2013-04-20 23:21:00

Sempozyum: Akademide Özgürlük, Siyasette İrade, Yargıda Adalet

Cumartesi günü (20 Nisan 2013) İstanbul'da düzenlenen uluslararası bir sempozyumdaydım.
Sosyolog Pınar Selek'e destek vermek amacıyla düzenlenmiş bir sempozyumdu. Bilindiği üzere Selek Mısır çarşısı bombacısı ilan edilerek 15 yıldır cezalandırılıyor. Ama Mısır çarşısındaki patlayan bomba bile değil, tüp patlaması. Ancak ceza özgüvenle sorun gördüğü konulara gerçekten değerek, sahaya inerek yaraları iyileştirmeye
çalışan değerli bir insan olmasında yatıyor maalesef.

Konuşma metnim aşağıdadır. Fotoğraflar ektedir.

Adaletsizliğe sessiz kalmamak

Pınar Selek 28 Şubat döneminin karanlık baskıcı şiddetinden nasibini aldı. İdealistçe sorunların kökenine inme çabası artık üstünde durulmasının anlamı kalmayan bir yargı süreci sonrasında cezalandırıldı. Çünkü ceza baştan kesilmişti.

Selek'in Türkiye'nin sorunlarına karşı özgüven dolu çıkışı kısa zamanda ses getiriyordu. Toplumun itilip kakılmış kesimlerine sevgi ve içtenlikle yapılan bu yaklaşım karşılık buluyor ve başarılı çalışmalar ortaya çıkıyordu. 28 Şubat döneminin, o cuntacıların zulmünün hep devam edileceğinin sanıldığı günlerde baş düşman ilan edilen başörtüsünü desteklemek için 7 tanınmış kadınla beraber başörtüsü takan isimdi Pınar. Herkesin sinip bir tarafa çekildiği günlerde Selek mağdurlar için cesaretini ve hakkaniyetini ortaya koyuyor ve zalimlerin şimşeklerini yine üzerine çekiyordu. Ama bundan birileri rahatsız oluyordu.

Selek 28 Şubat'a karşı net duruşu ve Kürt sorununa dokunduğu için cezalandırılıyordu.Ceza özgüvenle sorun gördüğü konulara gerçekten değerek, sahaya inerek yaraları iyileştirmeye çalışan değerli bir insan olmasında yatıyor maalesef. Kürt sorununda çok önemli gelişmeler olan bugünlerde Selek yine gerçeği araştırmanın cezasını çekiyor. Kürt sorununda yakın zamana kadar kimsenin aklına gelmeyen gelişmeler ve görüntüler yaşanırken Selek yine mahzun. Kürt meselesi çözülüyor sanılabilir ancak Selek için adaletin gerçekleşmemesi halinde bu sorunun adaletli bir şekilde çözülmesi gerçekleşemez. Nasıl ki Hasan Cemal'in yazamadığı, Roboski katliamının aydınlatılmadığı bir çözüm çözüm değilse adaletle sonuçlanmayan Selek süreci de Kürt sorununun çözülmediğini bize hatırlatacaktır.

28 Şubat bitti 28 Şubatçılar yargılanıyor. 28 Şubat'ın mağdurları yavaş yavaş mağduriyetten kurtuluyor ancak Selek yine bir köşede yine yalnız. Yurdundan uzak ve çaresiz bırakılmaya uğraşılıyor. Selek'in suçsuz olduğunu artık uluslararası camia da biliyor. Ama ona bu zulmü çektirenler yaptıklarından hesaba çekilmesin diye bu hukuk cinayetinin devamına göz yumuluyor.

Barış süreci gerçekleşti. İnanılması zor bir süreç gerçekleşti yaşıyoruz. KCK'lılar serbest bırakılıyor, Selek yine yalnız. Barış sözcüğünden vebalıdan kaçar gibi kaçılırdı ve üstelik barış diyenler kovalanırdı, artık barış resmi söylem oldu, Selek yine gözlerden uzak tutuluyor.

Selek muhaliflerin tepesinde sallatılan Demokles'in kılıcı oldu zalimlerin elinde. İnanılmaz bir şekilde 15 yıldı devam eden bu skandal duyarlı idealistlere de bir gözdağı oldu. “Elinizi yakacak korlara dokunmayın” dendi tüm hak savunucularına.

Selek gönül dili ile isyan ediyor, isyanını romanlara yine barış diliyle döküyor ama duvarlar yine sağır.

“Beni mutsuz ve yorgun bir insan hâline getirmelerine, dilimin acılaşmasına izin vermeyeceğim. Umudumu koruyacağım” diyor Selek.

Konuşmamı Selek'in son romanı için söyledikleriyle kendi ağzından bitirelim.

Aniden ülkemi terk ettim. Ruhum baskı altındaydı. Ruhum dinlenebilir diye elime kalem aldım. O kalemle kendimi çok rahat hissettim. Hayatımda hiç kıskanmadım. Kıskançlık bilmem. Son yazdığım kitabımla çok beraber oldum, adeta aşık oldum. Kendi kitabımı kıskandım. İlk kıskançlığım bu kitaptan çıktı. Kitap satışa çıktıktan sonra kıskançlığım bitti. Çocukluğumdan beri hep yazıyorum. Üniversitede kalmayabilirim. Edebiyatı ve yazmayı seviyorum.

Edebiyat çalışmam sürgün acımı hafifletti diyor Selek.

“İstanbul'un her semti ayrı yaşar, nabzı farklıdır. Ayrı yerlerde benzer hikayeler yaşıyoruz aşk, yaşam, hayat, özgürlük, paylaşım her yerde başka şekillerde ama aynı içerikli. Romanım beni çok mutlu kıldı. Edebiyat çalışmam sürgün acımı hafifletti. Edebiyat beni mutlu etti, her yeni karşılaşmam beni daha da mutlu ediyor” .

Pınar Selek'i bu insani duruş ve tutumunda yalnız bırakmayalım.

Yorumlar