2012-03-09 10:27:27
Adalet talebimiz var
Hrant Dink öldürüldükten sonra davanın sonucuna
dair bir adalet beklentisi oldu.Ancak mahkemenin
gerekçeli kararı ve DDK'nın raporları acı bir
gerçeği gözlerimizin önüne serdi.Zamanında korunan
kollanan devlet görevlileri nedeniyle deliller
karartıldı. Sonuçta devletin acziyeti ve sivil
toplumun bu konuya müdahalesi gerekti. Farklı
kesimlerden vicdanlı kişiler cinayetin ilk
gününden beri bir tepki verdiler. Ancak bu
yeterli, net ve asıl sahiplenmesi gerekenin güçlü
sesi ile olmadı.
İslami kimliği ile tanınan aydınların öncülük
ettiği adalet talebimiz var çağrısına
“neredesiniz” denmeden başlamalıydık. Müslüman
olmanın birinci şartı buydu. Her cuma namazında tüm
müslümanlara çok önemli bir ayet hatırlatılır.
“Adeta baştacımızdır, Kur'an'ın özetidir” denecek
önemdeki bu ayet “Allah adaleti emreder” şeklinde başlar . Bu
cinayete daha ilk günden en çok islami hassasiyet sahibi kesim tepki
vermeliydi. Bu destek Dink'in Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi
ortalığı karıştırmak isteyenler tarafından
öldürülmesine itiraz etme gerekçesinden de bağımsız olmalıydı. Sadece
ve sadece bir insanın öldürülmesine razı olmayacağımızı beyan etmek
için olmalıydı. Herkes kendi haklarına sahip çıkabilir. Yıllarca
başörtüsü konusunda önemli bir gayret sarf ettik. Ancak insan
hakları demek ötekinin haklarını aramaktır en başta. Sadece size
müdahalede bulunana tepki verme ilkel bir reflekstir. Önemli olan
adaleti tam olarak anlamak ve hazmetmektir.
Niye islami kimliği ile öne çıkan aydınlar spesifik olarak böyle bir
girişim başlattı? Zira bu acıyı sahiplenmeyi sadece Ermeni'ye,
sosyaliste
bırakmak bize yakışmaz. Zaten sadece onlar ağırlıklı olarak sahiplense
bu mesele çözülmez. Toplumun ana gövdesini oluşturan dindar,
muhafazakar camia bu konuda doğru bir duruş ve dikkat çeken bir
aktivite sergilemelidir. Dindar
aydınların bu çıkışı her zaman olması gerektiği gibi aydınların topluma
öncülük etmesi ve eleştirilere aldırmaksızın çığır açması demektir. “Konu
başka yere kayabilir, hassas konudur ben
dokunmuş olmayayım” müsüman mazlumiyetini de diğerleri görmüyor ama”
diyenler olmadı mı?, oldu. Ancak bu sağlam duruş
mütereddit ve kafası karışık aydınların da kafasını
netleştirecektir. Önemli olan doğruya ve adalete talip olmaktır.
Gerekçeler, mazeretler vb muhafazakar toplumu olumsuz
etkileyecektir.Aydınlar toplumsal sorumluluklarını “ama” demeden
yerine getirmelidir.Adalet talebimiz var çağrısını gazetemizde
Önceki günlerreki makalemde yapmıştım. Buna kuvvetli bir cevap bulmak
bizi mutlu etti.
Unutmayalımki “yapmanız gerekirken
yapmadıklarınızdan da sorguya çekileceğini” düşünen bir inancınız
varsa bu metne destek veriniz, duyurunuz. Sadece ve sadece adalet
peşinde koşanlar her halükarda haklı çıkacaktır, “ne iyi yapmışım”
diyecektir.
imza metni
BİZ BU DAVANIN TABİİ TARAFIYIZ
YENİDEN, HUKUKA UYGUN, KAPSAMLI VE SAHİCİ BİR
YARGILAMA İÇİN ÇALIŞACAĞIZ
Hrant Dink'in katledilmesinin üzerinden beş yıl
geçti.
Ancak aradan geçen onca yıl boyunca, bu cinayetin
bütün boyutlarıyla
aydınlatılması için gerekli irade oluşmadı. Varlığı
herkes tarafından
bilinen derin fail ortaya çıkarılmadı. İlk günden
itibaren, adaletin
tahakkukunu önlemeye yönelik kolektif bir
bürokratik direnç
sergilendi. Bu cinayetin aynı zamanda kendisini de
hedef aldığı siyasi
irade ise bu direnci kırmak ve adil yargılamanın
gerçekleşmesini
sağlamak için gereken iradeyi ortaya koyamadı.
Kısacası bu cinayeti
gerçekleştiren örgüt, yapı ve işleyiş ortaya
çıkarılıp
cezalandırılamadı, hak yerini bulmadı.
Adaletin yerini bulmasını bekleyen bizler, bu tablo
karşısında derin
bir hayal kırıklığı içindeyiz.
“Hak” söz konusu olduğunda, Müslümanlar meselenin
tabiî ve zaruri tarafıdırlar.
“Bir insanı haksız yere öldürenin tüm insanlığı
öldürmüş” gibi olduğuna
inananlar, her durumda adaleti üstün tutmak ve
hakikatin şahitliğini
yapmakla yükümlü olanlar, bu aleni haksızlık
karşısında da susamazlar
ve inançları gereği müdahil olmak zorunda oldukları
bir davaya
kayıtsız kalamazlar.
Müslümanların adaletten yana ağırlık oluşturması ve
bu davanın hukuka
uygun bir şekilde sonuçlanması için ihtiyaç duyulan
desteği sağlaması,
adaletin tahakkuku bakımından hayati bir önem
taşımaktadır.
İslami hassasiyet sahibi tüm kişi ve kuruluşları
kendi davalarına
sahip çıkmaya, sorumluluklarının gereğini yerine
getirmeye ve heba
edilen beş yılın ardından, kapsamlı ve sahici bir
yargılamanın
gerçekleştirilmesi için her kesimden vicdan sahibi
insanlarla beraber
daha aktif bir şekilde çalışmaya davet ediyoruz.
Çağrıcılar
Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Cemal
Uşşak, Cevat Özkaya, Rıdvan Kaya, Hidayet Şefkatli
Tuksal, Ahmet Faruk Ünsal, Üstün Bol, Nevzat Çiçek,
Mehmet Bekaroğlu, Abdurrahman Dilipak, Ufuk Çoşkun,
Fatma Bostan Ünsal, Yılmaz Ensaroğlu, Taner Ayaz,
Betul Ayaz, Emrullah Beytar, Cihan Aktaş, Gülcan
Tezcan, Cahit Koytak, Adnan İnanç, Neslihan
Akbulut, Hilal Kaplan, Fadime Özkan, Özlem
Albayrak, Burhan Kavuncu, Bülent Şahin Erdeğer,
Yasin Aktay, Ramazan Kayan, Hüseyin Hatemi, Kezban
Hatemi, Nureddin Şirin.
Destekleyenler
Bekir Berat Özipek, Nihal Bengisu Karaca, Altan
Tan, İhsan Eliaçık, Ferhat Kentel, Şanar
Yurdatapan, Mustafa Akyol, Nuray Mert, Murat Aksoy,
Yıldıray Oğur, Orhan Kemal Cengiz, Baskın Oran,
Erdal Doğan…
Bu çağrının hayırlara vesile olacağına
inanıyoruz. Sorunları birbiri ile vuruşturmayı
tartışmayı bırakalım, gelin hakkaniyetli bir metne
destek verelim
http://www.adalettalebimizvar.
sitesinde imzanızı verip
https://www.facebook.com/
https://twitter.com/#!/
de de paylaşabilirsiniz
Yorumlar