2014-06-18 00:00:00

IŞİD uzun süredir İslam dünyasında tartışılması ihmal edilen hususları bize tartıştıracak. Uzun süredir İslam dünyası sorunların dışardan enjekte edildiğine inandı ama sonunda tekbir sadalarıyla zulüm işleyen kişilerin saha hakimiyeti ile ciddi bir şok yaşıyor.
İslam dünyasında yüzyıllardır  atalet, geri kalma hali mevcut bu duruma reaksiyon olarak çaresizlik, öfke, kendisini otorite görüp diğerlerine boyun eğdirme merakı, acil zafer hırsı ortaya çıkmış durumda. 
İslam dünyasının içine düştüğü hal uzun tahliller, dialoglar , ortak hamleler ile çözülmesi gerekirken krizin derinleştiği anlarda yüzeysel yönü ağır basan kestirmeden sonuca ulaşmayı hedeflemiş akımlar inisiyatifi eline geçiriyor. İslam dünyasının ilk krizininde de böyle olmuştu şimdi cereyen eden son krizinde de aynı hal tekrarlanıyor. Hz. Ali ile Muaviye arasındaki çatışmanın derin nedenlerini anlamaya fırsat bulamadan üçüncü bir grup olarak Hariciler ortaya çıkmıştı. Sorunun nedenini anlamak için derin düşünme ve araştırma ihtimalini de ortadan kaldıran bu kesin inançlılar, İslam dünyasındaki ilk teröristler olmuştu. 
Şimdi de Irak ve Suriye'deki çözümsüzlüğü ağızlarındaki ayetlerle sonuçlandırmak için öne atılan bu kişiler hukuk dışılığın her türlüsünü yaparak çaresizlik içindeki topraklarda akıllarınca hakimiyet kurduklarını düşünüyorlar. Her grubun “sadece kendi hakimiyeti” için kirlettiği topraklarda bir çöplüğün hakimi olmakla eşdeğer durum arz eden IŞİD hakimiyetinin önemli bir kıymeti harbiyesi olmayacağını kısa zamanda herkes görecektir.
İslam dünyası  “zararın neresinden dönülse kardır” diyerek çözüm için mesai sarf etmelidir. İçinde bulunulan vahim hale geçici çözümler hayal etmek yerine kalıcı çözüm çareleri düşünmelidir. Gelişim çizgisi içindeyken çizgideki ufak bir sapmanın yönetimi zorba ellere teslim etmeye vardırdığı bir iklimin nasıl oluştuğu sorgulanmalıdır. Bir kurtuluş devrimi olarak çıkıp esaslı düşmanlarla karşı karşıya olmasına rağmen kısa sürede bir çığ gibi önüne çıkan tüm engelleri bertaraf ederek başarıya ulaşan Hz. Peygamber ve arkadaşlarının istikametinin sonradan neden bozulduğunu araştırmak gerekecek. İslamın ruhunun kaybolmasının ibadetleri şekilleştirdiğini görmek ve sonrasında zor olan adalet yolu yerine kolay olan çıkar ortaklığının ortaya çıkışını anlamak ve önlemek gerekir. Bunu sağlamak için en başta sorunu görmek, teşhis etmek ve çok uzun vadeli çalışmalar yapmak gerekmektedir.
İslam dünyası sadece kendi hakimiyetini önceleyen at gözlüğünü çıkararak ortak yaşam ve çoğulculuk üzerinde kafa yormalıdır. Her ne kadar bazı tanınmış alimler çoğulculuğu mahkum etmeye çalışsa da artık Müslümanlar ateist, farklı dinden ve mezhepten insanların varlığını ve hakkını içtenlikle kabul etmek durumundadır. Esasında şu anda İslam dünyasının en fazla ihtiyaç duyduğu husus bir diğerinin hakkı ve hukukunun bilinmesi ve teslim edilmesi ihtiyacıdır. 
IŞİD herkese bir şok yaşattı,  artık sorunu derin bir şekilde düşünüp araştırmadan geçici çözümlerle uğraşmanın çare olmadığını üstelik sorunu ağırlaştıracağını bilmeliyiz. Kısa vadede aynı tarz reaksiyonların farklı odaklarca devam ettirilmesi kimseyi karamsarlığa boğmamalıdır. IŞİD İslam dünyasındaki problemin içerde ve çok vahim boyutlarda olduğunu ortaya çıkardı. Bunu tedavi etmek de aynı sorumlulk bilinci içinde disiplinli, ciddi çabalarla yapılmalıdır.

Yorumlar