2008-01-15 00:00:00
Taksim’de yılbaşı gecesi turistlerin alkollü şahıslar tarafından taciz edilmesi büyük yankı buldu. Bu iğrenç olayın nedeni üzerinde medyada pek çok fikir ileri sürüldü. Kimine göre yeterince çağdaşlaşamadığımızdan dolayı turistlere böyle çirkin saldırılar yapılıyormuş. Kimine göre kadın erkek ilişkilerinde kısıtlama yapılan bir toplum olmamızdan dolayı bu taciz olayı gerçekleşmişti. Hatta Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil’e göre Ülkede “dinci bir iktidarın” olmasından dolayı böyle bir olay olmuştu.
Aslına bakacak olursak ortada alkol almış olan ve bunun etkisiyle sağa sola sarkıntılık eden bir güruh var. Olayın derin sosyolojik tahlillerine inmeden önce köşe yazarlarımız alkolün aklı ve şerefi yok eden etkisinden bahsetseydi daha doğru olurdu. Alkolün insan’ın şerefini alıp götürdüğüne dair güzel bir söz ve tavırdan örnek vermek istiyorum. İslam öncesi Cahiliye döneminde Arapların yaygın bir alışkanlığı içki içmekti. İslam’ın bu topluluğa peygamberimiz aracılığıyla tebliğinden önce de bu toplumda içki içmeyen nadir bazı kişiler vardı. Bunlardan biri daha sonra Hz. Peygamber’in en sadık destekleyicisi olacak olan Ebu Bekir’di.Ebu Bekir’e “niye içki içmiyorsun?”diye sorulduğu zaman “Ben namusumu korur, insanlık şerefini tanır bir adamım. İçki içen bunları zayi eder” demiştir. Yüksek insanlık değerleri taşıdığı için Hz.Muhammed ile Cahiliye döneminde bile yakın arkadaş olmayı tercih etmiş birinin bu sözü tüm zamanlarda unutulmaması gereken bir erdem ifadesidir. Hakikaten alkolün zararları bu kadar açıkken ve bu olay da utanç verici bir hal arz ederken hala farklı yorumlar yapanlara şaşırmamak mümkün değildir.
Bu yorumların altında hayat tarzı olarak benimsediği bir yaşantıya eleştiri gelmemesine çalışan bir anlayış vardır. Aslında alkolün şerefi ve haysiyeti ayaklar altına alan bu çirkinliği apaçık ortadadır. Hatta medya organları ve internet sayesinde bu insanlık dışı taciz görüntüleri tüm Dünya’da konuşulmaktadır. Alkol alan kişi Dünya’nın neresinde olursa olsun aklını ve şerefini kaybetme basamaklarını çıkmaya başlar. Bu olayın Türkiye’ye has olduğunu söylemek ise olsa olsa bir aşağılık kompleksi halidir.
Kalabalıklarda varolan kitle psikolojisi halinin ise Alkol ile toplu azgınlık haline bürünmesi bir gerçektir. Bu tür kitlesel reflekslerin Devlet eliyle özendirildiği topluluklarda alkolün de etkisi ile taciz ve saldırganlığın zirveye çıkmasına şaşırmamalıdır. Her türlü gösteriye Devlet eliyle izin verilen spor müsabakaları sonrası taşkınlıklar zaten böyle bir utancı bize yaşatmanın provaları olmadı mı? Daha yakınlarda Devlet’in ileri gelen yetkilileri “kitlesel karşı koyma refleksi” emri vermiş ve kitleler kendi ırkından olmadığını düşündüğü işyerlerini yağmalamamış mıydı?
Binlerce yıldır insanoğlunun yaratılıştan gelen yönelişleri anlamı taşıyan fıtratı değişmemiştir. İnsan nefsinin hoşuna giden bir çok fiilin dini emirler ile kısıtlanması bu özellikten dolayıdır. Sınırsız özgürlük tabiî ki insana yakışmayan ancak herhangi bir imtihanla denenmeyen hayvanlara özgü bir haldir. Şeref, haysiyet, onur insani vasıflardan olup korunması ve yüceltilmesi gereken değerlerdir. Binlerce yıldır alkolün genel etkileri bilinir ve fakat insanoğlu çoğunlukla nefsine, arzularına, çevrenin yönlendirmesine kanarak bu yalancı mutluluğa kanar. Fakat alkolün ortaya çıkan apaçık kötülüğünü sırf hayat tarzını korumak için gözlerden kaçırmaya çalışmak en büyük cinayetlerden daha ağır bir fiildir.
Yorumlar