2017-03-16 00:00:00

Referandum için konuştuğum çok “evet”çi bir ön kabul içinde, maddeleri hiç araştırmaksızın kararını vermiş durumda. Bu denli antidemokratik bir yapıya sahip teklifin böylesine bir kabule mazhar olması lidere olan güvenden kaynaklanıyor. Peki bu güven niçin bu kadar etkili?

 

Erdoğan kitleler üzerinde önemli bir etki oluşturmuş, bu inkar edilemeyecek bir gerçek. Ekip oluşturup çalıştıran, doğuştan yönetici kabiliyetleri olan bir insan Erdoğan. Vatandaşın hayatına değen hususlarda hizmet üretmiş ve tabanda karşılığını bulmuş durumda ancak unutulan nokta bunu kendi şahsını merkeze alarak  yapması ve itiraz istemeyen bir yapıya sahip olmasıdır. Güce sahip olmak istemesi onu bu akıl dışı teklife itmiştir.

 

Kitleler tarih boyunca hayatlarındaki olumlu değişimlere bakarak karar vermiştir. Bu somut değişimler şimdi de yaşanmıştır, yıllarca biriken güvenin yolsuzluklar, baskıcı yönetim ve antidemokratik bir anayasa teklifiyle tam anlamıyla değişmediği ortadadır. O halde ne yapmalı?

 

Yapılması gereken bu güveni gösterenleri anlamak ve onları aşağılamamaktır. Derdinizi somut bir şekilde anlatamaz ve aynı güveni veremeyip suçlayıcı dil içinde olursanız, toplumdan kopuş başlar.  

 

Siyasi partilerin bir alternatif vaad edemediği zaman diliminde içinde eleştirisi olduğu halde yine kötünün iyisi olarak gördüğüne tutunanı basit suçlamalarla mahkum etmek toplum bilim kurallarına uymaz. Mesele somut bir alternatif oluşturup, göz dolduran söz ve fiillerle insanların kalbini kazanmaktır.

“Tek adamlığı istiyorum, istikrar böylece daha iyi sağlanır, devlet hızlı çalışır, hantallıktan kurtulur, kaos olmayacağı için darbe olmaz” diyen insana tek adamlığın kötü olduğunu ikna ile uğraşmayınız. Bu tek adamlığın onun hayatına değen olumsuz yönüyle somut örnekler veriniz. “Apartmanındaki apartman yöneticisinin daire tapuna el koymasını kabul eder misin?”dediğiniz zaman tek adamlığın sonuçları anlaşılır. Tekçi yönetimin, yöneticiliği aşıp mahremine el uzatmak olduğunu daha iyi anlayabilir. Bir işçiye “haksızlıkla zulmeden patronuna kızarsın da o patronundan daha büyük yetkiyi başka bir adama verdiğinde ne olacağını düşünmez misin?”diye sormak lazım. Bir kadına “erkeklerin baskısından ve 2. sınıflıktan şikayet edersin de sorgulanamaz bir başkanı niye düşünmeden kabul edersin? diye sormak lazım. İnsanlarla sert kırılmalara, karşılaşmalara yol açacak kelime, sıfat kavgaları yapmak yerine düşünmelerini sağlayacak sorular oluşturmak çok daha sonuca götürücüdür.

Yine istikrarın devamına oy vereceğini düşünene istikrarın olmadığını değil, onun olduğunu düşündüğü istikrarın bu teklifle bozulacağı ihtimalini hatırlatmalıyız.

 

Mutlaka büyük partilere yönelişte cumhuriyet tarihi boyunca çıkar düşüncesinin büyük payı olmuştur. Herkes güçlü olana meyleder, bu bir tabiat kuralıdır. Ancak başarısızlığı açık olan ve güveni belirgin kaybetmiş olan büyük düşüş yaşamıştır. Güveni kazanan bu imajını kolay kolay kaybetmemiştir, Menderes, Demirel, Özal, Ecevit, Erdoğan örnekleri böyledir.

 

Anayasa teklifi üzerine verilecek örnekler şahısların oy rengini değiştirmese de güven oranını uzun vadeli olsa da etkileyecektir. Bu Ak Parti'nin çürümesi, yozlaşmasıyla  ilgili olaylar ve vicdan sızlatan zalimane yönetim tarzları ve mağdurları için de geçerlidir.   Bu örnekler üzerinde durmak, katılaşmış kalplerin zamanla yumuşamasına ve özeleştirel düşünme biçimleri ortaya çıkarmasına yol açacaktır. Buz dağı aniden erimez yavaş yavaş erir, pek hissedilmez.

 

Toplumu sürekli suçlayarak, sadece eleştirerek bir yere varamazsınız. Meselenin temelini, alternatifleri ve değişim olduğu takdirde hassas olduğu konularda mağdur olmayacağı düşüncesini cesurca ispat etmeli, benimsetmelisiniz.

 

Güven endeksi önemli bir kriterdir. Güven oranı tavan yapmışsa toplum bir müddet bazı olayları görmezden gelir. Ancak sabırlı bir şekilde çalışmayla güvenin düşmesi gereken yönleri gösterip, alternatif oluyorsanız şu an şikayet edilen hiçbir kimliksel öğe bu değişime karşı duramayacaktır. Bir dindar umudunu kestiği, güvenini yitirdiği dindar yerine güven duyduğu bir sekülere de oyunu verebilir. Son tahlilde güvenin her aday için eşit olduğu bir yerde ahlaki, vicdani kriterlerin ağırlığı artacaktır.

 

Bir de toplumsal değişimin doğası gereği hazırcı olmamak gerekir. Zor bir dönüşüme soyunanların büyük bedeller ödemeden değişim olacağını sanmaları hayal dünyasında yaşamalarında başka birşey oluşturmaz. Toplumda bir HAYIR enerjisi yavaş yavaş oluştuğu halde HAYIR çalışmalarında olması gereken şevk, istek, aktivizmi göremiyorum. Toplumsal değişim olacaksa bunu durdurabilecek yoktur. OHAL vb. mazeretlerin çok anlamı yoktur, mühim olan bu enerjiyi lokomotif olacak kişilerin herkese gösterebilmesidir.

@gergerliogluof

Yorumlar