2007-06-16 00:00:00

Cumhurbaşkanlığı seçimi  süreci   esnasında  yaşananların  herkese ibret  olması  gerektiğini  önceden  yazmıştık. Demokrat parti oluşturma  çabaları  esnasında yaşananlar  , hukuk dışı davranışlar  halkımızın  kahir  ekseriyeti  arasında  üzüntü  ile karşılanmıştı.Zorbaların ekmeğine  yağ  sürercesine  Mumcu  ve  Ağar’ın  oylamaya  katılmama  kararı  alması Türkiye’yi büyük  bir gerilime  itmişti.Ama  son  yaşananlar  hepimizin  malumudur.Birleştirilemeyen  iki  parti’de  milletin  bedduasını  almanın  faturasını  yaşamaktadır.Erkan  Mumcu  ve partisi  seçime bile giremiyor.Ağar ise  “keşke  o  gün  cumhurbaşkanlığı  oylamasına  katılsaydım”  demektedir.Çünkü ikisi de kullanıldıklarının  ve bozuk  para  gibi  harcandıklarının  farkına varmışlardır.Hukuk dışı  güçler  tarafından  kullanılmak  hiçkimseye  hayır  getirmez.Siyasi  tarihimiz   bunun  birçok  örnekleri ile doludur.

 

    Son  zamanlarda artan  terör  hadiseleri  karşısında  Genelkurmay’ın  hazırladığı  geceyarısı  bildirisi de   ilginç  bir  şekilde  yine  konumuzla alakalıdır. Genelkurmay  başkanlığı son  zamanlarda   ilginç  bir alışkanlık  edindi. Geceyarısına  yakın  saatlerde internet  sitesine  bildiriler  koymaya başladı. Bu  bildirilerin  normal  saatlerde  olmaması son derece dikkat  çekicidir.Silahlı kuvvetlerin  normaldışı  saatlerde bildirisi  bir  yana  içerikteki  Türkçe  cümle düşüklükleri de  oldukça dikkat çekicidir.Ülkenin  önemli bir kurumunun  internet  sitesine  yansıyan  bildirideki cümlelerin    bozuk  bir Türkçe ile yazılmasını  iyi  tahlil  etmek  gerekir.Ya bu bildiriler üst düzey  komutanlığın bilgisi  dışında alelacele  kaleme  alınıp  siteye konmakta yada  astına(!) hitap  etmedeki  özensizliği yansıtmaktadır.

    Son bildiride  daha sonra düzeltilmeye  çalışılsa da halkımız teröre  karşı    “kitlesel  karşı  koyma  refleksine”  çağırılmaktadır. Bu  çağrının  bir  mozaiği  teşkil  eden  halkımız arasında  ne gibi gerginliklere, taşkınlıklara  sebep   olacağını bilmeyenimiz  yoktur. Zaten  canı  yanmış  insanlar  sapla samanın,  terörle kürt’ün karıştırıldığı  bir ortamda  linç  faaliyetlerine başlayacaktır.Son örneğini Sakarya’da gördüğümüz sivil  kürt  kimlikli  kişilere yönelik  linç  girişimi bunun  üzerinde hassasiyetle durulması   gereken  örneklerindendir. İnternet  site   teşvikleri  ile halkı sokağa  dökmekle terör  durmaz.Zira terör  örgütü  miting ile duracak  olsaydı  zaten  şimdiye kadar dururdu.Terör örgütünün hukuk  tanımaz  olduğunu bilmiyor muyuz?.Halkın  her  kesiminin terörden  zarar  gördüğünü biliyoruz.O  halde halkı  sokağa  dökerek  bu  işi hallederiz düşüncesine kapılmakta  nedir?.Ağar ve Mumcu’yu  zoraki nikah’a teşvik  etmeye benzemez terörle  mücadele  etmek.Sonrasında  bu  ucuz girişimlerden dolayı yine zor  duruma düşersiniz.

    Terör  ‘ün  kuzey  Irak’a  girmekle  bitmeyeceğini  aslında her kesimden  bir  çok insan bilmektedir. Şu  ana kadar  Ordu’nun    24 kez girdiği  bu toprakların  şu an çok daha  karışık durumda olduğunu  bilmeyenimiz yoktur.Kuzey Irak’a girmekle terör  bitecek  olsydı  şimdiye  çokta  bitmişti.

Terörü asıl olarak kendi  topraklarımızda kurutmamız  gerekir. Bu  da teröre  neden  olan  zihniyeti  değiştirmek , demokratikleşmeyi arttırmakla olur ancak.

Hükümete  muhtıra  veren  Genelkurmay bildirisinde konu  dışına da çıkarak “Ne  mutlu  Türküm  demeyenin” düşman  ilan  edildiği  bir toplumda  Kuzey   Irak’a defalarca  askeri harekat  yapsanız da sonuç  değişmez. Zira terörü  doğuran  nedenler   kendi  zihninizdedir. Türk  Kürt  vb.  unsurları  normal tabiatı  içinde algılamaya  çalışmayan,  sorunların  çözümünü    herkesi  Türkleştirmede   arayan  bir zihniyet terörün  ekmeğine yağ  sürmektedir. Tıpkı  Ağar  ve  Mumcu’nun  cumhurbaşkanlığı  oylamasına katılmayarak  hukuksuzluğun ekmeğine  yağ  sürmesi  gibi…

 

    Yanlış  ideolojide ısrarcı  olmak, kendi  istediğini mantıksız bir emir emir komuta  zinciri  içinde buyurmak  demek ki   Ülkeye kar getirmiyor. Gariban  ailelerin  evlerine düşen  acıları  yaşamak gerekir. Tüm milletin sorumluluğunu  omuzlarında hisseden  yöneticiler,   yürek  yakan  gözyaşları  karşısında doğru kararlar vermek zorunadır.Tribünlere oynamak  gibi  bir  lüks  hiçkimse için   olamaz.Ülkede Türk  Kürt  kardeşliğini  yıkan  herkesi  Türklük  potası altında  birleştirmeye  çalışan  anlayışlar terk edilmelidir. “Güçlüyüm,  o  halde her  alanda  benim  taktiklerim  ve manipulasyonlarım geçerli olacaktır” diyen  zihniyetin devamı  toplumsal gerginliğin  devam  etmesini  doğurur. Artık Hukuksuzluk terkedilmelidir.

 

    Türkiye’nin hukuksuzluktan kurtarılması  , demokratikleşmesi  için  acilen  gereken adımların atılması  gerekir. Yeni  ve sivil bir anayasa hazırlanmalıdır. Halka tepeden  bakan  sun’i birleştirmecilik  hastalığı  terk edilmelidir.Halkı  tek  bir  ırk  etrafında yapıştırmak  veya  vehmettiği  bir anlayışa karşı  sun’i  yapıştırmalar artık terk edilmelidir.Bunları  anlattığımız esası  ile görmenin vakti  hala gelmedi mi?Hala anlaşılmadıysa  O  zaman  bize de  “Alma hukuk’un ahını çıkar aheste aheste”  demek düşüyor. 

Yorumlar