2014-02-23 00:00:00

(Bir gezi olduğu için çok etraflı görüşmelerimiz olmadığından dolayı sadece gözlemlerimizi aktarıyoruz) İran'da başörtüsü zorunluluğu var. İran dışında başını örtmeyen kadınlar hemen protest görüntüleriyle kendini belli ediyor. Başörtüleri en az perçemlerini gösterecek şekilde şekilde örtünme sağlıyor. kimisi saçının yarısını gösteriyor. Kimsenin yarım başörtülü kadınlara karıştığını görmedim. Başörtüsünü yarım örten hanımlar son derece ağır makyajlı. Makyaj ve giysi biçimiyle ilgili bir müdahaleye rastlamadım. Kadın sosyal hayatın içinde oldukça aktif. Her yerde oldukça çok kadının sosyal hayatın içinde olduğunu görüyorsunuz. Başını istemeden örten kadınların çok şikayetçi bir hali yok gibi geliyor bana. Soramadım ama sanki bu durum karşılıklı içselleştirilmiş. Devrimin ilk yıllarında devletin görevlilerinin daha yoğun müdahale ettiği kadınlar, şu an yarım baş örtme tarzlarıyla gördüğüm kadarıyla rejim tarafından da benimsenmiş. Devlet “bu kadarına müsaade edeyim de daha fazlasını istemesinler, razıyım” gibi bir havada. Kadınlar da bu halden razı görünüyorlar. Tabii daha etraflı incelemeler yapamadığımı belirteyim yine de.

Metroya özellikle bindiriyor rehberimiz bizi. Metronun ilk ve son 1.5 vagonu sadece kadınlara tahsis edilmiş. Orta bölümler karışık. Metro çok kalabalık bu kalabalıktaki uygulamanın kadınlar için rahatlatıcı olduğunu düşünüyorum. Ama bir de bu kalabalıkta eşler arasında inişte kaybolmaların da yaşanabileceğini düşünüyorum. Metro duvarlarında çok fazla özel reklam yok. Bazı ayetler asılmış, toplumsal kurallara uymaya dair hatırlatmalarda bulunuyor bu ayetler. Metroda bomba düzeneği içinde bulunması ihtimaline binae fotoğraf çekilmesine pek hoş bakılmıyor. 

Girdiğimiz bir çay salonunda İranlı yarım tesettürlü genç bayanların oldukça rahat tavırlar içinde olduğunu gözlemledim. Erkek arkadaşlarıyla oldukça samimi bir şekilde yanyana oturup karşılıklı nargile içen bu çiftler devrimin yetiştirmek istediği bir nesil değil şüphesiz ama ciddi bir müdahale de yok. Gayet rahat ve kendilerinden emin çiftler görüyoruz. Biraz ötemizde doğum günü partisi kutlamak için yarım ve tam başörtülü bayanlar görüyoruz. Farsça “iyi ki doğdun” vb. diyorlar sanırım. 

İran'da kadınlara özel taksiler de var. Sürücüsü kadın olan bu taksilere erkeklerin binmesi yasak. Suudi Arabistan'ın aksine kadının sosyal hayata girişi önemli bir teşvik görüyor anladığım kadarıyla.

 
 
 
 
İran'da bürokrasi, kırtasiye maalesef fazla. Kendilerini bu alanda yeterince yenileyememişler. Kamu kurumlarında biraz lakayd hava esiyor. Bürokrasi çarkı Türkiye'nin 20 yıl önceki hali gibi. Doğu toplumlarında gördüğümüz “çok laf az iş” mantığını burada da hissetmek üzücü. İslam toplumları başarının batıdaki gibi zamana dikkat, randevulardaki titizlik ve somut sonuca odaklanma gayretiyle olması gerektiğini unutmamalı.

İran'da sanat anlayışı

İran köklü bir medeniyete sahip. Gittiğimiz yerlerde Kaçar hanedanına ait izlerin silinmediğini görüyoruz. Şah yıkıldığında sadece onun heykelleri yıkılmış. Meydanlarda şair Firdevsi'nin heykeli özenle korunuyor. Nadir Şah'ın resimleri bardakların, tabakların üstünde nakşedilmiş durumda. İran sanata, edebiyata özel önem veren bir toplum. Filmleri, resim ve grafik sanat anlayışları edebi incelikleri ve derinliklerini yansıtıyor. El işçiliği eserleri zerafeti temsil ediyor. Binaların çoğunun duvarı tam boy estetik sanat eserleriyle dolu. Özellikle betonlaşan günümüz mimari anlayışında iyi düşünülmüş bir güzellik. Bazı binalara tam boy siyasi imajlı foto ve resimler yerleştirilmiş. Mesela Obama ile tarihi bir kişilik olan Sünni dünyada da sevilmeyen ama Şii dünyasında çok nefret edilen bir isim olan Yezid'in kol kola görüntüsü dikkatimizi çekiyor. Devrimden beri devlet,  Şii dünyanın nefret objeleriyle günümüz arasında irtibat kurmaya özel bir önem gösteriyor.

   
 
   
 
 
 
 
  
 
  
 
İran'da lokantalar genellikle bodrum katlarında geniş salonlarda yapılıyor. Mahalli yemeklerini pek yiyemiyoruz yoğun baharatlı oluyor. Pilav her yemeğin, her sofranınşahı durumnunda. Güzel pirinçleri var. Sofraya sarımsaklı yoğurt veya naneli ayran geliyor. Safran baharatıyla yapılan yemekler çok. Lokantadaki  garson ile güzel bir dialoğumuz oldu. Bize çeşitli espriler, maharetler sergiledi. Kendisiyle bir hatıra fotoğrafı çektirmeden oradan ayrılmak olmazdı. Duvarlarda tarihi resimler, işlemeler var. İran'da devrim sonrası müstez'afların son hali merak ettiğim bir başka husus. Devlet elektrik, su, doğalgazda sübvansiyon uygulaması yapmış. Ancak halkın istismarını, savruk kullanımını görünce sübvansiyonu iptal edip herkese belirli ücret ödemesine geçmiş. Bu ödemeler Ahmedinejat'ın son dönemlerinde biraz aksamış. Ekonomik durum sanırım çok iç açıcı bir halde değil. Ambargonun yerli sanayi teşvik ederek geliştirebileceği düşünülmüş ama beklendiği kadar bir gelişim olmamış. Halkın muhalefeti rejim içi arayışlarla sınırlı görünüyor. Sokaktaki vatandaş sistem eleştirisi yerine şahıs eleştirisi yapıyor. Eski cumhurbaşkanı Ahmedinejat'a yönelik hoşnutsuzluk yeni Cumhurbaşkanı Ruhani'ye yönelik bir umuda dönüşmüş durumda. İran-Amerika ve İran-Suriye ilişkileri konularıyla ilgili konuşabileceğimiz yetkililer olsaydı sorularımız olacaktı. İran'daki insan hakları kurumları ve sorunlarına yaklaşımlar ile ilgili kafamızda sorularımız vardı. Üst düzey yetkililerle görüşme şansımız olsa bunları sorardık.

İran'da farklı inanç mabetleri

Tahran'da dolaşırken Zerdüştlere ait bir okul ve protestan, ortodoks kiliseleri de gördük. Bu din mensuplarıyla görüşme imkanımız olmadı.

 
 
 
 
  
 
Ruhullah Humeyni'nin Tahran'ın hemen çıkışındaki mezarını ziyaret ediyoruz. Büyük bir külliye yapmışlar. Humeyni Üniversitesi, insani birimler ile dev bir alan. Yeni binalar da yapılıyor. Yapının girişinde “Esselamu aleyke Ya Ruhullah” yazısı ile Ayetullah Humeyni selamlanıyor. Geniş bir alanın ortasında kapalı bir bölümde mezarı. Etrafta dün ve bugünün tarihi önemi ve buraya yapılan ziyaretler ile ilgili afişler var. Sürekli yenilenen afişler ile canlı bir ortamı hissediyoruz. İçerisi  günün akşam saatleri olmasına rağmen ortalamanın üstünde ilgiye mazhar. Kapalı türbe alanında yakın zamanlarda ölen oğlu ile birlikte yatan Ayetullah Humeyni'nin mezarı var. Mescidin içinde insanların elleriyle dokunabileceği mezarlar da var. Ayetullah Humeyni'nin eşi ve diğer yakınlarıymış. Hepsi önemli bir sevgi halesinde.

 

 
 
 
 
 

Yorumlar