2012-01-23 00:00:00

“Terör örgütü yöneticiliği ithamı ile tutuklandım, takdir yüce Türk milletinindir” demiş İlkerBaşbuğ. Yasalar legal düzene karşı farklı bir düzen getirme heveslileri için böyle diyor. Önemli deliller olmadan da savcılar bunu istememiş belliki. Seçimle gelmiş bir hükümetekarşı darbe planları yapmanın başka hukuki nitelemesi yok. Ancak kaçırılan bir noktavar. Gerçektende Başbuğ bu nitelemeye şaşırmıştır ve büyük tepki göstermiştir herhalde. Zira yıllardır hukukun üstünde kendisini görenler için hukuki tanımlarla itham edilmekoldukça asap bozucudur, bu belli. Ancak yasalar ilginç bir noktaya geldi. Zira bulunduğumakam itibariyle adeta şahsi bir temsil göstermeyen bir kişinin bu itham nedeniyle tutuklanması şoke edici bir etki oluşturdu. Devletin resmi silahlı gücünün başı terör örgütüyöneticisi olarak tanımlandı.

 

Tabiî ki hukukun üstünlüğünün doğal sonucu her zaman ve her toplumda üst düzeyidarecilerin yargılanabilmesi ile anlaşılır. Kişinin görevinin düzeyi yargılanma kriterlerini değiştirmemeli. “Yüce divan’da mı yargılansın” tartışmalarında gelinen noktada sahipolduğu yetkiyi kötüye kullanan kişinin makamı itibariyle yargılanacağı yerin de yüce divanolacağı anlaşılıyor. Sanık korunacaksa yüce divan veya başka bir yer i tartışmanınfarkıyoktur.

“Sanıklar hukuk önünde eşittir ama bazı sanıklar daha eşittir” denecekse yargılanma yerifark etmez.

 

Bazı zanlıların hiç sanık olamadığı günlerden bugünlere gelebilmemiz aslında büyük birolaydır. Daha birkaç yıl önce eski Genelkurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve değişik zamanlarda diğer kuvvet komutanları hakkında suç duyurusu yaptığımızda sivil mahkemeler “bu bizim işimiz değildir” diyerek suç duyurusunu askeri mahkemeleresevkederdi. Sonuç alınamayan suç duyuruları günlerinden bugünkü tutuklamalara ulaştık. Trajik bir komedi olarak itham edilenin önüne hakim olarak yine itham edileni oturtursanızsonuç hukukun by pass edilmesidir. Zamanında bir Başbakan “verdimse ben verdim”demişti. Bu söylem aslında devletin üst düzeyinin ne denli hukuku alt ettiğinivurguluyordu.

 

İlker Başbuğ tutuklandı ama Başbakan tutuksuz yargılanmasını uygun gördüklerini söyledi. Buna niye gerek gördü bilinmez ama bu açıklama bile bir ihsan gibi algılanabileceğinden kimileri için çok can sıkıcı olabilir. Tutuksuz yargılansa bile savcınıniddianamesindeki terör örgütü yöneticisi ifadesini Başbuğ hayatı boyunca unutamaz. Zamanında daha da ağırlaştırılmasını istedikleri terörle mücadele yasasının gadrine uğramak Başbuğ için ne hazin ve düşündürücü bir sonuç.

 

Eski Genelkurmay başkanları ve bazı kuvvet komutanları şu anda tutuklu. Sürecin buralara gelebilmesi tabiiki önemli. Ancak önemli olan sürecin sulandırılmamasıdır. Genelkurmay başkanının ceza alması ölüm anlamına gelmez. Böylesi bir ceza ülkenin hukuken gelişme seviyesini gösterir. Paşalar arkalarına rütbeliler ordusunu alıp sağı solutehdit ederken baş eğen çoktu. Baş eğenler kaybetti ama başını eğmeyenler kazandı. Parmak sallayıp kürsüyü yumruklama ile işler yürüse idi hukuk hiç kimseye lazım olmayacaktı. Ancak insanlık tarihindeki özgürlük mücadelesi artık her yerde kazanmayabaşlıyor. Bu tutuklanma devletçi refleksleri ayağa kaldırmamalı. Hangi makam olursa olsun savaş halinde bile askerler halkaın seçimine yönelik müdahalelerden uzak durmaları gerektiğini artık öğrenmeli. İllegaliteye karşı savaşmada başarı bazen Genelkurmay başkanlarının tutuklanmasından geçiyor.

Yorumlar