2017-12-28 00:00:00

 

 

.

Bu ülkede uzun yıllardır insan hakları savunuculuğu yaptım. Amacım hep mağdurların öteki mağdurların da hakkını anlaması, sahiplenmesiydi. Bu kolay değil…  Bizim topraklarda, insan hakları bilinci yok denecek kadar azdır. Zira ezildiklerini düşünürler ama ezilene empati yapmayı pek düşünmezler. Bu konuda maalesef en başta sınıfta kalan da dindarlar oluyor. İnsan hakları çiğnenen ve şok yaşayanlar bazen bazı gerçeklerin farkına varıyor ama çoğunlukla bu biraz geç oluyor.

 

 

 

Yıllarca uğraştığımız konularla ilgili son zamanlarda yine de gelişmeler var. Geçtiğimiz günlerde rastladığım bir sosyal medya paylaşımı çok önemli itiraflar ve özeleştiriler içeriyordu. İsmi bende saklı KHK ile işinden ihraç edilmiş eski bir polis memuru şunları yazmıştı.

 

“Ben 21 yıl polis olarak çalıştım, bütün meslektaslarım bilir.. Bütün mitinglerde (solcular, sosyalistler, komünistler, laikler, Atatürkçüler, aleviler, hatta eş cinseller vb.leri, yani ülkemin ötekileri) “susma sustukça, sıra sana gelecek” diye slogan atarlardı. Mitinglerin en cevval sloganıdır, yer gök inlerdi bu sloganla.. Meslegin ilk haftasıydı, Kızılay meydaninda duydum bu sloganı, ürpermiştim. 100 binlerce insan aynı anda bağırıyordu “Susma sustukça sıra sana gelecek”… Sonrasında binlerce kez duydum. Ben “yok canım işini düzgün yapar ve kimseye karismazsan sana bir şey olmaz” dedim. Ve gün geldi sıra bize geldi, gördüm ki yine bu ötekiler bağırıyor HERKES İÇİN hak, hukuk, özgürlük, kadın, çocuk, doğa, eğitim…” diyorlar.. konuşmak için çok geç kaldigimi düşünüyorum ve susuyorum. Bu saatten sonra yapacağım tek şey var çocuklarıma ülkemin ötekileriyle oturup kalkmalarını, onlardan insanlık öğrenmelerini ögretecem…”

 

 

İşte bu özeleştiri çok önemlidir. Memlekette birbirimize girdiğimiz, kimliklerin kutuplaştığı, kulakların sağırlaştığı, gözlerin görmez olduğu bir dönemde eski bir polis memuru çok önemli şeyler söylüyor. Eski polis memuru çok önemli dersler veriyor herkese. En başta kimseye ön yargıyla yaklaşılmaması gerektiğini anlatıyor. Sonra atılan bir slogan üzerinde düşünmek gerektiğini… Bu slogan gerçekten çok meşhurdur ama hep ötekileştirilmiştir. Bir gün sıranın size de gelebileceğini fazla gecikmeden anlamak gerekiyor demek ki. Eski polis memuru herkese kendisi gibi mahcup olmamayı öğütlüyor. Vicdanı konuşuyor ve o zaman gereği gibi düşünmediğinin itirafı ve mahcubiyetini yaşıyor. … ve“konuşmak için çok geç kaldigimi düşünüyorum ve susuyorum.” diyor. Ve en önemli vurucu cümle… “Bu saatten sonra yapacağım tek şey var çocuklarıma ülkemin ötekileriyle oturup kalkmalarini, onlardan insanlık öğrenmelerini ögretecem…” diyor.

 

Hiç kimse masum değildir, ilk taşı günahı olmayan atmaya kalkacaksa taş atmakla meseleleri halledemiyeceğimizi anlayacağız. Mesele taşlamak, dışlamak, üstünlük taslamak değildir, mesele hastalıklarımızı iyileştirebilmektir, bu yola girmektir.

 

Bu polis memuru mesleğine iade edilirse şimdi söylediklerini unutur mu? “ Evet, unutur, kimseye güvenim yok..”diyenlerdenseniz “zor hastalığın tedavisinde başarılı olmamız zor” derim. Bu ülkede ön yargılar bazen yaşanan şoklarla aşılır. Bu memur da KHK zulmüyle belli ki müthiş ötekileştirmeler yaşamış ve önemli şeyleri yaşayarak öğrenmiş. Başka bir ön yargı göstermekle sorunlar çözülmez.

 

OHAL  ve KHK’lar bu topluma çok kötülük yaptı. Kimliklerin arasındaki mesafe arttı, yarıklar oluştu, uçurumlar oluştu. Ama bazen “bir musibet, bin nasihatten evladır” atasözü gerçek oluyor. Farklı tüm kesimler yaşadığı haksızlıkları sırf kendisine yapılmış gibi düşünecek ve sadece kendi hakkını arayacaksa yaşananların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Bu zulümler zulmün sırf kendisine yapıldığını düşünenin zihninde bir insan hakları kıvılcımı çaktırmıyorsa , çekildiğiyle kalır. Ama zulmün kime yapılırsa yapılsın karşı çıkılması gereken olduğunu düşünen buradan kazanımla çıkmıştır.

 

KHK’lılarla çok konuşuyorum ve hep merak ettiğim “öteki” bilinci konusundaki değişimin  mahiyetidir . Batmanlı bir Kürt bana şunu demişti geçenlerde “polisten gördüğüm kötü muameleleri unutamam ama eski polislerin uğradığı muameleleri okuyor ve buna isyan ediyorum. “Kimseye haksızlık yapılmasın, bana kötü muamele yapılana bile…’ diyordu.

 

Diyarbakır’da tanıştığım eski bir polis memuru ise şunu diyordu “KHK ile ihraçtan sonra ne ailem ne de akrabalarım bana sahip çıktı , hatta dışladı. Ama başıma geleni duyan Kürt komşum kapımı çaldı ve “canını sıkma kardeş, biz bu mağduriyetleri iyi biliriz, geçmiş olsun” dedi. “Şimdi bu ille mesleki ilişkim kalmadı ama memleketim Malatya’ya dönmüyorum, çünkü kardeşim bana empati yapandır,  burada özel iş girişimlerim olacak” diyordu.

 

Derdim bu toplumun barışması. Nerede bir barışma görsem hasretle sarılıyorum, çünkü bu toprakların ilacı bu. Dışlama, aşağılama, etiketleme, kindarlık değil bizim ilacımız. Mesele musibetlerden ders alıp ahlak, adalet ve vicdan ekseninde ortak paydalar oluşturabilmemizdir.

@gergerliogluof

Yorumlar