2008-11-30 00:00:00

Barış Meclisi toplantısına Kürt sorunu damgasını vurdu

Barış Meclisi toplantısında yapılan konuşmalarda, Kürt sorununun çözümü için ortak hareket etmenin önemine dikkat çekildi. Hakan Tahmaz, ''Bu işi kendimize benzetme hevesinden vazgeçelim'' çağrısında bulunurken, SDP Genel Başkanı Filiz Koçali, Fırat''ın doğusunda olan barış talebinin Fırat''ın batısına taşırılması gerektiğini söyledi.

Ankara'da başlayan Türkiye Barış Meclisi toplantısı konuşmalarla devam ediyor. Silahsızlanma, barış çalışmasının geliştirilmesi, barışın gelişmesi için siyasi bir iradenin açığa çıkarılması konularında konuşma yapan siyasetçi, akademisyen ve hukukçular, Kürt sorununun çözümü üzerinde durdu. Toplantıda yapılan konuşmalar şöyle:

'Doğru bir rota yakalarsak, 2009 yıllına daha güçlü gireriz'

Barış Meclisi Üyesi Seydi Fırat: 3 yıldır bu çalışmaların içindeyim. Çeşitli kesimlerin düşüncesini izliyorum. Acaba ortak bir mutabakat, ortak bir dil yakalayabilir miyiz? Bir ortak hissiyat oluşturmadığımız müddetçe biz barışı yakalayamayız. Barış güçleri ortak bir dilden henüz uzaklar, bu konuda dağınıklık var, Türkiye toplumunda henüz ortak hissiyat gelişmemiştir. Bunun en iyi verileri 2008 yıllında ortaya çıktı. Kürt sorununun böyle çözülemeyeceği yönünde bir hissiyat gelişti, bunu geliştirmek ve bu isteğin siyaseti kuşatması üzerine çalışmalarımızı kurabiliriz. Bunu yaratmanın imkânı vardır, ama ciddi dezavantajları da var. Biz bu dezavantajları biliyoruz. Barış Meclisi iyi bir projeydi. 'Yaşanan acılar ortak acılardır, Kürt sorununun iç dinamiklerle çözülmesi gerekiyor' gibi ana temalar üzerine kurulmuştu. Ortaya çıkan taleplere yeterince cevap veremedik. Önümüzdeki süreçte bunun üzerine yoğunlaşabilirsek, iyi bir çalışma yürütülürse, 2009 yıllına barışseverler olarak daha güçlü gireriz. Siyasi bir oluşum çıksa bile (çatı partisi gibi) bu sivil inisiyatiflerin yerini tutamaz. Sivil bir inisiyatife Türkiye'nin ihtiyacı var. Biz güven yakaladık, bir zemin yarattık bunu daha da ileriye götürebiliriz. Bunun için mevcut siyasi iktidarın barışa bir eğilimi yok, muhalefetin de yok. Barışı bütün kesimlerin rüyası haline getirebilirsek biz başarabiliriz. Herkesin çabaları oldu, herkese teşekkür ediyoruz. Barış Meclisinin bir dili bir felsefesi vardır. 2009 yıllına güçlü girmek istiyoruz bu tartışmaları önemsiyoruz.

Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar: Bu sorunun hem tanığı hem sanığı hem de müştekisiyim. Önce bir çatışmasızlık ortamının yaratılması gerekiyor. Bir silah neden kullanılır? ASALA ile öğrendik Ermeni sorununu, Kürt sorununu da PKK ile öğrendik. Propaganda ise başarıldı. Yenmek içinse, 30 yıldır her iki taraf bir birini yenemedi, bir kör dövüşe dönüşmüş durumda. O zaman bu savaşı bitirmek lazım. Empati duygusunu daha fazla geliştirmemiz lazım.

'Fırat'ın batısında barış isteğini yaratmak lazım'

SDP Genel Başkanı Filiz Koçali: Önce çatışma bitsin biz barış mücadelesini yürütelim demek çok mantıklı değil. Çatışma yoksa barıştan söz etmek niye? Taraflar bize rağmen çatışıyorlar, o zaman çatışma olunca çalışacağız. Çatışma yükselince daha fazla çalışmamız gerekiyor. Bugün Ahmet Altan'ın aklına gelen 'sınır dışına çekilsinler' önerisi daha önce PKK'nin aklına geldi ve çekildiler. Bunlar denendi. Geçici ateşkesler yapıldı, sınır ötesine çekinildi. Sonuç vermedi. Ama şimdi bize düşen, ne yapmamız gerektiğidir. Barış anaları yıllardır sabırla bu 'aşiti' sloganını haykırıyorlar. Fırat'ın doğusunda, bir barış talebi var. Önümüzdeki görev Fırat'ın batısında böyle bir talep yaratmaktır. Barış için bir siyasi iradeye gerek olduğu beli barış meclisinin öksüzlüğünü Çatı Partisi ile gidereceğiz. Barış medya ve savaş konferansı yapılabilir, barış yaratılacaksa bunda meydanın rolü var.

Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol: Selahattin Demirtaş ve Baskın Oran'ın konuşmalarını dikkatle dinledim. Durduğum yer kişisel ve örgütsel olarak AKP'nin basit olarak AKP olarak adlandırılamayacağıdır. AKP bir uluslararası projeydi, yeni yeni görmeye başlıyoruz. AKP toplumu yeniden şekillendirme projesiydi. AKP Kürt sorununda savaş projesinin dışında olmadı. Bir yandan savaşa karşı görünümü ile Kürtleri oyalarken, öte yandan savaşı derinleştirmiştir. Türk ve Kürtlerin 30-40 binlere varan trajedi, tarih boyunca unutulmayacak. Kürtlerin elde etti kazanımlarının güvence altına alınması gerekiyor. Bu bir siyasi mücadele işidir.

'Barış meclisinin programı çatı partisinin programı olabilir'

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Tekin Sürek: Erdoğan Kürt sorununda başa döndü diye bir gazete manşet atmıştı bugün. 'Ya sev ya terk et' düşüncesinden, 2005 yılındaki çizgiye döndüğü söylüyor gazete. Bu tespit doğru değil. Zaten biz AKP'nin niyetini biliyorduk ve Kürt sorununu çözmek istemediğini biliyorduk. Yerel seçimlere yönelik bir planı vardı AKP'nin, bazı belediyeleri almak istiyordu. Bunun için demokrasi söylemlerinin gereklerinin olmadığını düşünüyordu. Çünkü barış, demokrasi isteyen Kürtler DTP'ye oy veriyordu. 'Dini hassasiyetleri olanları seçim yatırımları ile yatırımlarla alabilirim' diye düşünüyordu. Bunun işe yaramadığını gördüler şimdi frene bastılar. AKP'nin Kürt sorunu politikası 10 yıldır devlet politikasından farklı değildir. AKP'den Kürt sorununun çözümünü beklemeyiz. Güçlü bir halk hareketi yaratarak bunu başarabiliriz. Bunun için barış, demokrasi güçlerini bir araya getirecek oluşumların temelini atmak gerekir, bu konuda sevindirici gelişmeler yaşanıyor. Barış meclisi önemli işler yapmıştır, bunu güçlendirmemiz lazım. Çatı partisi için yeni bir program arayışı var. Barış Meclisi'nin programı bu ortak program olabilir. Bu yapı içinde yer alacak yapılar benzer şeyler düşünüyor.

Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Musa Çeçen: Türkiye'de barışa giden yola taş döşeyen herkesi selamlıyoruz. Çatışma kültürünün dayatıldığı bu dönemde, barışa yönelik her türlü çabanın anlamlı olduğunu, kaktı sunan herkesi yürekten kutladığımızı belirtiyoruz. Bu çabaları destekliyoruz.

'Sorunun çözülmesi için 400 bin kişinin ölmesi mi bekleniyor?'

MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu: Kürt sorunu ayrımcılık ile başladı. Altınova'ya gittiğimizde orası adeta bir Filistin kentini andırıyordu. Maalesef yılardır bir arada yaşayan insanlar bir birine girmişti. Tehlikenin çok büyük olduğunu, barış ihtiyacının çok büyük olduğunu gördük. Kasım Yeğin isimli bir Kürt esnafı 'başımızı kesseniz biz buradan ayrılamayız' diyordu. Çok önemli bir iç çatışma tehlikesi ile karşı karşıyayız. Böyle bir çatışma başlarsa önü alınmaz. 40 bin kişi öldü, acaba sorunun çözülmesi için 400 bin kişinin ölmesi mi bekleniyor? Devlet politikasını değiştirmediği müddetçe eli silahlı güçler silahlarını bırakmayacak. Ne yapacağız, yükselen bir tehlike var. Yüz binlerce insan hayatını kaybedince mi aklımız başımıza gelecek. Herkes bu tehlikeye karşı önlem almak zorundadır. Bu çatışma başlarsa kimsenin bir şey söyleme hakkı olmaz. Çözüm için halklara sorunu anlatmak lazım. Cenazesi giden Türkler 'Kürtler bizi neden öldürüyor' diye düşünüyor. Kullanıldıklarını bilmiyorlar. Neredeyse herkes demokratik anayasadan umudunu kesti ama bunu istemekten başka çaremiz yok.

10 Aralık Hareketinden Mahittin Günel: Sorunun çözümü için bir siyasi irade gereklidir. Demokrasinin evrensel ilkelerini ilke edinmiş, insani merkezine koymuş olan bir siyasi iradeye ancak ve ancak Kürt sorunu çözebilir. Barış Meclisi çatışmanın durması için çalışma yürütmelidir ve bunun için proje üretmelidir. Kimi arkadaşlar tek başına operasyonlar durursa, kimisi PKK silah bırakırsa bitebilir diyebilir. Ama projelendirip eşit mesafede durursa, iki kesimin yapması gerekenleri, diğer kesimleri buna ortak ederek topluma sunabilirlerse çatışmadan çıkışın yolu bulunabilir. Kürt sorununun adını doğru koymadan sorun çözülemez.

'Bu işi kendimize benzetme hevesinden vazgeçelim'

Barış Meclisi Sekreteryası Üyesi Hakan Tahmaz: Kürt sorununun siyasi öznesi vardır. Onu yaratmanın yeri burası değildir. Ben mutlu değilim. İlk toplantıyı yaptığımız zaman toplumsal atmosfer insanları barış için daha fazla teşvik ediyordu. Ama bu kırıldı. Bununla yetinemeyiz. Biz ne yanlış yapıyoruz? sorusunu sormamız lazım. Bu işi biraz kendimize benzetme heveslisi olduğunu düşünüyorum. Herkes kendi ayak izinin daha belirgin olmasını istiyor. Diğerleri yoruldu, çekildi dememeliyiz. Arkadaşlarımız alınmasın burayı kendimize benzetmemiz lazım. Barış meclisini Çatı Partisinin aktif öznesi yapma işinde vazgeçmeliyiz. Bu ilk isteğimizle çelişiyor. Barış için ne 20 kişilik meclis grubu nede dün Ankara'da bir araya gelen 50 bin 100 bin kişi bu işi çözebilecek güçtedir. Daha fazla kesime ulaşmamış lazım. Kendimizden daha fazla ödün vereceğimizi görmemiz lazım. Silahların susması birinci hedeftir. Bunun çözüm iradesi DTP ve parlamentodur. Bunun için toplumu etkilemeliyiz. Her hangi bir partinin girişimlerini beklemeden, 5 maddelik bir deklarasyon yayınlayarak, bunu yapacak olanlara oy verin çağrısı yapılabilir. Kritik bir evredeyiz. Biz değişen bir şey yok diyerek bu işi çözemeyiz. Biz sokaktaki Kürt sorunun çözüm talebini büyütebildiğimiz oranda bu sorunu çözebiliriz. Muhatap belidir. Demokratik Siyaset alanındaki siyasi aktörlerdir. Bir siyasi gruba taraf olarak görülmeye başlandığımız zaman, etki kaybederiz.

Yorumlar