2008-12-10 00:00:00
Gündemin yoğunluğu nedeniyle referandumun sonuçları üzerinde fikir beyan eden pek çıkmadı. Ancak referandum sonuçları ile terör olaylarının çözüm alternatifleri arasındaki ilginç bir bağlantıyı tespit etmek gerekir.
Referandum’da herkes % 70 lik bir evet oyunun başarı olduğunu konuşuyor. Ancak demokratik teamüller açısından bakıldığında hayır diyen % 30’un asıl irdelenmesi gereken etkin oy oranı olduğu anlaşılacaktır.
Demokrasilerde halkın yönetime katılması esas olan unsurdur. Devlet denen mekanizmanın ortak bir katılımla en yüksek temsil oranında halk tarafından belirlenmesi arzu edilir. Referandumda sorulan sorulara bakıldığında halkın yönetimsel araçlara en yüksek düzeyde katılımı ile ilgili isteklerin cevabı istenmiştir. Şu bir gerçektir ki meclislerin, hükümetlerin, cumhurbaşkanları’nın var oluş nedeni hep halkın yönetime katılımını göstermek içindir. Bu katılımın en yüksek düzeyde tezahürü seçeneğini gündeme getiren alternatiflere bir halkın % 30 dolaylarında hayır demesini önemli ve sorunlu bir durum olarak görmemek mümkün değildir. Fanatik bir parti taraftarı olmak vb. nedenler bir halkın mazoşist olmasını açıklayamaz.”Benim aklım ermez, seçtiğim vekillerin aklı erer” demek ise sorulduğunda hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir ön kabuldür. O halde bu % 30 oranını nasıl izah edeceğiz?
.
Konunun izahını daha iyi anlamak için yaşanan son terör olayları ile ilgili gelişmelere bakmak lazım. Yıllardır terörün insafına terkedilmiş bir sorun varsa ve bu sorun bürokratik elit’in insafına terkedilmişse % 30’un anlamı ortaya çıkar. Ülkemizdeki sorunları görmek istemeyen, çözümü ise seçkin sınıfın manipülasyonuna terk etmiş bir topluluk varsa halkın cumhurbaşkanını seçmesinin karşısına çıkan %30’un nedeni ortaya çıkar.
Demokrasi, demokrat kelimelerini ağzından düşürmeyenlerin bazen en anti-demokratlar olduğu açığa çıkmış olur. Son terör olayları ile gerilen toplum, çözümü yine seçkinci sınıfın çözüm alternatiflerine bırakmışsa ve memleketi iç savaşa sürükleyecek ajitasyonlar hız kazanmışsa %30’un anlamı, önemi bir kez daha ortaya çıkar. PKK’nın Türkiye’yi kuzey Irak bataklığına çekmek için bariz taktik çalışmalar içine bulunduğu bu günlerde bu dolduruşa gelenlerin yüksek oranı % 30 garabetini açıklar.
% 30 oranındaki bir çoğunlukla halkın kendisinin seçim yapmasını istememişseniz güneydoğudaki oy oranlarını anlamanızda mümkün değildir. Son terör olayları ile çok gerilen ve sonradan pişman olacağı şeyleri yapmaya hazır olanlara şu soruyu sormak gerekir. Halka 80 yıldır dayatılan Türklük potası altında bir arada olmak gerektiği yönündeki buyruğun geri teptiği ve bunda ısrar etmenin terörün ekmeğine yağ sürdüğü halen anlaşılmıyor mu?
Açıkçası Türk ve Kürt halkları çözümü kendilerine hükmeden despotik güçleri aşarak vermelidir. Adil bir seçim sonucu Meclise girmiş DTP milletvekillerini hiç sevmeyebilirsiniz. Ama Güneydoğu’da oluşan bir irade sonucu Meclis’te olduklarını görmezden gelemezsiniz. Mecliste görmek istemediklerinizin yok olması bu partinin il binalarını kundaklama girişimleri değildir. Bu partinin çözümlerinin ve yaklaşımlarının doğru olmadığını halka ispat etmeniz ancak mantıklı çözümdür. Yoksa halkların iradesi üzerine çöreklenmiş az ama güçlü grupların kuklası olmaktan başka bir şey yapmış olamazsınız. Demokratik katılımı daha çok arttırmak ve Türküyle Kürdüyle halkın her kesiminin en mutlu olacağı bir siyasal katılımı sağlamak tepeden inmeci ve ajitatif yöntemlerle değil, mantıklı ve empati yapmayı bilen kafalarla mümkün olacaktır.
Yorumlar