2012-05-27 00:00:00

Hayrettin Karaman hatasını kabul etmeli
 

 
Hayrettin Karaman’ın gündeme getirdiği Kürt sorunu konusundaki çözüm önerileri daha da artarak tartışılmaya devam ediliyor. Arada farklı görüşler de çıkıyor. Kürtler ve insan hakları savunucuları Hayrettin hocanın yazısına çok içerlemiş oldukları için hocanın cevabi her yazısı yeni yazılar yazılmasına yol açıyor. Bu arada islami kesimde Karaman’ı destekleyen yazılar da çıkmıyor değil.
 
Hayrettin Karaman’ın bu yazıyı yazması aslında belki Kürt sorununun çözümü konusundaki çok önemli adımlar atılmasına vesile olacaktır. Zira halkın büyük çoğunluğunu oluşturan dindar kesim Karaman’dan çok farklı düşünmemektedir. Karaman’a kızanlar aslında onun ileri gelen bir alim olmasından dolayı avamın seviyesini niçin aşamadığına dair sitemlidirler. Alimi halktan farksız bir toplumda sorunun çözümü için çok yoğun uğraşlar verilmesi gerekir.
 
Altan Tan da Taraf gazetesinde kırıcı olmamaya özen gösterdiği bir makale ile din adamlarının farklı birçok konuda beyan ettiği halde yaşanan fıkhın gereği olması gereken bu sorunun çözümü konusunda dikkat çeken bir fikirlerinin olmadığını beyan ederek ilmine ve samimiyetine güvendiği 4 ismin ( Hayrettin Karaman, Fethullah Gülen , Ali Bulaç ve Osman Tunç) sorunun çözümü konusunda hakemliğine başvurup sonucuna razı olacağını açıklamış. İyi de yapmış. Zira bu konu ne kadar tartışılırsa ve ne kadar üzerinde konuşulursa kafalar o kadar aydınlanır. Sorunu hilafetin mi sağlayacağı, kavimlerin insiyatifine bırakılmış bir çözümün mü çare olacağı tartışılsın. Bu konu tartışıldıkça sağlıklı bir yere varılır. Muhafazakar dindar kesim içi doldurulmamış kelime ve kavramlarla konuştukça bu mesele çözülmez, daha çok kan akar. Bu meseleyi dindarların konuşması çok önemlidir,  zira çözüm insiyatifi onlardadır. İktidardaki partiler de dindar çoğunluğun milliyetçi reflekslerine bakıp oy hesabı yapmaktadır. Dindarlarda konu ile ilgili kafa karışıklığı yoğun boyutta olduğu için tartışma ların sürmesi daha sağlıklı bir ortamı sağlayabilir. Sadece   muhatap olarak  marksist bir örgütün masanın öbür ucunda görünmesi bir yanılsamadır. Marksist örgüt silahlı savaşın muhatabıdır. Savaş dursa bile soruna yanlış bakış açıları çoğunluğun içinde  bulunduğu sürece sorun bitmeyecektir. Sorunun çözümü için doğru adımlar konusunda dindar çoğunluğun insiyatif göstermesi gerekmektedir. Dindarları da islami açıdan islah edecek olan ilmine güvenilen , hakkında konsensus sağlanmış alimlerdir.
 
Karaman hoca’nın oluşturduğu hayal kırıklığı hiç kimseyi bu konuyu dindarlar çözemez noktasına getirmemelidir. Din adamları bir zamanlar öncülüğünü yaptıkları içtihad geleneğinin devam eden mantığı olarak hayatın ve şartların değiştiğini her yöne çekilebilecek ayet şablonları ile konuya çözüm bulamayacaklarını bilmelidir. Değişmeyen tek şeyin sosyolojik anlamda değişim olduğunu Karaman hoca bizlerden daha iyi bilir. “Bölünmeyin” lafzının Kürtlerin zihninde nasıl karşılık bulduğunu bilmesi gereken Hayrettin Karaman hoca hatasını kabul etmelidir. Hatayı kabul etmek Gazali gibi alimlerin bile başvurduğu bir erdemdir. İmam-ı Gazali en popüler yıllarrında yanlış yapıyorum diyerek bir müddet uzlete çekilmiş ve nefs ve toplum muhasebesi yapmıştır.  Kimse Karaman’dan “bölünmek caizdir” fetvası beklemiyor. Ancak islam hukukuna bu derece muttali bir alimin haklar konusundaki maslahatçı tavrını eleştiriyor, buı da herkesin hakkıdır. Seddi zerai kavramı bu konunun çözümü olamaz. Zira kıyas yanlıştır. Haklar konusu asli bir konudur. Siyasi düşünceler ve sınırlar fer'i dir.
 
Fıkhı içinde bulunulan halin ilmi olarak açıklamış alimlerimiz. Din adamlarımız yıllardır din soslu kemalist uygulamalarla hakkı gaspedilen Kürtlerin ruh halini niye anlamıyor? İnsan hakları kavramına niye sadece ve sadece istismar edilen bir kavram olarak yaklaşıyor? Kürtlerin “illa da bölünelim” diye bir idealinin olmadığını herkes biliyor. Siz onlara insan gibi yaşayacakları bir hayat sundunuzmu ki “bunlar da çok mızıkçı” deyip duruyorsunuz. Kürt olmadığı halde Kürtlerin hakkını çok iyi savunan insan hakları savunucuları sizce yanlış mı yapıyor sayın Karaman? Kürtler de toplumumuzdaki diğer kavimler gibi adam yerine konulmak, insan muamelesi görmek istiyor. “Bir sürü reform yapılıyor hala bir şeyler istiyorlar, o halde istekleri yanlıştır” derseniz yanlış bir yere varırsınız. Yıllardır kandırmacalarla hakkı gaspedilenler ufak tefek bazı haklar almış diye “daha ne istiyorsunuz, sizin niyetiniz bölücülük” seviyesinden artık biraz yukarı çıkılmalıdır.
 
 
 
Sorunları tartışmak sağlıklıdır. Hakaret etmeden tartışabiliyorsak iyidir. Zira sorunu çözecek insiyatif dindarlardadır. Sorun çıkmaz sokakta tıkanmıştır. Açacak olanlar insan haklarına uygun bir şekilde konuya yaklaşanlar olacaktır. Bu topraklardaki Türklere din, Türk milliyetçiliğine bulandırılarak öğretildi. Alimlerimiz de maalesef bundan etkilendi. Rehabilitasyon çabalarında herkesin birbirine yardımcı olması gerekir. Yüzyıllardır süren halklar arasındaki kardeşlik ancak haklara riayet ile devam ettirilir. Zamanında Araplar da Osmanlı'dan ayrılmıştı. Bu ayrılık gideni dinden çıkarma ithamına dönüşseydi, kalıcı düşmanlıklar tesisine yol açsaydı,  iyi mi  olurdu? Önemli olan kardeşliğin  siyasi durumlardan bağımsız olarak devam etmesidir. Sözüne güvenilen alimler örneklemelerini, kıyaslarını, sorunları çözmede kullandıkları şer’i hükümleri tekrar gözden geçirmelidir. Hayrettin Karaman yanlış örneklemelerinden dolayı Kürt halkından özür dilemeli ve olması gerekeni insaf ölçüleri içinde tekrar düşünmelidir. Zira alimin sözü çok değerlidir ve alim kendisine atfedilen değer ölçüsünde sorumluluk sahibi olduğunu hissetmelidir.
 

Yorumlar