2017-07-03 00:00:00

OHAL ortamında yaşanan hukuksuzlukları protesto etmek için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasıyla başlanan ‘Adalet Yürüyüşü’nde 15 gün geride kaldı.

Toplumun çeşitli kesimlerinden katılımlarla desteklenen yürüyüş adalete ulaşmak için bir fırsat olarak değerlendiriliyor. ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılan ve destek veren Prof. Dr. Cihangir İslam, Aktivist ve Eski AKP Bingöl Belediyesi Meclis Üyesi Nurten Ertuğrul, Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, AKP Adıyaman eski Milletvekili ve MAZLUMDER eski başkanı Faruk Ünsal gazetemize yürüyüş hakkında değerlendirmelerde bulundu. Sorularımızı cevaplayan katılımcılar, amaçlarının ülkeye adalet gelmesinden başka bir şey olmadığının altını çizerek, bu yürüyüşe toplumun her kesiminden destek verilmesi gerektiğini vurguladılar. 

Baskılara rağmen büyük bir destek var

Yürüyüşe ilk günden beri aktif olarak destek veren Prof. Dr. Cihangir İslam “Adalet, hakka riayet eden veya dikkate alan her insanın en büyük ülkesidir. Adalet insan için bir amaçtır bu nedenle Sayın Kılıçdaroğlu’nun yürüme kararını duyar duymaz harekete geçtim ve yürüyüşe katıldım” dedi. Yürüyüş güzergâhında ve katılımcılar arasındaki diyalog nasıl? Orada nasıl bir atmosfer var? şeklindeki sorumuz üzerine İslam şunları söyledi; “İnsanlar arasındaki diyalog gayet iyi ve yapıcı  gittiğimiz yerlerde iyi karşılanıyoruz. Bunca baskıya rağmen halkın büyük bir desteği var tek tük lâf atanlara cevap vermiyoruz” diye konuştu.                      

Herkes için adalet bu şekilde karşılık bulabilir 

KHK ile işine son verilen yüzbinlerce kişiden bir olan İslam yürüyüşün hedefi hakkındaki düşüncelerini belirten İslam, “Hedef bütün mazlûmlar, bütün madunlar, bütün mağdurlar. Kişisel kanaatim bu yürüyüşün hem Kandıra’ya hem Silivri’ye hem de Edirne’ye kadar uzanması. Herkes için adalet bu şekilde karşılık bulabilir. Hatta yürüyüş bütün Türkiye’yi bir şekilde dolaşmalı” şeklinde konuştu. 

Ülkenin demokratikleşmesine hizmet edecek

KHK ile görevinden uzaklaştırılan Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, Batman’da yeni bulduğu bir iş dolayısıyla yürüyüşlere katılamasa da ‘Adalet Yürüyüşü’nü destekleyen isimlerden.

Gergerlioğlu, yürüyüşle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı; “Yürüyüş sonuçlandığında hedefine varacağına inanıyorum. Bunu yürüyüş başlarken de yazmıştım. Çünkü yüksek sesle söylenmese de adalet arayışı toplumun en kuvvetli isteğidir. Toplum genel olarak somut planda çok duyarlı görünmese de samimî bir adalet çabası olduğuna inanırsa daha etkili destek verecektir. İktidar çaresiz durumda, haklı bir eylem karşısında çaresizlik içinde. İlk defa Erdoğan inisiyatif alamayan kişi durumundadır. Bu yürüyüşün bazı ön yargıları kıracağı konusunda umudum var. Adalet taleplerinin kolektifleştirilmesine yardımcı olacaktır. Bu bir aktif girişimdir ve toplumun üzerindeki ölü toprağının atılması anlamında faydası olacaktır. İnisiyatif alana şüpheyle bakışları önleyecektir, ülkenin demokratikleşmesine hizmet edecektir.

20 Temmuz’da bir ‘keyfihal’ süreci başlatıldı

AKP Adıyaman eski Milletvekili ve MAZLUMDER eski başkanı Faruk Ünsal, “15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu girişimi ‘Allah’ın lütfu’ olarak değerlendiren siyasal iktidar 20 Temmuz sürecini başlattı” diyerek “20 Temmuz süreci Türkiye’de hak arama yollarının tamamen kapandığı, basının, mahkemelerin ve idarî yollarla hak arama imkânlarının tamamiyle kapandığı bir ‘keyfihal’ süreci başlattı” ifadelerini kullandı.

Yürüyüşe katılma gerekçelerini anlatan Ünsal, “OHAL uygulamalarını inceleme komisyonu oluşturuldu, fakat kurul kurulacağı ilân edilen tarihten aylarca sonra kuruldu. Hem de 7 kişilik bir kurulun 200 bin başvuruyla baş edebilmesi fiziken  mümkün değil. Dolayısıyla 20 Temmuz rejimi yani bir olağanüstü hal değil ‘keyfihal’ rejimidir. Ve bu rejimde hak arama yolları tamamen kapalıdır. Dolayısıyla insanlara sokaktan başka bir imkân kalmamıştır. Sokağı kullanırken de doğal olarak ne kamu mülkü ne de özel mülke herhangi bir saldırı olmaması barışçı bir protestonun olmazsa olmaz koşuludur. Bu yürüyüşte barışçıl protesto yürüyüşü özelliklerine sahiptir. Sadece CHP’lilerin değil birçok farklı siyasal ve sosyal kesimin içinde yer aldığı bir adalet talebini dile getiren meşrû, barışçıl bir gösteridir. 20 Temmuz ‘keyfihal’ uygulamalarının bütün hak arama imkânlarını ortadan kaldırma baskılıcılığına karşı toplumun ortak tepkisi olarak gelişmiştir. Ben de bu sebeplerle bu yürüyüşe katıldım” diye konuştu.  

Sadece Berberoğlu için yapılan bir yürüyüş değil

Yürüyüşteki izlenimlerini sorduğumuz Ünsal, “Gerçekten çok farklı kesimlerden katılımcılar vardı. Yani Kemal Bey’in bir siyasî parti genel başkanı olması ve yürüyüşün Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra başlamış olması ilk başta bu yürüyüşün Enis Berberoğlu’nun tutuklanması kararının protesto yürüyüşü gibi algılandı ya da öyle gösterilmek istendi. Fakat yürüyüş güzergâhında gerek katılımcılar, gerek Kemal Kılıçdaroğlu bunun aslında OHAL keyfiliğine, OHAL hukuksuzluğuna karşı bir yürüyüş olarak ilân etti. Bunun sadece Enis Berberoğlu yürüyüşü olmadığını vurguladı. Gerçekten sadece Berberoğlu değil birçok milletvekili hapiste. Birçok gazeteci cezaevinde. Yüzbinleri aşan insan işini kaybetti” dedi. 

Yürüyüşçülerin hepsi açıkça darbeye karşı 

Ünsal şöyle devam etti; “Ama maalesef gerek iktidar tarafından gerek MHP tarafından bu yürüyüş işte ‘FETÖ’nün organize ettiği bir yürüyüş olarak lanse ediliyor. Halbuki yürüyüşçülerin hepsi açıkça darbeye karşılar. Yürüyüşçülerin hepsi halkın Meclisine, halka ateş eden, üzerlerine tank süren, uçak uçuran herkesin yargılanması talebini açıkça ifade etmektedir. Bizim karşı durduğumuz şey darbecilerin yargılanması meselesi değil, bu süreci ‘Allah’ın lütfu’ olarak görüp, siyasî muhaliflerin tasfiye aracına dönüştüren fırsatçılığa bir itirazdır.” 

Toplumdaki genel adaletsizliğe bir tepki 

‘Adalet Yürüyüşü’nün sonucunu değerlendirmesini istediğimiz Ünsal şunları söyledi; “Bu Türkiye’de daha önce benzerine rastlanamamış bir etkinlik. Hem katılımcıların çeşitliliği bakımından hem eylem biçimi bakımından. Daha önce de birtakım şehirler arası yürüyüşler oldu, ama ilk kez ana muhalefet partisinin tam kadro katıldığı ve toplumda birçok farklı siyasî ve sosyal grubunda desteklediği bir yürüyüş. Bu haliyle son derece kendine özgü özellikleri olan bir yürüyüş. Dolayısıyla çağrısını da toplumdaki genel adaletsizliğe tepki olarak ortaya koyduğu için yani sadece bir milletvekili için değil, sadece gazetecilerin değil, sadece belli haksızlıkların değil, tüm haksızlıkların ve adaletsizliklerin giderilmesine dönük bir çağrısı da olduğu için ben önemli bir etki oluşturacağı kanaatindeyim. Bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi de şu olabilir; OHAL’in artık biran önce kaldırılıp, Türkiye’nin normal hale dönmesi konusunda bu yürüyüşün bir etkide bulunmasını bekliyoruz. 

Her cephenin birbirini dinlemesi için bir fırsat oluşturuldu

Yürüyüşe katılan ve destekleyen aktivist Nurten Ertuğrul, yürüyüşe katılma gerekçesini şu sözlerle anlattı; “Bir yerde hukuksuzluk varsa dilekçe, kolluk, yargı ve kamuoyu ile hak arama yolu vardır. Kamuoyu oluşturmak ve bu hukuksuzluğa son vermenin bir yolu olduğu için bu yürüyüşe katıldım.” Yürüyüşün oluşturduğu atmosferi anlatmasını istediğimiz Ertuğrul, “Doğrusunu isterseniz çekincelerim vardı yürüyüşe katılmadan önce. Endişem bu yürüyüşün sadece Enis Berberoğlu’nun mağduriyeti üzerinden götürülürse büyük bir yanlışlık olacağı yönündeydi. Bu yolculuk biraz da her cephenin birbirini dinlemesi için bir fırsat oluşturdu. İzlenimim yürüyüşü düzenleyenlerin içinde herkes için adalet isteyenlerin azımsanmayacak çokluğuydu.” 

Yürüyüşün başarısı, bağımsız yargının güçlendirilmesiyle olur

Yürüyüşün nasıl sonuçlanacağını düşündüğünü sorduğumuz Ertuğrul, “Hedef İstanbul yolculuğunun sorunsuz tamamlanıp bitmesi değil. Aksine herkes için yürüyüşün Edirne’ye ve oradan adalet eylemlerinin devam etmesi. Olağanüstü halin kaldırılması, adil yargılanma hakkının verilmesi ve güçlendirilmiş bağımsız yargı, yasama, yürütmenin oluşturulması ile bu yürüyüş anlam ve başarı kazanabilir.

HABER: ÜLKER YILMAZ CABA

ulkery.caba@yeniasya.com.tr

Yeni Asya

Yorumlar