2015-05-09 00:00:00

Umran dergisi “kirlenme” ve “arınma” sorunu soruşturması:

·         Yaşadığımız çağda; bireysel, toplumsal ya da kurumsal (siyaset, medya vs.) “kirlenme”nin nedenlerinden en önemlileri sizce nelerdir?  

·         “…gerçek şu ki, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir.”(Kuran-ı Kerim, 22.Hac Suresi Ayet 46) Sizce, bu ifadeler; “yoksulluk, yolsuzluk, cinsel istismar ve sapkınlıklar, komplolar, ihanetler, yaftalamalar, adaletsizlik, ırkçılık, kötülüğün yaygınlaştırılması, şiddet, kriz…” şeklinde uzayıp giden günümüz insanı için ne söylemektedir? Kalpler nasıl körelir?

ADIM ADIM KARARAN  KALP

 

Nefsinin isteklerini  ilahlaştıran  insanoğlu  için kalplerin  kararmasından   varacak  başka   bir  nokta  yoktur. İnsanoğlu  sadece  bu  çağda  değil  tüm  zamanlar  boyunca  geçici  tatmin duygularının  peşinden dört  nala  koştuğu  oranda  kirlenmiştir.

 

Çocuklara  bakarız saflığı  görürüz,  temizliği  görürüz. Ama  o  çocuklar da  büyüyecek  ve  hayatla  sınanacaktır. Masum  bir  çocuktan  bir  kapkara  kalp  doğuran  şey  nedir  sorusunun cevabını  mutlaka  insanoğlu  bulmak  zorundadır.

Tertemiz  duygular  nasıl da  kirleniyor.? Nasıl  yumuşak  bir  kalp  taş  gibi  kesiliyor? İnsanoğlu  bu soruların  cevabını  bulmadıkça  istediği  kadar  teknolojik  olarak  ilerlesin  hazzın her  çeşidini  tatsın,  boşunadır.

 

Safiyetin  karanlığa  dönüşü  tabiiki bir süreç  içinde  olacaktır. Süreç  başlamadan  sürecin  sonunda  yapabileceği   fiilleri  kendisine gösterilse inanamayacak  insan,  bu  basamaklarda  ilk   adımı  atınca  maalesef  gerisi  gelmektedir. Zira  kriter  yanlış  belirlendiği  zaman  çorap  söküğü  gibi  arkası  gelmektedir. Kalbine  bir  kara  nokta düşüren,  artık onun bir  bulaşıcı  hastalık  gibi  yayılmasını  izlemek  zorundadır. Önemli  olan  o  bulaşıcı hastalığa  hiç  kapılmamayı  başarmaktır. Artık  sonunda  öyle  bir  an  gelirki  kapkara,  kaskatı  bir  kalp,   bir  insan  oluşmuştur.

 

 Niye  kalp denilmiştir? Zira  mantığın  değil,  duyguların işaret  edildiği  yerdir  kalp. Niceliğin  değil,  niteliğin işaretidir  kalp. Kalp,  insanın  en  masum  olan  duygularını gösterir. Bu  duyguların  aslında  sürekli  itina  ile  bakılması  gerekir. Bir  çiçeğin itina  ile  yetiştirilmesi  gibi  duyguların da  kurumaya, kararmaya  terkedilmemesi  için  sürekli  bakıma  ve  beslenmeye ihtiyacı  vardır.

 

Kararan bir  kalp  oluşunca  insan hayatının  her  yönünü  kuşatan  kurumları  etkileyecek  bir  virüs  girmiştir  artık  insanın  içine. Siyaset  dünyası  nefsi  tatminler  ve  yalanlarla  dolar. Halka  hizmet  yalanı  altında  her  türlü şaibeli  iş  meşrulaştırılır. Siyaset halkı  yönetmek değil,  halktan geçinmek  anlamına  gelir artık. Kalbi kararmış  siyasetçinin  oluşturacağı  kurumlar  ve  sorumlular  halkın üzerinden  gücünü  arttırmaya  çalışacaktır. Medya  dünyası da  farklı olmayacaktır. Gerçekleri değil,  manipule  etmek  istediklerini  gündeme  getirmek  medyanın  gündemindedir  artık. Gerçeğe yönelik  samimi  bir  arayış  değil,  bir şantaj  ve  kirletme  mekanizması  başlar  artık.Hayatın her  alanı  hırs  ve  tamah üzerine kurulur  artık. Çırpındıkça  bataklığa batan kişi  misali  insan da  artık  karanlığın  kısır  döngüsüne  girmiştir.

                                                                                                 

Kirlenme  kirletmeyi de  getirir. İçinde bulunduğu  kirliliğin  farkına  bile  varacak  halde  olmayanlar başkalarına  kirlenmeyi öğütlerler  ve  böyle  bir  dünya  kurulması  için ellerinden  geleni  yapmaya  çalışırlar. Güya parlak  isimler  bulurlar  ve yeni  bir  dünya  düzeni  kuruyoruz  derler. Aslında  bu kendi  kirliliklerini  tüm  dünyaya  dayatmaya  çalışmaktır.

 

Birey  böyle  olursa  toplum da  farklı  olmaz. Toplum  bazen hep  şikayet  eder. Ama  kendi  kararmış  kalbinin karşıdakinde de  olduğunun  farkında  değildir. Aslında şikayet  ettiği  kendisidir,  toplumun şikayet  ettiği  kararan  kollektif  kalptir. Toplum böyle  olursa  kurumlar da  farklı  olamaz. Kurumlar  hem  kararır  hem de kokuşur. Maddi  mekanik ilişkilere  göre biçimlenen  kurumlar maddi  bir  ilerleme  sağlasa da  manevi  gerilemeden kurtulamaz .Batı  ülkelerinde  ve son zamanlarda  ülkemizde de  artan  manevi  buhranlar  çok  utanç  verici  hadiseler  artmaya  başlar.

 

Arınmak  ise yeni  bir hayat  felsefesi ile  olacaktır. Hayatı  ve varlığı  yeniden   tanımlama  ile  olacaktır. O  arınmak isteyene  ve  kararmış  halinden  şikayetçi  olana  temizlik  vardır. Kalbindeki  kirleri  ya ani  bir  diriliş,   ani  bir şok  ile yıkar  temizler  insanoğlu. Ya da  az da olsa  sürekli  olumluya gidişi  hedef  edinerek  bunu  başarabilir. Kendini aydınlatan ise  çevresine  nur  saçmaktan  geri  kalamaz. Zira parlak  bir  ışık  zorunlu  olarak  çevresini  aydınlatacaktır.   

 

Yorumlar