2011-03-02 00:00:00

Siyasal  İslam  kavramı  ve  Erbakan

 

Erbakan  Hoca’nın  vefatı  ile   bir  anda  gündem  değişti. Hoca  Türkiye  siyasetine uzun  yıllardır damgasını  vurmuş  bir  liderdi. Bu  çerçevede  bazı  analizler  yaparak  konuyu  değerlendirmek gerekiyor.

 

 

Türkiye’de  siyasal  İslam düşüncesinin  gelişiminde  Erbakan’ın  büyük   bir  öncülüğü olmuştur. Siyasal İslam düşüncesinin  başlatıcısı  denemezse de  geliştiricisi  ve  önemli  bir  kulvar  açıcısı  olarak değerlendirilmelidir  Hoca.

Siyasal  İslam  düşüncesi  birçok  İslam  ülkesinde   önemli  düşünürler tarafından  gündeme  getirilip  büyük  bir  taraftar  topluyor  ve  iktidarlarla  ters  düşüyorlardı. Zira çoğunda  batı  kuklası  başkanlar  olan  İslam  ülkeleri  islam’ın  siyasal  bir  güç  halini alabileceği  bu akıma  karşı  batı  ülkeleri  tarafından  destekleniyordu. İslam’ın  sadece  öte  dünya  işleri  ile uğraşmayan  ve  bu  yaşanan  ve  sürekli  değişen  dünyaya  karşı da  önemli  bir  alternatif  düşünce olduğunu  belirten  İslamcı  aydınlar  büyük  bir  fikri  ve  siyasi  mücadele  veriyordu. Türkiye  bu mücadeleye  geç  katıldı . zira   tek  parti  döneminin  demir  yumruk  politikası  vardı. Siyaset  alanında tek  tip  düşünen  bir  vatandaş  yetiştirme  politikası  dayatılıyordu. Bu baskılara  karşı   halktan  gelen bir  basınç  vardı. Bu  basınç  çok  partili  sisteme  geçiş  ile  yankı  buluyor  ve  fakat  işler  yine  asıl mecrasına  kavuşmuyordu. Zira yeterli  bir  siyasal  bilinç  henüz  oturmamıştı. En  çok  sağcı  ve  solcu diye  iki  farklı  fikir  vardı. Sistem  içinde  çözümler  üreten  bu  anlayışlar  kendini  “İnönü’cü Menderes’çi”  vb  gibi  şahıslar  üzerinden  ifade  eden  bir   anlayışı  ortaya  çıkarıyordu. Siyasal  İslam düşüncesi  ise  nisbeten  ferahlama  ile   çok  partili  ortamda  biraz  daha  kendini  ifade etme fırsatı buluyordu. Yerli  İslamcı mütefekkirler  ve  kitapları  Türkçe’ye  çevrilen  yabancı  yazarların eserleri  ile siyasal  İslam  düşüncesi de  Türkiye’de oluşuyordu. Siyasal  İslam  artık  kendisine bir  lider  arıyordu. Bu  lider Necmettin  Erbakan  oluyordu. Erbakan çıkmasa  da  bu hareket  kendisine  bir  lider bulacaktı. Ancak  karizmatik  yapısıyla  makine  Mühendisliğinde  profesör  ünvanı almış  bir  kişi  olan Erbakan oluyordu  bu  kişi. Erbakan  o  zamanlar  elit  kesimin  hiç  sevmediği  hem  okuymuş  hem de dindar  yapısı  ile  biliniyordu. Erbakan  ilkönce  kültürel  olarak  başladığı  mücadelesine  daha  sonra parti  çalışmaları  ile  devam  ediyordu. Artık  sağcı  ve  solculuktan  sonra  bir  3.  yol  olduğu  ortaya çıkıyordu. İslamcılık  siyasette kendine  bir  yer  buluyordu. 4  kez  partisi  kapatılan  Hoca’nın yükselişini   ya  yargı  ya  asker ya  da  çeşitli  siyasi atraksiyonlar  durduruyordu. Ancak  Hoca’nın  çeşitli  cemaatlere  “sadece  bana  tabi  olmalısınız”  yönündeki yaklaşımları  kendisinin  başarısını engelleyen  önemli  bir  husus  oluyordu. Zira  çok  önemli  nitelikleri  bünyesinde  bulundursa da Hoca’nın benmerkezci  yapısı  dindar  camianın  her  kesimi  tarafından  benimsenmiyordu.

 

Erbakan  Hoca  esprili bir kişi  idi.  En  ciddi konukları  bile  zekice esprilerle  süsleyerek  sunardı. Bu sempati  kazanmasına  ve  gündem  olmasını  sağlıyordu  ve fakat  onu  aşağılamaya  çalışanlara  fırsat veriyordu. Hoca 28  Şubat  öncesi  vefat  ederek  adeta  son  esprisini  yaptı.  Zira  28  Şubat  1997’de kendisini  her  türlü  antidemokratik  yolla  alaşağı edenlere  karşı  zaferini  ilan  ediyordu. Bir başka  28 Şubat  günü  halk  onu  kalbine  gömüyordu. 28 Şubat’çı  generallerin  unutulduğu ve  geri kalanlarının Ergenekon  davasında  gözden  düştüğü  halleri   en  son  manzara idi.

 

Allah  demenin  yasak  olduğu  günlerde  mücadelesine  başlayan  Hoca  sonunda  kazandı. Onu aşağılayanlar  bile  onu  şimdi  takdir  ediyorlar. Tabiî ki  bu  Hoca’nın  yanlışlarını  konuşmamak gerektiğini  düşündürmemeli. Her  fani  gibi  o da  yaşadı  ve   inandığını  yaşamaya  çalıştı. Eksik,  doğru ama Hoca samimi  bir  mücadele  verdi.

Yorumlar