. “Öncesinde de  gençler arasında ufak tefek tartışmalar belki yaşandı ama bu anlamda beldemizde herhangi  bir ciddi gerginlik yaşanmamıştı. Olayda Ölenin sülalesi geniş, büyümesinde bununda etkisi var. Ölenin ailesi   aslında sakin.  Ancak   olay, belki onların dışında büyüyor yada büyütülüyor. Olay anında taşlama oldu. Gençler biraz fevri davranıyor. İki can kaybedildi tabii, kolay değil Burası bir belde, emniyet olmadığı için ilk anda olaylara engel olunamadı. ancak sonra çevreden destek kuvvetler getirildi. Nufusumuz  10.500 dür. Yazın ise nüfüs 70.000 e kadar çıkar. Buranın muhakkak ilçe olması gerekiyor. Doğu kökenli dediğimiz vatandaşlar yeni gelme değil. 30 yıldır burada yaşayan insanlar. Şimdilik olaylar duruldu. DTP’li  milletvekilinin gelmesiyle Dün biraz hareketlendi ama duruldu, gerilim geçti. Gençler biraz fevri davranıyor.  Dün iki  küçük  çocuğun eline patlayıcı falan verilip  attırılmış ancak herhangi bir zarar söz konusu değil.”  şeklinde  beyanlarda  bulunmuştur.

 

İsmini vermek istemeyen bir güvenlik görevlisi ;  “Jandarma olarak ellerinden geleni yaptıklarını ancak yetersiz personel nedeni ile yetişemediklerini, aldıkları duyuma göre yerel halktan bazılarının zengin Kürt işadamlarından borç para aldıklarını, ödeyemedikleri için yapılan yasal takiplere tepki olarak bu olayı fırsat bilip dükkanları taşladıklarını” beyan etmiştir.

 

Ayvalık  Kaymakamı ile  görüşme;  Ayvalık kaymakamı ile görüşülmüştür. Kendisi 15 gün önce yeni atandığını,  Balıkesir valisinin açıklamasının esas olduğunu beyan etmiş,  ve  kayıtdışı  olması şartı ile  bizimle   görüşme  yapacağını  belirtmiş,  bunu  kabul  edeceğimizi  belirtince   görüşme  gerçekleşmiştir.

 

 

 

TESPİTLER .

 

1-     Heyetimiz olayların başlamasında etkili olan kavganın iki ölümle sonuçlanan ciddi sonucuna rağmen, kavga ve sonucunda işlenen cinayetin hiçbir  etnik temelinin olmadığı konusunda  tüm  kişilerin hemfikir olduğunu   tespit  etmiştir.

2-     Ana cadde üzerinde 10 civarında işyerinin tahrip edildiği tarafımızdan görülmüştür. . Ayrıca bazı apartmanlarda dairelerin camlarını da kırıldığı da görülmekle mahalle aralarına girilemediğinden diğer hasarlı işyeri ve evler tespit edilememiştir. Tanıkların beyanlarına göre hasarlı ev ve işyerleri  50 civarıdır. Taşlanan  işyerlerinde büyük  maddi  zarar  olduğu  tespit  edilmiştir.

3-     Belediye başkanı ve kaymakam halkı yatıştırmak için duyuru yapmamıştır. Bize de ciddi beyanlarda bulunmamışlardır. Doğulu vatandaşlar büyük bir panik içinde oldukları halde olayları gerekli ciddiyetle değerlendirmedikleri tespit edilmiştir.

4-     Evi taşlananlar dahil doğulu ve yerel halk fark etmeksizin evlerin çoğunda bayrak asılı olduğu görülmüştür.

5-     Raporun tutulduğu  03.10.08 günü çeşitli yerlerde jandarmanın kontrol noktaları oluşturduğu da tespit edilmiştir.

6-     Tespitler için gezildiği esnada motosikletli yerel halktan bazı gençlerin cadde üzerinde devamlı tur atarak etrafa bakındıkları tedirgin edici bir durum olarak tespit edilmiştir. Bazı işyerlerine motosikletli kişilerce Molotof kokteyli atıldığı bildirildiği için bu durum önemsenmiştir.

7-     Güvenlik güçlerinin olaylar esnasında gereken etkili önleyici tedbiri almadıkları kanaatine varılmıştır. Görsel medyadaki görüntüler de bunu teyid etmektedir. Resmi makamların   olayların neden böylesine etnik bir çatışmaya dönüştüğü konusunda henüz ciddi bir  teşhisinin olmadığı,   ya da bunu rant ve tefecilik gibi basit nedenlere bağlama meyilli olduğu veya nedenini   paylaşmaktan kaçındığı   tespit  edilmiştir.

8-     Olayların  büyümesine  ve  devam  etmesine  yol  açan  önemli  miktarda   asılsız  söylentinin  ortalıkta  dolaştığı  tespit  edilmiştir.

9-     Mağdurların  can ve mal emniyeti ve gelecek kaygılarının çok güçlü olduğu bu anlamda tehlikenin potansiyel olarak devam ettiği   tespit  edilmiştir.

10- Olayların  üzerinden 5  gün  geçmesine  rağmen  iktidar    tarafından  herhangi  bir  yetkilinin  bölgeye  gitmediği  tespit  edilmiştir.

 

SONUÇ VE ÖNERİLER     :

           

              Olayların daha fazla büyümemesi ve kronikleşmemesi için güvenlik güçleri yanında yerel yöneticilerin daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir.  

 

              Basına  yansıyan    Balıkesir  Valisi  Selahattin  Hatipoğlu’nun  “Bazı  taşkınlıkları  hoş  gördük”  şeklindeki  ifadelerini  kabul  edilemez  buluyoruz. İçişleri  Bakanını     Vali  Selahattin  Hatipoğlu’nu  açığa  almaya  davet  ediyoruz.

 

            Olaylar için taş getiren kamyonetin belediye ile ilişkisi araştırılıp sonucuna göre gereken yasal işlem yapılmalıdır.

 

            Olaylarda zarar gören kişilerin zararları bir an önce karşılanmalıdır.

 

            Taşlama ve Molotof kokteyli atma eylemlerinin failleri en kısa sürede tespit edilip yargı önüne çıkarılmalıdır.  Olaylarda  güvenlik  güçleri  adil  bir  tutum  sergilemelidir.Devam  eden  gerginliğin  yeni  olaylara  yol açmaması  sağlanmalıdır.

 

            Okulların açılacağı 6.10.08 günü için okullarda gerekli güvenlik önlemi alınmalı ve okula gitmede can güvenliği endişesi olmamalıdır.

 

            Hiç kimse mensup olduğu ırkından dolayı potansiyel suçlu muamelesine maruz bırakılamaz. Güneydoğu’da  çatışmaların   devam  edip,  barışın  sağlanamamasından  dolayı  oluşan  gerilimin  sivil  halk  üzerinde  son  derece  olumsuz  tesirlerde  bulunduğu , Türk  Kürt  çatışmasının  körüklendiği anlaşılmaktadır. Birçok  farklı  bölgede de aynı  tehlikenin  varolduğu  üstü  örtülemeyecek  bir gerçektir. Mülki  amirler  konuyu  geçiştirici  yaklaşımlarından  vazgeçmelidir. Yasama, ve  yürütmenin  Kürt  sorunu  konusunda  etnik  ayrımcılığı  ortadan  kaldırıcı  adımları  atması  gerekmektedir.  Şiddet  olaylarının  biran  önce  durması  gerekmektedir. Yargı  bağımsız    duruşunu  kim  olursa  olsun  herkese karşı  göstermelidir.  Kamu idarecilerinin  daha  sorumlu  davranarak  büyüme  sinyali  veren  olaylarda  adil  tutum 

Yorumlar