2007-08-11 00:00:00
GERÇEK GERİLİM ALANI BELİRGİNLEŞİYOR
Ak partinin seçimi kazanmasından sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerinin varlığı gündemin sıcak kalmasını sağladı. Cumhuriyetin kuruluşu ile ülkede başlayan gerginliğin ana rengi tekrar ortaya çıkmaya başladı. Toplumsal hayattan hakim ideoloji kanalı ile dini renkleri ortadan kaldırmak isteyen irade ağır bir yenilgi aldı.Halk zorbaca uygulamalarla kendisine çizilen yolu kabul etmediğini beyan etti.Halkın bu net cevabı üzerinde antidemokratik ve sahteliği apaçık ortada olan söylemlerin etkisi tartışılmazdır. Türkiye’de ister istemez herkesin yüzyüze geleceği sorun tekrar belirginleşti. Sırtı yere yapıştırılmaya çalışılan din gerçeğinin hakim ideoloji ile sorunlu sanal bir çok sorunun silinmesi ile ana gerilim alanı olduğu artık belirginleşmiştir.
Hakim ideoloji ile rekabet içinde olduğu düşünülen tarafları tahlil ederek tezimizi ispatlamaya çalışalım. Sol muhalifliği ilk olarak irdelemek gerekmektedir. Yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan ve sonrasında bir çok ülkede devrimler ortaya çıkartan sol hareket, yüzyılın sonunda çöküşünü çıktığı ülkede ilan ediyordu. Bir dönem ülkemizde de Yoksulların umudu olan sol hareket ivme yitirerek halkın tercihinin belirginleştiği seçimlerde büyük oy kaybı yaşamıştır.68’lerde tavan yapan sol düşüncenin yıllar içinde tedricen gerilediği bellidir. Sol hareket ile hakim ideoloji arasında gündemin zirvesini meşgul edecek bir gerilim alanı kalmadığı ortaya çıkmıştır. Zira sol, halkın yapısı ile imtizaç edemeyeceğini sürekli göstermektedir. Dini afyon olarak gören bir yapılanmanın bu toplumda uzun süreli taban bulamayacağı zaten bellidir.Marjinal söylemler yerine halkı anlamaya, kendini değiştirmeye çalışacak sol hareketin temsilcileri ileride daha da üzüntü duymaktan ancak böylece kurtulabilir.Halkın umut kestiği sol yapılanmanın ırk ve mezhep gerginliğinden nemalanmaya çalışması ise ortaya çıkışındaki ana teoriyle çelişmektedir.
Şu anda önemli bir sorun olarak ortada duran Türkiye’nin ırk ve milliyetçilik alanındaki sorunu ise halkın muhatap güçleri refüze ederek çözeceği bir aşamaya gelmiştir. Bu sorun birbirini besleyen karşılıklı faşizmin abarttığı ayrılıklar yüzünden var olabilmektedir. Gelecekteki hali ise yüzlerce yıllık medeniyet geleneği ve islam’ın birleştirici çimentosu ile son bulmaya daha yakındır. Kürt milliyetçiliğinin sözcülüğünü üstlenmiş olan yapılanmaların Stalinist yöntemleri terk edemeyişi ve sol’un iflasından sonra hala aynı anlayışı devam ettirmek istemesi , sızlayan yarayı çok daha fazla tahrik edemeyecektir. Buna tepki olarak ortaya çıkmış olan ve hiçbirşey yapmadan ve fakat sadece terörün artmasından nemalanan Türk milliyetçiliğinin de uzun vadede çok başarılı olamayacağı netleşmiştir. Irk gerginliğinin artması ve bunun düşmanlığa dönüşmesinin son derece yıkıcı olduğunu, yaşadığı acılara rağmen Türkiye halkı anlamıştır. Bu yüzden soruna barışçı bir yol bulunmasını istemektedir. Son seçimde Ak partinin bölgede tahminlerin üstünde artan oy oranı, bunun göstergelerinden biridir. Belirgin bir şekilde seçim üzeri arttırılan teröre ve kamplaştırma eğilimlerine rağmen Ak partinin güneydoğuda da başarı kazanması önemlidir.Seçim üzeri artan terörün her iki milliyetçi taraf için de var olmanın olmazsa olmazı olduğu ortaya çıkmıştır. İç Anadolu gibi Türk milliyetçiliğinin oy deposu olarak görünen şehirlerde de M.H.P’nin oy oranının belirgin düşüş göstermesi karanlık odaklarca tezgahlanan bu çabanın prim yapmadığını göstermiştir.
Halkın net tercihi belirginleşmiştir.Sol düşünce her geçen gün kan kaybetmektedir.Statükocu hakim ideoloji dar bir alana sıkışıp kalmıştır.Gösteri yapmak isteyen partili muhaliflerine karşı genel merkezini çöp kamyonları barikatı ile korumaya çalışan kurucu ideoloji partisi C.H.P’nin ne hale düştüğü gözler önündedir.Milliyetçi gerginliğin ise halkın sağduyusu ile gerilemeye başlayacağı ortaya çıkmıştır.Hakim ideoloji ile onun haritadan silmeye çalıştığı din arasındaki zıtlaşma ise net olarak gerçek sorunsal olduğunu göstermiştir.Halkımız eşi başörtülü birinin cumhurbaşkanlığının gaspına sert tepki vererek bunu göstermiştir. Demokratikleşmenin artması ise bu mücadelenin meşru sınırlar içinde kalacağı taahhüdünde bulunması açısından önemli ve gereklidir. Zira gücü elinde bulunduranların muhtıra, darbe silahlarının çözüm olmadığı gibi meşruiyet dışı öfke veya yüzeysellik üzerine bina edilen dini tepkilerin de başarılı olamayacağı anlaşılmıştır.
Aldığı oy oranı ile seçmende iyi bir izlenim bırakanlara “yola devam” dendiği görülmüştür. Bundan sonra halkın “yola devam” dediklerinin yapacağı iş, Türkiye’nin sun’i gerginliklerini tamamen ortadan kaldırıcı adımlar atmasıdır. Doğru bir duruş ile gerçek sorunsalın çözümü yolunda gayret sarfetmelidirler. Halen Cumhurbaşkanlığı seçiminde “uzlaşma sağlansın” diyerek boyun eğmeyi öğütleyen güçlere karşı, haktan ve halktan başka bir yere şirin görünmemeye çalışarak yola devam etmelerinin halkın işareti olduğunu unutmamalıdırlar. İktidarın temsilcileri ileride vuku bulabilecek gözden düşme ve yenilmenin ise kendilerindeki yozlaşmadan başka bir eğilimle olamayacağını bilmelidir. Ak parti çeşitli gömlekleri çıkardığını iddia etse de üzerine içte ve dışta vurulmuş olan damga ve ondan beklenenleri boşa çıkarmasının sonunun başlangıcı olacağını bilmelidir. Bunun için bu partiye oy verenler de dahil herkes için her konuda eleştiri geleneği devam ettirilmelidir. Siyasal katılımın 5 yılda bir sandık başına gitmekle bitmeyecek, sürekli devam eden bir otokontrol mekanizması olduğu iyice ortaya çıkmalıdır.
Yorumlar