2010-09-12 00:00:00

Artık referandum için son günler. Anketler yayınlanıyor ve sonuçlar daha çok “evet ibresini gösteriyor.

Hayır”cı cephenin son durumuna göz atıp niçin “evet” demek gerektiğini tekrar fehmedebiliriz. Daha önceki yazılarımızda “Kılıçdaroğlu samimi mi?” diye sormuştuk. Avcılar CHP ilçe örgütünün astırdığı afişte başörtülü Müslüman kadınların rahibelere benzetilmesi referandum da ne kadar kuvvetle evet denmesi gerektiğini tekrar hatırlatıyor. Zira sadece Müslüman hanımların başörtüsünü değil rahibelerin başörtüsünü de aşağılayan bir anlayış var karşımızda ve bu aşağılamanın devamı için “hayır” oyu talep ediliyor. İnsan en azından düşüncesinde samimi olur. CHP astırdığı afişten bile bihaber. CHP liderleri ilkönce inkar ettiler, ona, buna çamur attı. Ardından Avcılar CHP yetkililerinin afişleri bastırdığını anlayınca çark ettiler. Allah yalancıları nasıl da rezil ediyor. Samimiyet olmayınca işte böyle en ufak bir olayda iç yüzünüz açığa çıkıverir. CHP Müslüman halkı adam edecek ya…Genlerindeki din muhalifi damar açığa çıkıyor ve hristiyan rahibelerle de alay ediyorlar. Aslında burada öncelikle hakkı korunması gereken rahibelerdir. Zira ilkönce kıyas yapılarak olumsuzlanan rahibelerdir. Rahibeler de düşünce ve inanç özgürlüklerinin en doğal sonucu olarak örtünmüştür ve kimsenin onları aşağılamaya da hakkı yoktur. “Hayır” talep eden CHP yıllardır aşağıladığüı kesimlere aynı muamelenin devamını istiyor. istedikleri düzenin hiç değişmeden kalmasını istiyorlar.

Merkez sol byle de farklı sol anlayışların durumu nedir? Türk solu sağda solda “evet”çi panel basıp konuşmacılara yumurta atıp boyalı sular fışkırtıyor. Türkiye solu açısından ne kadar hazin bir gerilik manzarası. İnsanların düşüncelerinin ifadesine bile tahammülsüz işi kolaylıkla kaba kuvvet kullanmaya vardıracak bir anlayış var karşımızda. Solun gelişip tüm ezenlere karşı tüm ezilenler sınıfının blok taşlarından olması beklenirdi. Ancak sol, statükoyla iş tutmayı tercih etti. MHP ile elele verip yeni özgürlükler getirecek anayasaya “hayır” demeyi tercih etti. Faşizanlaşmış sol hayır demeyi tercih ediyor. Zira aynı MHP gibi gelişen özgürlük alanlarının karşıtı olduğu düşüncelerin işine yarayacağını düşünüyor ve bu yüzden karşı çıkışını keskinleştiriyor. Kemalist Sol teorisini pratik alanda samimi bir şekilde uygulama imkanı bulsa belki baştan safını belli etmiş özgürlükçü , demokrat sol gibi gelişebilmeyi başaracaktı ama nafile, böyle bir şeyi düşünemedi bile.

MHP’li Tunca Toskay, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulduğu gibi kalmasını istiyorsanız hayır diyeceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel esaslarını değiştirenlerden hesap sormak istiyorsanız hayır diyeceksiniz…” demiş Zaten mesele burada. Sorun üreten bir yapıya sahip çıkmakla, sinek üreten bir bataklığa sahip çıkmak arasında bir fark yok ki. Türkiye’nin hali ortada. Mutsuz büyük bir topluluk var. Kendilerine biçilen elbiseden rahatsız olan bir topluluk var. Siz bu ülkede hiç bir sorun yok diyorsanız statükoyu sahiplenmeye devam ediniz. Bu tutuculuk ve bağnazlık size çok ileri adımlar attıracak merak etmeyin!…

Peki BDP ne yapıyor. Boykot çağrısı ile statükoya destek veriyor. PKK ise bildiri dağıtıp “evet” diyenleri tehdit ediyor.

PKK'nın yan kuruluşu olan HPG'nin Dersim'de dağıttığı şu bildiriye bakın:

“Yurtsever Dersim halkını özgür anayasa yalanlarına karşı uyanık olmaya, BDP'nin boykot tavrına destek vermeye veya HAYIR oyu kullanarak hükümetin oyununu bozmaya çağırıyoruz. Bunu yapmayan parti ya da değişik kesimler hedeflerimizin başında yer alacaklarını bilmelidirler.”

“Hayır” cı PKK Hakkari’de imam katlediyor. PKK militanı Dilşat, M.E. isimli bir şahsa, Tan'ı nasıl katlettiklerini anlattı…

M.E., Dilşat'ın anlattıklarını şöyle nakletti:

“İmam, teravih namazından önce verdiği vaazda 'Ramazanda ölenler cennete gider' demiş. Dilşat bana 'Onu cennete gönderdim' dedi. Bunu söylerken hep beraber kahkaha attılar. Cinayet gecesi abdestsiz olarak teravih namazına gitmişler. Cemaatin arasında namaz kılıyormuş gibi hareket etmişler. Hatta uzun süre camide kaldıkları için pişman olduklarını söyleyerek tekrar kahkaha attılar. Dilşat, eylemden önce Şenler yokuşuna pusu attıklarını ve sabah namazına giderken imama 7 kurşun sıktıklarını söyledi. İmamların kediler gibi 7 canlı olduğunu, bu yüzden 7 kurşun atarak imamın 7 canını öldürdüğünü belirtti. Dilşat'ın sıktığı kurşunlardan 4'ü kafasına, 1'i göğsüne isabet etmiş.”

'Onu cennete gönderdim” diyen bir anlayış “evet’i engellemeye çalışıyor.

Biri panel basıp düşünürlere yumurta atıyor, diğeri 90 yıl öncekine sımsıkı sarılıyor diğeri ise dinden duyduğu alerjiyi işte böyle yansıtıyor. Bir de bunlar başarı bekliyorlar. Akıntıya kürek çekiyorlar. İnşallah sağduyu hakim gelecek ve “evet” neticesi ile hüsrana uğrayacaklar.

Yorumlar